1-    Z İ H A ‘L I    G Ü N L E R

 

Büyükşehir Belediyesi ilginç projeler uyguluyor.

Fındık bahçesinde ilk kez bir uygulama var artık. Türkiye’de ilk kez fındıkta Zirai İnsansız Hava Araçlarıyla ilaçlama yapılıyor.

Fındık Verimliliğini Artırma Projesi (FİNVER) kapsamında bahçesine bakamayan vatandaşların bahçeleri kiralıyor.

5 Yıl boyunca,

Budamadan gübrelemesine, ilaçlamadan hasadına kadar tüm süreci kapsayacak çalışmaları büyükşehir gerçekleştiriyor.

***

Aynı bahçeden iki katı ürün almak hedefleniyor.

Yeni uygulamayla birlikte, yamaç arazilerden oluşan zorlu coğrafyada hem zamandan hem maliyetten hem de işçilikten tasarruf sağlanacak.

 

Bu yıl 300 dönüm fındık bahçesi pilot uygulama kapsamında.

Gelecek yıl 1000 dönüm olacak.

***

Ve ilaçlama, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri iştiraki TARNET A.Ş.’ye bağlı zirai insansız hava araçlarıyla (ZİHA) yapılıyor.

Maliyet düşürülmesi, işçilikten tasarruf hedefleniyor.

Fındık Verimliliği (FINVER) Projesi tarım alanında ses getirecek gibi.

 

2-    POLİSİ GÖRÜNTÜLEMEK YASAK!

Emniyet Genel Müdürlüğü, yayımladığı genelge ile kolluk personelinden kamusal alanda görevlerini yaparken ses ve görüntü kaydı alanların engellenmesini istedi.

Söz konusu genelgede, görevli polislerin ve sivillerin ses ve görüntü kayıtlarının sosyal medyada paylaşılmasının, "özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği" savunulurken, ses ve görüntü almanın da görevi yapmayı engellediği öne sürüldü.

Ordu Barosu Başkanlığı tarafından, kamusal olaylarda kolluğa ses kaydı ve görüntü alınmasını engelleme emri veren ve bu kapsamda, Temel hak ve özgürlükler ile Anayasa ve Kanunlara aykırı olan Emniyet Genel Müdürlüğü genelgesinin, yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açılmıştır.

Basın ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Ordu Baro Başkanı Haluk Murat Poyraz

 

3-    YİNE YEŞLLENDİ FINDIK DALLARI

Fındık Karadenizlilerin geçmişi, bugünü ve geleceğidir.

Karadeniz bölgesinin en önemli geçim kaynağıdır fındık.

Fındık Karadeniz’de bir yaşamdır.

Yeşil altındır.

2021 sezonunda Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) fındık alımı yapmasıyla birlikte 24- 25 liradan satıldı.

Hatta sezon içerisinde 27 liraya kadar yükseldi.

TMO’nun devrede olmasının faydasını gördük.

Üreticinin can simidi oldu.

İç piyasada TMO fiyatları dengeledi ve fındık fiyatının daha da düşmesinin önüne geçti.

Ve mart ve nisan aylarına geldiğimizde serbest piyasada fındık fiyatları düşmeye başladı.

Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) alımları durdurduğu bu günlerde Ordu'da serbest piyasada fındık fiyatı 21 buçuk liraya kadar geriledi.

TMO’nun fındık üreticilerine olan olumlu katkısını yok sayamayız.

Yeni hasada da yaklaşık 3 aylık bir süreç var. Alımı kesmeden fındık alımına devam etmeliydi.

TMO'nun yeni hasada kadar alımlara devam etmesi yönünde üreticilerin bu yönde beklentileri olduğu görülüyor.

Fındık Karadenizlilerin geçmişi, bugünü ve geleceğidir.

Karadeniz bölgesinin en önemli geçim kaynağıdır fındık.

Fındık Karadeniz’de bir yaşamdır.

Yeşil altındır.

TMO her daim, her an üreticinin yanında olduğunu açıklayacak cümleler kurmalı.

 

4-    BAŞARACAĞIZ GALİBA

Vali Tuncay Sonel, pandemiyi değerlendirdi.

Haberler iyi gibi.

*** 

Vaka sayıları düşüyor.

Aşılama çalışmaları iyi gidiyor.

Bugüne kadar 182.472 birinci doz aşı, 125.256 ikinci doz aşı olmak üzere toplam 307.728 doz aşı yapıldı.

İl dışından gelenlerin tam kapanma tedbirlerine uyması halinde Ordu’da bir sıkıntı yaşanmayacak.

Dikkatli ve tedbirli olmalıyız.

İl dışından ilimize gelen vatandaşlarımız, bir süre izole kalarak, kendilerini ve yakınlarını korumalılar.

İlimizdeki vaka sayılarını daha aşağılara çekmeliyiz.

Vaka çıkan hanelerde tam izolasyon sağlanmalı.

Temastan kaçınılmalı.

Alınan tedbirleri tavizsiz bir şekilde uygulayacağız.

***

Evlerimizde kapalı kaldığımız şu günlerde Valinin kurduğu cümleler yüreğimize su serpiyor.

Güzel şeyler duymak istiyoruz.

Tedbiri elden bırakmamakta yarar var.

Galiba başaracağız…

 

 

5-BİR TUTAM HAKSIZLIK

Adaletiyle halkın sevgisini kazanmış bir hükümdar, adamlarıyla birlikte ülkesini dolaşıyormuş. Seyahati sırasında bir ara, ıssız ve dağlık bir araziye gelmişler. Görünürde küçük bir çoban kulübesi bile yokmuş. Bu sırada hükümdarın aşçısı, huzuruna gelerek üzüntüyle sızlanmış:

" Sultanım, size en güzel yemekleri yapmak için yanınızdayım, ama erzak yükümüzde bir tutam bile tuz kalmadı. Tuzsuz ne yemeğin, ne de ekmeğin tadı olur! Ben şimdi ne yapacağım?"

Sultan cevap vermiş: "En yakın köye git. Orada tuz satan bir tüccar bul. Fakat sadece hakkı olan fiyatı öde; fazladan tek kuruş verme!"

Aşçı hayret içinde hükümdara bakmış ve şu sözlerine engel olamamış:

" Sultanım! Siz ki bu dünyada herkesten fazla hazineye sahipsiniz. Tuza birkaç kuruş fazla ödeseniz ne çıkar? O fazlalık sizin hazinenizden ne eksiltir?"

Hükümdarın cevabı, tahta geçtiğinden beri ülkede hüküm süren adaletli yönetiminin de özeti gibiymiş: "Sen büyük haksızlıkların nasıl meydana geldiğini sanıyorsun? Dünyada herkesin şikâyet ettiği büyük haksızlıklara, işte böyle küçük haksızlıklar yol açıyor. Küçük şeyler, sonuçta bir göl çukurunu dolduran su damlalarına benzer. Dünya ilk kurulduğunda haksızlık bir tutamdı. İnsanlar " Küçük haksızlıklardan ne çıkar? " diye diye onu bu kadar büyülttüler. O yüzden, insan küçük de olsa, büyük de olsa, ne haksızlık etmeli, ne de haksızlığa razı olmalı. Şimdi git ve tuzu hakkı olan fiyattan al da gel! "