Eğitim Sen Ordu Şubesi Kadın Sekreteri, Erengül Erkan Dalgıç, Akit TV’ye konuşan bir akademisyenin çocuk doğurma yaşı olarak 12-17 yaş aralığını ısrarla söylemesi yasalarca da çocuk olarak kabul edilen kız çocuklarına bakışını ortaya koyduğunu ileri sürerek yaptığı açıklamada sert eleştirilerde bulundu.

          Dalgıç, yaptığı açıklamada; “AKP iktidarı yıllardır kadın kimliği üzerinden topluma yeni bir şekil vermeye çalışmaktadır. Sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda kadını toplumun dışına itip eve kapatmaya çalışan söylemler, yıllardır farklı konumlardaki iktidar mensupları ve iktidara yakın olanlar tarafından televizyonlarda, gazetelerde dile getirilmekte; kadınlara sadece eş ve annelik rolü verilmeye çalışılmaktadır” dedi.

Bugün toplumun her alanında kadınlar, çeşitli bedeller ödeyerek var olmanın mücadelesini vermektedir diyen Dalgıç, şöyle devam etti; “Ekonomik, fiziksel, psikolojik şiddet gören kadınlar; tüm bunlarla mücadele ederken geçtiğimiz hafta kendini bir mücadele alanının içinde daha bulmuştur.

Akademisyenlerle mücadele Profesör unvanı taşıyan ve fakülte dekanı olan bir zatın, kadını sadece cinsel bir obje olarak algılaması ve bunu kendi öğrencilerine ait fotoğraflar üzerinden dile getirmesi münferit bir olay değil yıllardır egemen zihniyet tarafından uygulanan politika ve geliştirilen söylemlerin sonucudur.

Yine unvanı profesör olan ve Akit TV’ye konuşan bir akademisyenin de çocuk doğurma yaşı olarak 12-17 yaş aralığını ısrarla söylemesi yasalarca da çocuk olarak kabul edilen kız çocuklarına bakışını ortaya koymaktadır. Bu karanlık zihniyet, kız çocuklarını 12 yaşında anne olarak düşünebilmektedir.

12 yaşındaki çocuk henüz ortaokul 6. sınıf öğrencisidir. Bir profesör, 12 yaşındaki kız çocuklarının anne olabileceğini ısrarla söylemekte ve bunda bir sakınca görmemekte hatta bunu övmektedir. Çalıştığı üniversite tarafından bu kişinin görevine son verilmiştir” diye konuştu.

Dalgıç, daha sonra şunları söyledi; “Kız çocuklarının eğitim haklarından yoksun bırakılıp çocuk evliliklerinin normalleştirilmesini kabul etmiyoruz. Öğrencilerini cinsiyetçi açıdan gören, objeleştiren bakış açısının kabul etmiyoruz.

Üniversitelerimizin içinde bulunduğu karanlık tablo, yıllardır iktidar eliyle sürdürülen gerici kadrolaşmanın bu söylemleri sorgulanmalıdır. Bilimsel, laik, demokratik üniversite mücadelesinin toplumsal açıdan önemi, bu olaylarla daha iyi anlaşılmaktadır.

Yaşanan bu olaylar fikir özgürlüğü gibi savunulamaz. Pedofili suçtur. Üniversiteler siyasi vesayetin ve iktidarın hegemonyası olmaktan kurtulmadıkça, bilim yuvası olmadıkça bu olayları yaşamaya devam edeceğiz. Biz kadınlar, bu karanlık zihniyetle mücadelemizi her yerde ve her koşulda kararlılıkla sürdüreceğiz.”