E M E K L İ

Ufuk ERSOY2023-07-17 09:31:55

Ne yapsın emekli? Ne yesin? Taş mı?

Aldığı para geçinmesine, ay sonunu getirmesine yetmiyor. Bir lokantaya oturup, çorba içmeye korkuyor. Torununa harçlık veremiyor.

Al bir simit, söyle iki çay. Cebinden çıkan 25 TL.

Onu da içerken de, kafasını yerden kaldırmıyor.

Neden? Maazallah tanıdık biri ile göz göze gelir, oturur yanına ona da çay söylemek zorunda kalır.

Emekliler mağdur. Emekliler mutsuz.  Emekli çay ısmarlayamaz hale geldi.

***

Zorumuza gidiyor aslında.

Elin Avrupalı emeklisi eline geçen yüksek para ile dünyayı gezerken, bizim emekliler bırakın tatili memleketine gidemiyor.

Onlar emekliliğin keyfini çıkarırken, bizim emekli hangi markette, hangi ürün daha hesaplı, ucuz onu araştırıyor. Yâda elinde kâğıt kalem evde, ay sonunu nasıl getiririm hesabını yapıyor.

Ne yapsın emekli? Ne yesin?

Taş mı?

***

Adı üzerinde emekli.

Yıllarca çalıştıktan sonra rahat, huzurlu ve mutlu bir hayatın özlemi içerisinde tüketmeyi hayal ediyor kalan günleri.

Sesini çıkaramıyor. Başını kuma gömmüş seyrediyor sadece giden hayatı.

***

Ah emekli… Bundan sonrası malum.

Yaşımız gereği unutmaya başlayacağız tüm olan biteni.

Beş yıl sonra, bir sonraki seçimi ya görür, ya görmeyiz belki de.

Yada kimin ne olacağı belli değil, bakarsınız durum o kadar vahim olur ki; altımıza kaçırır, bize % 25 zammı yapanları, böylesi hayatı reva görenleri, hak etmediğimiz bu yaşamı umursamayız bile. 

Tek derdimiz çişimizi tutmak/tutamamak olur, gerisini unuturuz…

***

Bence dert etmeyin hiçbir şeyi.

Yaşımız belli. Bunun şekeri var, tansiyonu var, kalbi var, var oğlu var.

Hasta olursunuz sonra. Eziyet etmeyin bedeninize.

Gidin Tahıl pazarında, güneşin altında oturun.

Bir çay söyleyin kendinize.

Çok paranız varsa bir de simit.

Lakin başınızı yerden kaldırmayın, göz göze gelmeyin kimseyle…

Unutma; siz emeklisiniz…

 



 

Anasayfa