HACER ANA

Mehmet Ziya Odabaş2017-07-12 11:28:50


Bir anne ve babanın en büyük arzusudur evladını askeri kıyafetler içinde, elinde silahıyla görmek.Vatanını canından can bildiği evladı tarafından korunduğunu görmek. Gururlanır ana, gururlanır baba; onur duyar evladıyla.Tarif edilmez hislerdir, bir o kadar güzel ama bir o kadar da zordur; hele de yavrusundan ayrılan bir anaya.
Dokuz ay karnında taşıdığı,kendisiyle uyuyup kendisiyle uyandığı, derdini dinlediği, hastalığını hastalığı bildiği, helal sütü ile beslediği ve en delikanlı çağında askere gönderdiği oğlunu, koçunu özlemek; ondan ayrı kalmak çok zordur anaya. Ama gururludur,mağrurdur bekler oğlunu.
İşte Hacer ana da bu şekilde büyüttüğü İrfan’ını bu duygularla teslim etti asker ocağına.
Hacer ana 62-65 yaşlarında nur yüzlü bir kadındı. Kendini eşine, evine, evlatlarına adamış vefakar bir ana. Yıllar hiçbir şey almamış nur yüzünden sadece bıraktığı ince çizgiler dışında.
Jandarma Komando Çavuş İrfan TAŞLI sarışın, gencecik yağız delikanlıydı. Ardında bir çok sevdiğini, sevenlerini bırakıp gitti o şerefli vatani görevini yapmaya. Ellerini öptü büyüklerinin, helallik diledi hepsinden. Vatan borcuydu bu beklemez,şereflice,gururla,iftiharla vermek,ödemek lazım bu borcu sana yuva olmuş vatana.
Kısa sürede alıştı İrfan birliğine.(1990 Tunceli Jandarma Komando Bölük Komutanlığı). Yeni arkadaşlıklar edindi;silah arkadaşlıkları.Çok sevildi arkadaşlarınca.Komutanlarınca da çok değerliydi İrfan.Atik, mert,yürekli… Tam bir Türk Askeri.
Sürekli olarak değişik arazilere,görevlere,operasyonlara gidiyorlardı.Halkının emniyeti ve asayişi için karış karış dolaşıyorlardı vatan toprağını,yağmur demeden,soğuk demeden,yorulmadan,acıkmadan.
19 Aralık 1990 tarihin de Tunceli Pülümür,Bingöl Kığı ve Yedisu arazilerinde göreve çıkmışlardı.Görev sırasında bölücü terörist militanlarıyla karşılaştılar,Tahkim Tepe de. Vatanı sahipsiz bilip, kara parçası olarak gördükleri bu vatanı yurt edinmek isteyen bölücü grup her parça toprağı canı pahasına koruyan kahraman askerlerimiz karşısında bir kez daha dağılmış ve yanıldığını anlamıştı.
Bu çatışma sırasında vatanı paha biçilen canlardan biri de İrfan’dı.Evet, şehit olmuştu.Bir hazin kurşuna hedef olmuştu.En son görevi olmuştu.Ve kendisine verilen diğer görevler gibi bu görevi de canı pahasına ifa etmişti.Allah’ın nazarında en yüksek insan mertebesine,şehit mertebesine ulaşmıştı.
Şüphesiz bu haberi ailesine ulaştırmak çok zordu.Ama bu da vatani bir borç değil miydi?
Haber memleketine ulaştığında tüm sevenler üzülmüştü.İrfan için dökülen göz yaşları,feryatlar ve onu kaybetme duygusu.En önemlisi de TAŞLI ailesine bu kötü günde destek olmaktı beklide.Herkesin yüreği yanmıştı tabii.Ama bunların içinde bir tanesi vardı ki bu tarif edilemez bekli de;çünkü o ana idi,ana yüreği.Şu ana kadar tatmadığı acıyı tatmıştı,Hacer Ana. İrfan’ın,canının hasretiyle yanarken artık onu bir daha göremeyeceğini bilmenin acısı.Kor gibi yakmıştı yüreğini.
Baba Mehmet TAŞLI artık tükenmişti.Biçare gözlerle,ağlayan gözlerle bakıyordu artık etrafına.Ama gönlü ferahtı,grurluydu.Çünkü şehit babası idi .Vatana dağ gibi bir evlat yetiştirmiş ve ak etmişti anlını o evladı.Şehit olmuştu vatan uğruna.En kutsal mertebeydi bu onun gözünde.
Ama yıllar geçse de ne Hacer Ana’nın ne de Mehmet babanın içinde İrfan’a olan özlem sönmeyecekti. Belki yakınları unutacaklardı, zaman hafifletecekti acılarını ama bu acı,hasret azalır mı bir babadan bir anadan.
Nitekim öyle oldu.Aradan yıllar geçmişti Hacer Ana halen ilk günkü gibi ağlıyordu.İrfan’ını özlüyordu.Daha önceden var olan hastalığı ve de sürekli ağlamaları sonucunda gözlerinde yitirdi.Gözleri bile dayanamamıştı bu ağlamalara.Şeker hastalığı sebebiyle sürekli evde kontrol altında tutuluyor ve düzenli olarak da hastanede doktor kontrolünden geçiyordu.
Hacer Ana bu halde bile İrfan’ını düşünüyor ve onun ardından hayır dualar,hasenatlar ve kurbanlar istiyordu.Kendisi de sağlığının izin verdiği ölçüde yapıyordu.Eşi Mehmet Bey’den İrfan’ı için kurban bayramında bir kurban kesilmesini ve kurban etinin oğlu için dağıtılmasını istemişti.Kendi hastalığında dahi İrfan’ı için bu halis niyeti besleyen Hacer Ana ısrarla oğluna kesilen bu kurbanın etinden yemek istemiş ve eti tatmasının ardından vefat etmişti(21 OCAK 2005).
Bu sadece şehit anasının yaşadıkları idi. Belki de bu hayat gibi daha nice şehit anaları,şehit aileleri vardır;evladının ardından yas tutan,özlem duyan,acı çeken ve ona kavuşmanın özlemiyle yanıp tutuşan ve tıpkı Hacer Ana gibi dilekleri kabul görüp mutlu bir şekilde evladına bu dünyada olmasa da öbür dünyada doyan,kavuşan.

Kanı ve canı uğruna ardında bıraktığı sevenlerini,anacığını,babacığını ve kardeşlerini bir an bile düşünmeden vatan uğruna tercih eden ve canını feda eden şehit,Kahraman Mehmetçikler oldukça huzur içinde yat Hacer Ana.Gözün arkada kalmasın.Huzur içinde yat.
Hep böyledir Mehmetçik ve böyle fedakar da kalacak tıpkı şairin dediği gibi:
“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda
Canı cananı bütün varımı alsın da Huda
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.”

Dudakları titriyordu Mehmet Amca’nın kaybettiği Hacer Ana’nın arkasından…

 

Anasayfa