HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
24 Kasım 2017 Cuma Saat: 08:13

YILMAZ; “İKTİDARIN DEĞİL, HALKIN ÖĞRETMENİ OLMAK İSTİYORUZ!”

KESK’e bağlı EĞİTİM SEN Ordu Şube Başkanı Sezgin Yılmaz, Öğretmenler Günü nedeniyle yayınladığı mesajda iktidarın değil, halkın öğretmeni olmak istediklerini söyledi. Yılmaz, yaptığı açıklamada; “Öğretmenin siyasi iktid
YILMAZ; “İKTİDARIN DEĞİL, HALKIN ÖĞRETMENİ OLMAK İSTİYORUZ!”

KESK’e bağlı EĞİTİM SEN Ordu Şube Başkanı Sezgin Yılmaz, Öğretmenler Günü nedeniyle yayınladığı mesajda iktidarın değil, halkın öğretmeni olmak istediklerini söyledi.

Yılmaz, yaptığı açıklamada; “Öğretmenin siyasi iktidarlara değil; halka karşı sorumluluk hissetmesi gerektiğini, nitelikli eğitimin ancak nitelikli öğretmenle mümkün olduğuna inanıyoruz. Her 24 Kasımda tekrarlanan göstermelik kutlamalar, hamasi nutuklar değil, sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmesini, öğretmeniyle, öğrencisi ve velisiyle herkesin memnun olacağı bir eğitim sisteminin oluşturulmasını istiyoruz” dedi.

Her yıl olduğu gibi bu 24 Kasım’da da hükümet, MEB, bürokratlar tüm sahtelikleriyle öğretmenlere övgüler dizecek diyen Yılmaz; “Tıpkı, 12 Eylül cuntacılarının “5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü” yerine, 24 Kasım’ı “Öğretmenler Günü” olarak ilan ederken yaptıkları gibi…

Evet, eğitimin çivisini çıkaranların tüm riyakarlıkları her 24 Kasım’da yanımızda duruyor. Ancak, öğrencilerimizden ve velilerimizden duyduğumuz her güzel sözün üstümüzde bıraktığı samimi ve sahici duygu, tüm olumsuzluklara rağmen bizleri bu mesleğe daha güçlü bağlıyor. Peki, ama biz öğretmenlerin söyleyecek hiçbir sözü yok mudur? Elbette var!

 

KENDİMİZİ GÜVENDE HİSSETMEK İSTİYORUZ!

 

Sanki 15 Temmuz Darbe girişimini öğretmenler, akademisyenler planlayarak yürütmüş gibi, haksız ve hukuksuz olarak ihraç edilen 113 bin 440 kamu görevlisinden 40 bin 260’ı, yani %36’sı MEB ve yükseköğretim kurumlarından oldu.

Hükümet çıkardığı bir KHK maddesiyle, yıllardır arzuladığı ama bir türlü yaşama geçiremediği sözleşmeli öğretmenlik uygulamasını da yaşama geçirdi. Darbeden buyana atanan 38 bin sözleşmeli öğretmene, “hükümet memuru” gibi hareket etmezlerse işten atılma yolu açıldı.

Ayrıca hiçbir güvencesi olmadan çalışmak zorunda bırakılan; işten atılması müdürün iki dudağı arasına sıkışmış olan yaklaşık 100 bine yakın ücretli öğretmene görev verildi.

Kısacası OHAL ve KHK’ler tüm öğretmenlerin üzerine karabasan gibi çöktü. Öğretmenler, “Acaba yarın başıma ne gelecek?” sorusuna mahkum edildi, işten atılma kaygısıyla çalışmaya ve yaşamaya mecbur bırakıldı” diye konuştu.

 

Bu güvensizlik ve belirsizlik ikliminde, mesleğimizi hakkıyla yerine getirmemiz ne kadar mümkündür? Sorusunu da soran Yılmaz, şöyle devam etti;

 

KENDİMİZİ DEĞERLİ HİSSETMEK İSTİYORUZ!

 

“Yıllardır hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın toplumda kabul görmeyen, eleştirilen politikalarının sorumlusu öğretmenlermiş gibi gösteriliyor. “Öğretmenler çalışmıyor”, “Öğretmenler çok tatil yapıyor”, “Öğretmenler dersleri iyi anlatmıyor” denilerek sadece mesleğimize değil, kişilik haklarımıza da saldırılıyor. Bunun sonucunda kimi zaman şiddete varan eylemlere, kimi zaman ise yeni angaryalara maruz kalıyoruz.

Gecemizi gündüzümüze kattığımız; hastalık, yorgunluk, tükenmişlik bilmeden bin bir fedakarlıkla derslerimize gittiğimiz; kimi zaman okullarımızı, sınıflarımızı dahi kendimiz boyadığımız bilinmiyormuş gibi, “performans denetimine” maruz bırakılıyoruz. Siyasi hesaplarla atanan müdürlerin verdiği notlarla sürgün edilmemizin, işten çıkarılmamızın yolları döşeniyor. İşimizi basit bir işe indirgeyen, meslektaşlarımızla dayanışma yerine rekabet halinde olmamız istenen bir çalışma biçimine zorlanıyoruz.

UNESCO’nun 2016 yılı için yayınladığı Küresel Eğitim İzleme Raporu verileri ise gerçeği gözler önüne seriyor. Türkiye'de de öğretmenlere duyulan güvenin eğitim sistemine duyulan güvenin üzerinde olduğu, öğretmenlere duyulan güven 10 üzerinden yaklaşık 6,5 iken, eğitim sistemine duyulan güvenin yaklaşık 4,5 oranında kaldığı görülüyor” şeklinde konuştu.

İnsanca yaşama ve çalışma koşulları da istediklerini sözlerine ekleyen Yılmaz; “Soruyoruz; Öğretmeni değersizleştiren, mesleğine küstüren bir eğitim politikası ve uygulamalarla eğitimi daha nitelikli hale getirmek mümkün müdür?

 

İNSANCA YAŞAMA VE ÇALIŞMA KOŞULLARI İSTİYORUZ!

 

Herkes gibi bizler de gerek çalışma gerekse yaşama koşulları açısından her geçen yıl, bir önceki yılı mumla arıyoruz. Çalışma ve yaşam koşullarımız sürekli kötüleşiyor. Temel ekonomik, demokratik sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmediği gibi, yeni sorunlarla karşı karşıya bırakılıyoruz.

2008 yılında bir öğretmen, maaşıyla 920 ABD doları alabiliyorken, Kasım 2017 itibariyle 743 ABD doları ancak alabiliyor. Son on yılda bir öğretmenin maaşındaki kayıp dolar bazında 177 ABD doları olarak karşımıza çıkıyor. Benzer bir kıyaslamayı çeyrek altın üzerinden yaptığımızda 2008 yılında 1196 TL ücret alan bir öğretmen, maaşıyla 16 çeyrek altın alabiliyorken; Kasım 2017 itibariyle 2 bin 892 TL alan bir öğretmen ancak 11 çeyrek altın alabiliyor. Sadece çeyrek altın üzerinden hesaplandığında bile iktidarın öğretmenlere 5 çeyrek altın (1.350 TL) borçlu olduğu görülüyor.

Öğretmenlerin yüzde 80’i borçlu yaşamak zorunda bırakılırken, en az üçte ikisi geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda bırakılıyor. Ücretlerimiz enflasyon ve dolar karşısında hızla eriyor. Son bir yıl içinde TL’nin yüzde 20 değer kaybetmesi, tüm toplum kesimleri gibi, bizleri de etkiliyor. İktidar, kaşıkla verdiği maaş zamlarının daha fazlasını kepçeyle geri alıyor. Eğitim-öğretim sürecinin emektarları olan yardımcı hizmetliler ve memurların durumu ise çok daha vahim durumda” diye de konuştu.

İktidarın değil, halkın öğretmeni olmak istediklerini de ifade eden Yılmaz, taleplerini ise şu şekilde sıraladı;

“Soruyoruz: İşsiz öğretmenleri “Eminönü’nde yem bekleyen güvercinlere” benzetip, ısrarla yeni Eğitim Fakülteleri açanlar değilse, kimdir bu yiten canların sorumlusu?

İKTİDARIN DEĞİL, HALKIN ÖĞRETMENİ OLMAK İSTİYORUZ!

Bizler, öğretmenlerin “hükümet memuru” yapılmasını, idarecilerin siyasi çıkar hesaplarıyla atanmasını değil; öğretmenlerin daha nitelikli bir eğitim hizmeti sunabilmesi için gerekli koşulların yaratılmasını istiyoruz. Bunun yolunun öncelikle herkese güvenceli çalışma yaşamı sunulmasından, baskıların, tehditlerin ve şantajların son bulmasından geçtiğini de çok iyi biliyoruz. Öğretmenin siyasi iktidarlara değil; halka karşı sorumluluk hissetmesi gerektiğini, nitelikli eğitimin ancak nitelikli öğretmenle mümkün olduğuna inanıyoruz.

Her 24 Kasımda tekrarlanan göstermelik kutlamalar, hamasi nutuklar değil, sorunlarımıza kalıcı çözümler üretilmesini, öğretmeniyle, öğrencisi ve velisiyle herkesin memnun olacağı bir eğitim sisteminin oluşturulmasını istiyoruz.

TALEPLERİMİZ;

Başta insanca yaşayacak ücret talebimiz olmak üzere, eğitim emekçilerinin bugüne kadar yaşadığı ekonomik mağduriyetler giderilmeli, son 15 yıl içinde satın alım gücümüzdeki azalmayı telafi eden adaletli bir ücret artışı sağlanmalıdır.

2014 yılı enflasyon farkları bir seferde ödenmeli, ek ödemelerin tamamı temel ücrete ve emekliliğe yansıtılmalı, vergi dilimi uygulaması sabitlenerek ücretlerde yaşanan erimenin önüne geçilmelidir. Ek ders ücretleri günün şartlarına uygun bir şekilde yeniden düzenlenmeli ve en az iki kat arttırılmalıdır. 

Eğitim-öğretim yılı başında öğretmenlere yapılan eğitim-öğretime hazırlık ödeneği, her dönem başında olmak üzere yılda iki kez olmalı ve bütün eğitim ve bilim emekçilerinin yararlanması sağlanmalıdır.

Sözleşmeli/ücretli öğretmenlik gibi her türlü güvencesiz istihdam uygulamalarına esnek, kuralsız ve angarya çalışmaya son verilmelidir.

Hizmetli ve memurlara özel hizmet tazminatı ödenmelidir.

Kamu emekçilerinin grevli toplusözleşme hakkı önündeki engeller kaldırılmalı, gerçek bir toplusözleşme düzenin yaratılması sağlanmalıdır.  

Öğretmenler günü olarak 12 Eylül ürünü olan 24 Kasım değil, Dünya Öğretmenler Günü olan 5 Ekim tarihi esas alınmalı, öğretmenlere hak ettiği değer verilmelidir.” (Ordu Yeni Haber)

 

 


Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız