MUTLULUK;

Şafak DELİÇAKAR2020-05-06 12:12:04

Bakir olmalı, ağacın, toprağın, suyun

Ve gökyüzünün bütün tonları gibi,
Ne zaman kanatlanacak diye düşünmemeli,
Mercanların dibinde inci olmayı…
Göze alabiliyorsan bırak kanatlar özgür kalsın
Dokunmamalı mutluluk tonlarına
Dokunmayı göze alıyorsan,
Ya dalın, ya kolun, ya kanadın,

Ya da toprağın kurur.
Dokununca adam gibi dokunmalı, yeşertmeli
fışkırtmalı, dallanıp budaklanmalı mutluluk...

Unutma gökyüzü adildir...

Her yıl yağmuru eşit kümeler bulutlara,

O bulutlar ki, yalnız hak eden topraklara kavuşur durur...
Sen gönlünü kurutursan mutluluk neyine!..
Dokunmadan mutlu olmak mı?,

Yoksa dokunarak mutlu olmak mı?

Zira marifet her ikisini birden tatbik edebilmek,
Tonlarla barışık ve huzurlu olabilmek değil midir?
Mahlukata servis edilen dünya, herkese eşit değil midir?

Sen Amerika’da, ben Avrupa’da, öteki Afrika,

Beriki Avustralya’da, diğeri Asya’da

Aynı gökyüzünü görmedik mi?
Antartika'da güneş, ay, yıldızlar aynı değilmi ki;

Oysa mutluluk!!!

Antarktika da bir avuç toprağı özlemlemek değil midir?

Alın şimdi topunuz, tüfeğiniz, sırça köşkleriniz,

Elleriniz de hoyratça savurduğunuz baltalarınız,

Kolumu kanadımı kesen, parçalayan,

Bedenimi delik deşik eden, elinizde, aklınızda,

Fikriniz de ne var ise sizin olsun...

365 damarımın 365'ini de kesecek değilsiniz ya...
Ben ne kadar az parçalanırsam o kadar mutluyum,
Ben ne kadar çoğalırsam o kadar mutluyum...
Ben gibiler, kalın sağlıcakla...

Anasayfa