Eğitim-İş Ordu Şube Başkanı Hikmet Pala, 2018-2019 Eğitim-Öğretim yılını değerlendirdi. Başkan Pala yaptığı değerlendirmede şu ifadelere yer verdi:

Öğrencilerimizin yarıyıl karnelerini aldıkları bugün, kafamızı kuma gömmeden eğitim sistemimizin sorunları üzerinde gerçekleri konuşmamız, söylememiz gerekiyor. Ne yazık ki eğitimde artık sistem, ciddiyet, istikrar ve süreklilik kalmamıştır. İktidarın eğitime bakışı, özel okullara kaynak aktarma, okulları imzaladığı protokollerle gerici dernek ve vakıflarla teslim etmektir. Eğitimdeki her bir olumsuzluk çocuklarımızın geleceğini ilgilendirmektedir. Kayıtsız kalmadan yapılan yanlışın hesabını sormamız gerekir. Bunun yolu da demokratik seçimlerdir.

Bir sınıftaki öğrencilerin neredeyse tamamının takdir ve teşekkür belgesi aldığı bir eğitim sisteminde, iyi bir eğitimin ölçütü bu belgelerin verilmesi veya alınması değildir. Kolaycılığa alıştırdığımız, ödevlerini dahi bizlerin yaptığı, her istediklerini koşulsuz gerçekleştirdiğimiz çocuklarımız gelecekte mutsuz ve başarısız olmaktadır.

 Başarılı bir eğitim sistemi aynı zamanda iyi insanlar yetiştirir. Bu nedenle sorumluluk alan, başkalarını hep rakip olarak değil de yardımlaşacağı bireyler olarak gören çocukların yetişmesinde öğretmenler kadar sizlerin de sorumluluğu var.

Çocuklarımızın, “iyi bir hukukçu, iyi bir doktor, iyi bir mühendis olmasından daha önce iyi bir insan” olarak yetişmesini sağlamalıyız.

EĞİTİMDEKİ KAOSUN SORUMLUSU AKP İKTİDARIDIR

         17 yıldır ülkeyi tek başına yöneten bir partiden, bir iktidardan eğitimde yeni sorunlar üretmeyi değil, var olan sorunları çözmeyi beklemek gibi bir hakkımız var. Yapılan her eleştiriye “28 Şubat Askeri darbesinde çok çektik!” gibi modası geçmiş savunmalar yapmak; Türkiye’deki her sorunun kaynağını kendi yanlış uygulamalarında aramak yerine 80 yıl öncesine giderek Atatürk ve İnönü’ye saldırmak, gerçek sorumluları görmemizi engellemiyor. Eğitimdeki sorunlarımızın temel müsebbibi ülkeyi 17 yıldır kesintisiz yönetenlerdir.

17 yıllık AKP iktidarında, sınav sistemlerinde ve müfredattaki değişiklikler, dernek ve vakıflarla imzalanan protokoller, derslik açıkları, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, ikili öğretim, taşımalı eğitim, personel istihdam sorunları, öğrencilerin tarikat ve cemaatlerin yurtlarına mahkûm edilmesi, çocukların örgün eğitim dışına itilmesi, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi sorunlar eğitime damgasını vurmuştur.

17 yıllık AKP iktidarında, çok programlı Anadolu lisesi ve mesleki ve teknik eğitim kurumlarında karma eğitim yapılması şartı kaldırılmış, haremlik-selamlık eğitimin önü açılmıştır.

BÜTÇEDEN EĞİTİME YİNE PAY YOK

17 yıllık AKP iktidarında, özel okullara sürekli destek verilirken, devlet okulları kendi sorunları ile baş başa bırakılmıştır.

Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi, okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve altyapı sorunlarına rağmen 2019 yılı için 113 milyar 813 milyon TL olarak belirlenmiştir. Bütçeden Milli Eğitim Bakanlığı’na ayrılan bu miktar, eğitimin temel ihtiyaçlarını karşılamaktan ve eksiklikleri gidermekten oldukça uzaktır.

Eğitim yatırımlarına ayrılan pay AKP’nin gerçek eğitim politikasını ortaya koymaktadır.

İKİLİ EĞİTİM VE TAŞIMALI EĞİTİM

17 yıllık AKP iktidarında, hep "ikili eğitime son verme hedefi" tekrar edilmiş ama sorun çözülmemiştir. AKP iktidarında tekli eğitim yapan okullar bile ikili eğitime geçmiş; okul binaları hem içeriden tuğlalarla bölünmüş ve hem de okul bahçeleri küçültülmüş, eğitim sistemi işlevsiz hale getirilmiştir.

Eğitimlerine devam etmek için yerleşim yerlerine en yakın ilçelere giden öğrenciler Aladağ’da olduğu gibi devlete ait yurt olmadığı için yine cemaat ve tarikatların yurtlarına yönlendirilmektedir. 

SÖZLEŞMELİ VE ÜCRETLİ ÖĞRETMEN ISRARI 

17 yıllık AKP iktidarında, eğitimde ciddi oranda öğretmen açığı olmasına rağmen kadrolu öğretmen atamasından vazgeçmiş “doğrudan torpil” anlamına gelen sözlü sınava dayalı sözleşmeli öğretmen sistemini getirilmiştir. Atamaların sözlü sınav ile yapılması ise eğitim sistemimiz için utanç verici bir uygulama olmaya devam etmektedir.

Daha önce defalarca söylediğimiz gibi eğitim sisteminde yıllardır yaşanan sorunların aşılmasının, çocukların nitelikli bir eğitime ulaşabilmesini sağlamak için bugüne kadar izlenen bilimsel olmayan eğitim politikalarını tamamen değiştirmekten geçmektedir. Yaşanan karanlık tablodan çıkışın tek yolu ise eğitimin eşit, parasız, bilimsel, laik ve kamusal niteliğinin arttırılmasıdır.

Biz Eğitim-İş olarak, Atatürk’ü ve devrimlerini anlatmaya, haksızlığa, hukuksuzluğa maruz kalmış tüm eğitim emekçilerinin, çocuklarımızın aydınlık geleceğinin yanında olmaya devam edeceğiz. İnatla ve ısrarla laik, bilimsel ve parasız eğitimi savunacağız.