HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
2 Nisan 2020 Perşembe Saat: 08:20

PSİKOLOG AKARSU’DAN, “KARANTİNADA 14 GÜN”

Koronavirüsle mücadele, önlem ve tedbirler sürecinde başlatılan 14 günlük karantina döneminde vatandaşların nelere dikkat edecekleri konusunu Psikolog Nagehan Akarsu, gazeteci Şafak Deliçakar’a anlattı. Hayatta kalma mücadelesi verdiğim
PSİKOLOG AKARSU’DAN, “KARANTİNADA 14 GÜN”

Koronavirüsle mücadele, önlem ve tedbirler sürecinde başlatılan 14 günlük karantina döneminde vatandaşların nelere dikkat edecekleri konusunu Psikolog Nagehan Akarsu, gazeteci Şafak Deliçakar’a anlattı.

Hayatta kalma mücadelesi verdiğimiz bugünlerde Psikolog Nagehan Akarsu, verdiği röportajda çok önemli konu başlıklarına dikkat çekerek virüsle başa çıkma ve normalleşme konularında uyulması gereken hususları ortaya koydu.

Şafak DELİÇAKAR: Sayın Akarsu, haftanın röportajı sayfamıza hoşgeldiniz. Bildiğiniz gibi başta Türkiye geneli olmak üzere Ordu’da da hayatta kalma mücadelesi veriyoruz. Bu travmatik bir durum bir anlamda. Nasıl normalleşeceğiz ve bununla nasıl başa çıkacağız?

Nagehan AKARSU: Hoşbulduk sayın Deliçakar. Evet tam da dediğiniz gibi.  Bu travmatik bir durum olacak bir çok kişi için. Zaten kaygılı olanların da kaygısını daha çok artırmış olacak. Aslında süreç bitmeden tam olarak normalleşmek mümkün değil. Bu kriz sürecini belirsiz olduğunu düşünmek yerine, olası bilimsel öngörüleri kabul ederek, gereken sorumluluklarımızı yerine getirerek günlük hayatımıza devam etmeliyiz. 

Kaygılanacak bir çok kaynak var; ekonomik, duygusal ya da kişisel. Ancak kontrol edemeyeceğimiz ve bir çoğu başkalarına ve devlete bağlı olduğu için kendimizi ve ruh sağlığımızı korumak zorundayız.

Şafak DELİÇAKAR: Kötü senaryolara odaklanmak ve devamlı bu konuyu düşünüyorsak ne yapmalıyız?

Nagehan AKARSU: Kötü senaryolar her zaman doğru değildir. Zihnimiz bu senaryoların doğru olduğuna ikna etmeye çalışır bizi. Koronadan kurtulmak için nasıl elimizi yüzümüzü yıkıyorsak, bu düşüncelerden kurtulmak için de her gün düşüncelerimizi denetleyeceğiz. Nasıl mı?

 

·         Bu kaygım normal mi? Herkesin kaygılanabileceği düzeyde mi, değil mi? Devamlı bunu düşünmek olmayacak şeyleri de düşünmeme sebep oluyor mu? 

 

·         Bu denetimleri yaparken en çok yaptığımız hatalar ya hep ya hiç tarzında düşünme, genelleme, mutlaka bana da olacak düşüncesiyle kişiselleştirme ve tabiî ki en felaket şekilde yorumlama. 

 

Bazı durumlarda düşünecek pek olumlu bir şey yoktur. En kötü senaryoya en mantıksal şekilde hazırlanmak en iyisidir. Devamlı kurgu yapmak yerine, olası sonuçları kabul edip yapılması gerekene odaklanmamızı sağlar. Kontrol etmeye çalışmak ise işe yaramayacak muhtemelen daha stresli olmanıza yol açacaktır.

 

Bu yüzden bu sürecin bir salgın olduğunu ve belirli bir kitleyi etkisi altına alacağını kabul etmekte fayda var. Sonra mı? Geçici bir süreç olduğunu hatırlatmak ve artık gündemi değiştirmek gerek.

Şafak DELİÇAKAR: Ben kendimle ilgili olumsuz durumlarda uzaklaşmayı ve düşünmemeyi tercih ediyorum. Bu doğru bir yöntem mi?

Nagehan AKARSU: Bunu bir çok insan çok yaygın olarak yapıyor. Olumsuz düşüncelerden kaçarsanız o sizi hep yakalar. Neyden tam olarak korktuğunuzu belirlemek önemli. Hem kaygıdan kaçmak daha çok kaygılı olduğumuzu gösterir. Yok saymayalım ancak odağımızı gerçek hayatımıza ve rutinimize döndürelim. Nasıl mı?

 

·         Günde 2 ya da 3 kez gündemi takip edebilirsiniz. Aynı şekilde günde 3 kez felaket senaryosu yazma ve denetleme hakkınız var. Başka yok. Sadece buna odaklanın. 

 

·         Başka hiçbir şey sizi evde zorunlu tutmayacaktı.  Ancak uyum süreci diye bir gerçek var. Bu da kendinizle yüzleşme ve alışkanlıklarınızı değiştirirken ne kadar zorlandığınızı gösteriyor. 

 

·         Gece yatmadan gündeme bakmak yerine yarınki günlük programınızı hazırlayın. Çocuklarla yapacağınız etkinlikleri, kendinize zaman ayırdığınızda yapmak istedikleriniz. Günde birkaç kez derin nefes alarak neye odaklanmak istediğinize karar verin.  

 

·         Mutlaka egzersiz ve keyif alacağınız küçük şeyler eklemelisiniz programa. Bu program gününüzün kargaşa ya da sıkılganlıkla geçmesini engelleyecek. 

Şafak DELİÇAKAR: Bu süreç sevdiklerimizle vakit geçireceğimiz bir fırsata dönüşmedi mi sizce de?

Nagehan AKARSU: Evet ben de bu süreçte günlük hayatta konuşmadığım kadar arkadaş ve yakınlarımla görüşüyorum telefonda da olsa.

 

·         Bu konuda dünyanın en mutlu 2. Ülkesi olan Danimarka’da hüga adı verilen bir yaklaşım var. Ben bu karantina günlerinde bu yaklaşımı hayatımıza uyarlayabileceğimizi düşünüyorum. 

 

·         Yemek saatinde, egomuzu, eleştirilerimizi, gündemimizi, stresimizi bir kenara bırakıp sadece o ana odaklanmak. Teknolojiden uzak sadece o andaki keyif aldığınız şeylerle ilgilenmek. 

 

·         Yakınlık ve gerçek bir bağ kurabilmek strese iyi geliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bu dönemde en ihtiyacımız olan şey de bunlar. Bu süreçte ve daha sonrasında da uygulamaya devam etmemiz gereken bir yaklaşım.

Şafak DELİÇAKAR: Neden sıkılıyoruz? Sıkılan insanların özellikleri neler?

Nagehan AKARSU: İnsanlar alışkanlıklarına aşırı bağımlı oldukları, bu alışkanlıkları dışında değişime çok az yer verdikleri ve kendileriyle tanışmadıkları için yalnız ve sıkılganlar. Bir çok kişi bir çok şey yaptı, piyano çaldı, resim çizdi, puzzle yaptı, kitap okudu. Ancak bunlar rutindi, zaten yapıyorlardı. Keyif için ve anlıktı. Oysaki insanların bir hedef ve amaca ihtiyaçları vardı. 

O kadar mekanik olduk ki robot gibi yaşıyoruz. Sadece görevlerimizi yerine getirip, zevk almıyor ve bir amaca hizmet etmiyoruz. Bu dönem sıkılgan insanlar şunu fark etmeli. Kendinize hiç yolculuk yapmamış, kendinizi, potansiyelinizi, amaçlarınızla hiç tanışmamışsınız. En önemli üretkenlik kendini tanımaktır. Bu yolculuğu bilenler sıkılmayı bilmezler. 

Bu noktada yapılan bir sosyal deneyden bahsetmek istiyorum: Psikolog Walter Mischel tarafından gerçekleştirilen bu deneyde, 4 ile 6 yaş arasında denekler kullanıldı. 

Çocuklar bir odada yalnız bırakıldı ve önlerine şekerlemeler kondu. Bu şekerleri yemelerine izin vardı fakat 15 dakika daha beklerlerse onlara birer şeker daha verileceği söylendi.

Katılan 600 çocuktan çok az bir kısmı çekeri kısa sürede yedi. Bir kısmı bir süre bekledi ama ikinci şekeri almaya yetmedi. Bir grup ise ikinci marşmelovu hak etti. Bu sonuçlarda yaş oldukça önemli bir etkendi. 

Takip eden araştırmalarda şeker için bekleyen çocukların ilerideki yaşamda daha üretken, daha sağlıklı ve daha mutlu bireyler oldukları ortaya çıktı. Beklemeyenlerin de hayatta ne tür zorluklar yaşadığını tahmin edersiniz.

Şafak DELİÇAKAR: Kabul etmek ne demek?

Nagehan AKARSU: Bu süreci en kapsamlıca kabul etmenin ölçütü tarih ve tarihteki salgınlar. Yani salgını öngörenler… Bill Gates’in 2015 teki tedx konuşması gibi. Olası bir virüs salgınına hazır olmadığımızı söylemiş olması tesadüf değildi. 

Steve Taylor hastalık hastalığı ile özel olarak ilgilenen bir Klinik Psikolog. Salgınların psikolojisi diye bir kitap çıkarıyor 2 yıl önce. Son bölümü ise gelecek salgının bir portresi… 

Yayınevleri bu tip kitapların okunmayacağını söyleyerek reddediyor. En son 2019 Aralık ayında kabul ediliyor. Kısaca bahsetmek gerekirse Taylor, salgın geliyor diye bir haberi “benim hastalarım böyle bir felaket karşısında ne yapar?” diyerek geçmişteki salgınları ve insanların tepkilerini araştırıyor. 

Ve şu sonuca varıyor. “Salgınlar, basitçe bazı virüslerin insanları enfekte etmesinden ibaret değildir, insanların davranışları yoluyla sebep oldukları ve kontrol altına aldıkları olaylardır.” Bu tanım bana göre tüm süreci özetliyor. Ve devam ediyor.

“Salgınlar, ancak insanların özel bazı şeyler yapmak konusunda anlaştıkları zaman kontrol edilebilir: öksürürken ağzı kapatmak, elleri yıkamak, sosyal mesafeye uymak ve aşılanmak vs. insanlar çeşitli psikolojik nedenlerle bunları yapmayı reddeder ve sonrasında salgın yayılmaya devam eder.”

Önceki salgınlardaki ortak nokta ise, ırkçılık, panik alışverişi, kaygılı insanların hastanelere hücum etmesi ve insanların karantina ve sosyal mesafe konusunda giderek sıkılması…

Şafak DELİÇAKAR: Bu sürece daha sakin bakabilen insanlar nasıl yapabiliyor bunu?

Nagehan AKARSU: Ben genel olarak herkesin aşırı tepki verdiği durumlara karşılık, bazı insanların nasıl sakin kalabildiklerini merak eder, araştırır, anket yaparım. Ve genel olarak bu insanların ortak özelliği öngörüyor olmaları. Bu da onların zihinsel olarak daha kabul edici, daha hazır ve sakin kalmalarını sağlıyor. Özel bir güçleri yok sadece bütünü görmek ve yaşananlardan yaşanacaklarla ilgili gerçekçi dersler çıkarmak. Ne dersiniz? 

Burada en büyük sıkıntı kaygılı insanların öngörmekle, kaygılı düşünüp aşırı önlem almayı karıştırıyor olmaları oluyor. Öngörmek, bütünü görmektir. Sistemi, toplumu ve olası sonuçları bilmek ve kendini hazırlamaktır. 

20 yıl önce ortaokulda ozon tabakası delinecek, küresel ısınma var buzullar eriyecek, iklimler değişecek, su bitecek, kuraklık gelecek derken ne kadar ütopik geliyordu değil mi? Çok yakın 20 yıl sonunda bunları hemen görme şansımız oldu. Ve dahası var. Salgını bilmesek de şuan salgını kontrol etme bilincine sahip olabilirdik değil mi? Ne öğrendik sorusuna verilen en güzel cevaplardan biri şuydu: ÖZGÜRLÜK BİREYSEL DEĞİLMİŞ !

Yani bir ormanda ağaç olunca sadece kendi ağacını yangından koruyarak orman yangınını önleyemezsin. Orman yanarsa sen de yanarsın. Sen yanarsan başkasını da yakarsın. Bunun için illa yangının başlamasına gerek kalmamalı. Sokağa tükürmemeyi sadece salgın olunca ya da olmasın diye değil, o ormandaki ağacın kendini yaktığında herkesi yakabileceğini de bilerek tükürmemeliyiz.

Şafak DELİÇAKAR: Sayın Akarsu, karantinada 14 gün önemli bir süreç. Toplum hassasiyetini de göz önünde bulundurarak verdiğiniz bilgi ve yaptığınız değerlendirmeler için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Nagehan AKARSU: Sayın Deliçakar, bende şahsıma toplumun bilinçlenmesi adına bu fırsatı sağladığınız için teşekkür ediyor, yayın hayatınızda başarılarınızın devamını diliyorum.

 

 

 

Anahtar Kelimeler : PSİKOLOG, AKARSU’DAN, “KARANTİNADA, 14, GÜN”

Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız