Bugün Dünyadaki her medeni uygar toplumlar kendi içinde bir takım düşünce ve kültür sistemi aşamalarından geçmiş veya geçmektedirler.
Bazen bu toplumlar da öyle düşünce ve ideolojiler olmuştur ki bu zorbalık ve diktatörlük şeklinde olup bu ideolojiler ile baskı ve zorbalık uygulamışlardır.
Bir toplumda ne zaman bir düşünce veya liderler kendisinin ortaya koyduğu değerler ile değil de baskıyla ve zorbalıkla kabul ettirmeye kalkışırsa o düşünce o liderler ve kültür yıkılmaya başlamış demektir. Çünkü zorbalık ve baskı güçlü olmanın değil bilgisizligin halkına olan sevgisizligin inandırıcı olmamasından ortaya çıkan güçsüzlük belirtisidir,aynı zamanda elinde tuttuğu gücün kaybetme endişesi korkusunun da belirtisidir.İşte bunun için bazı toplumlar da iktidara sahip olanlar, zorbalığı, baskıyı, yalanı kullanarakiktidarına sahip olmak ayakta kalmak için kullanırlar .Onlar için toplum değil kendi çıkarları vardır artık.
Uygarlık tarihi belli başlı hakların elde edilmesinin yüzlerce yıl sürebilecegini ancak bu haklar elde edildikten sonra birilerinin kazanılan hakları gasp edilmesiyle sonuçlanan despotik yönetimlerin sürdürebilir olmadığını gösterir. Her yönetim mutlaka bir gün sona erer ve kazanılmış olan hakları halkının elinden alanlar bunun hesabını Hukuk önünde mutlaka öderler...
Nazım' ın dediği gibi "YAŞAMAK BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇESİNE,." Bu anlayış içinde Hak, Hukuk, Adalet, Saygı, Sevgi, Barış ve Kardeşlik içinde yaşamak umudu ile yaşama tutunup yaşamaya mücadele etmeliyiz...
Menu
