Menu
Menu
 |
Sen Filistin için gözyaşı döktün mü hiç çocuk,
Sana Kudüs’ten bahsetti mi büyüklerin?
Mescid-i Aksa’yı gördün mü hiç düşünde?
Mescid-i Aksa’da namaz kılmak süsledi mi hayallerini?
Filistinli bir çocukla taş attın mı bir Siyonist’e?
Ya Kudüs’te atılan bir sapan taşının
Başka coğrafyadaki atom bombasına,
Mescid-i Aksa’da yaşanan bir günün
Bir ömre bedel olduğunu bilir misin?
Filistin’de doğan çocukların
Hiç büyümediğinden haberin var mıdır?
Annen seni okula her yolladığında
Sıkı sıkı sarılıp dua etti mi senin için
Akşama dönememen korkusuyla?
Sabahleyin çıktığın evini akşam geldiğinde
Bir Siyonist’in işgal ettiğine şahit oldun mu?
Sen iki milyarlık ailen içinde
Yapayalnız hissettin mi hiç kendini?
Ey Çocuk!..
Sen sırtlanlar sürüsü içine
Bir kuzu olarak doğmanın ne demek olduğunu bilir misin?
Ya sırtlanlar sürüsü içindeki kuzunun çaresizliğini…
Sor bir Filistinli çocuğa, anlatsın sana…
Sırtlanlar sürüsüne bir kuzunun nasıl korku saldığını da
Sen öğren ve anlat dünyaya!..
Vallahî Filistin'de çocuk yok.
Hepsi mücahid, her biri Ebû Ubeyde.
Şu çocuk yüreğinden çıkan haykırış korkutuyor işte firavunları.
Musayı öldürmeye çalışıyorlar ama, bilmiyorlar ki Musa bir kişi değil.
Musa Filistin,
Musa Gazze,
Musa Mescid-i Aksâ ve göğsünde İmân taşıyan herkes bir Musa.
Bitmeyecek Musa'lar Allah'ın izniyle!
Bu haykırış cehennem olacak firavunlara
Bu haykırışı duyan hiçbir yahudi rahat uyku uyuyamayacak.
Kabusunuz olacak bu çocuklar ey kâfirler sürüsü!
Şehit etsenizde Ebâbil olup dönecekler birgün.
O gün geldiğinde fareler gibi kaçacak yer arayacaksınız.
Böyle bir vahşetin hesabı elbet birgün sorulacak.
Her zûlümün bir hesabı, her zâlimin bir sonu var.
Allah var, Allah yâr, Allah Bâkî.
(Derleme)
Filistin'li küçük kız Danya Ebu Muhsin'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı mektup
"Recep Tayyip Amca seni Allah'a şikayet edeceğim!
Danya Ebu Muhsin geçtiğimiz günlerde katil İsrail'in saldırılarında şehit oldu.
"Eğer bu mesajım size ulaşırsa bilin ki ben şehit olmuşumdur.”
Danya isimli kız çocuğunun “Eğer bu mesajım size ulaşırsa bilin ki ben şehit olmuşumdur” satırlarıyla başlayan mektubunda şu ifadeler kullanıldı:
"Erdoğan amca adım Danya Ebu Muhsin. Siyonist ‘İsrail' bütün ailemi öldürdü. Babamı, annemi kardeşlerimi hepsini öldürdü. Allah'a şükür bombalamada sağ bacağımı kaybettikten sonra sadece beni hayatta bıraktı. Benimle ailemin başına gelenlere çok ama çok üzüldüm. Allah'tan Onlara rahmet dilemekten başka elimden hiçbir şey gelmiyor. Her şeye rağmen Allah'a şükrediyorum."
"İmdada yetişen bir Müslüman lider olarak tanıdı"
"Ama Tayyip amca benim tek beklentim ve umudum sendin. Senden çok umutluydum. Bizi yalnız bırakmaz, mutlaka bize destek çıkacak ve yardıma gelecek diye seni çok bekledik ama ne yazık ki sen de bize yardıma gelmedin. Oysa bütün Gazze halkı seni zulme ve adaletsizliğe karşı çıkan haksızlığı kabul etmeyen ve her yerde mazlum Müslümanları destekleyen imdada yetişen bir Müslüman lider olarak tanıdı, bildi."
"Bizi hayal kırıklığına uğrattığın bize yapılan zulme mani olmadığın için"
"Tayyip amca fiilen yanımızda olamadığın ve imdadımıza koşamadığın için sana küskün ve kırgınım. Rabbime kavuşunca O'na, seni şikayet edeceğim. Bizi hayal kırıklığına uğrattığın ve bize yapılan zulme mani olmadığın için. Ayrıca Allah'ın Rasulü'ne de güçlü ordunuzun varlığa rağmen Amerika ve tüm kafirlerin siyonist İsrail'e fiilen yardım ettiği gibi bize yardım etmek ve bizi ölümden kurtarmak üzere gücünüzü ve ordunuzu göndermediğinizi anlatacağım.
SERDAR TUNCER’DEN TEFEKKÜR DOLU BİR ANEKTOD
Yanımda bir dost var, Fatih Buhara.
Abi diyor Kudüs’te bir olay yaşadım. Bir aile bizi misafir etti, 10 yaşlarında bir çocukları var, yemekte, sohbette hep yanımda oturdu, öyle dikkatle beni süzüyor, anlam veremiyorum. Babası rahatsız olmayayım diye izah etti: Kusura bakmayın bizim oğlan Türkleri çok sever, ilk defa yakından Türk görüyor, dikkatle bakması ondan. Eyvallah dedim, ilgilendim biraz. Babası anlatmaya devam etti: 15 Temmuz gecesi uyumadı bu çocuk, televizyon başındayız ailece, Erdoğan halkı sokağa çağırdı, gece saat iki gibi baktık ki mesele halloldu, biz yatmaya gittik. Oğlan elinde kumanda oturuyor öyle, tamam dedik oğlum Türkiye kurtuldu, haydi uyu sen de. Ben gelmeyeceğim dedi. Sabah kalktık ki elinde kumanda hâlâ televizyon başında, gözler kan çanağı. Yanına oturdum, dedim ki: Oğlum bak Tayyip Erdoğan Türkleri sokağa çağırdı, onlar bu işi hallettiler, sen niçin üzülüyorsun, rahat ol artık. Bana dedi ki: Baba ben de biliyorum, ama Erdoğan Türkleri çağırdı, ya ümmeti çağırır da bizim haberimiz olmazsa, onun için bekliyorum ben!
Bazı meseleyi anlayamayanlar diyor ya filistinden bize ne o zaman senden banene öyle deği mi?..
Bu Filistinli yiğit bu sözleri söylediğinde daha sekiz yaşında. Türkiye yüz yıllık bir fidandan ibaret değildir ve gönül coğrafyasının haritaları öyle masa başı anlaşmalarıyla çizilmez!
Söz kalmadı..öz de kalmadı..
Twitter’de bir kız çocuğu yazmış;
“Yahudiler Kurandaki yahudiler de ama Müslumanlar Kurandaki Müslümanlar değiller.”
Büyük trajedi budur işte..
Biz Kur’andaki müslüman olsak bu işler böyle olmayacak vesile olsun İnşaAllah..
ÇOCUK HERYERDE ÇOCUK DEĞİLDİR !!!
Çocuk Suriye'de kayıptır. Yemende açtır.
Gazzede şehittir. Afrikada İşçidir.
Afganistanda yaralıdır. Irakta yetimdir, öksüzdür. Doğu Türkistan'da mazlumdur mağdurdur. Avrupa'da Prens yada Prensestir...