REFERANDUM OYLAMASIN DA NEDEN EVET NEDEN HAYIR

Mehmet Ziya Odabaş2017-02-16 09:36:39

16 Nisan 2017 günü yapılacak olan referandumda ülkemin geleceğini düşünerek, yetkinin halkımızın %100’ünü temsil eden TBMM’nden alınarak %51 oyla seçilebilecek “Tek Adam” a devredilmesine HAYIR diyeceğim. Bunu bir kenara koyarak referandumda neden evet veya neden hayır deneceğini inceleyelim. Ortada halkımızın onayına sunulan 18 maddelik bir “Yeni Anayasa Paketi” var. Bu değişiklikler olsun mu, olmasın mı? Halkımız oylarıyla bunun kararını verecek. Verilecek oylar ne R.Tayyip Erdoğan’a ne AKP’ye, ne CHP’ye ne de MHP’ye verilmeyecek. Verilecek oylarla milletvekili seçilmeyecek, TBMM oluşmayacak, hükümet ortaya çıkarılmayacak sadece ülkemizin yönetimi tek bir kişinin iki dudağı arasına mı hapsedilecek yoksa herkesin oylarıyla oluşan TBMM’ne mi bırakılacak bunun kararı verilecek. Benim kararım yukarda söylediğim gibi HAYIR, yani “Tek Adam” yönetimi olsun istemiyorum. Buna karşılık EVET diyerek böyle bir yönetim biçimini isteyen vatandaşlarımız da var, onlarında düşüncelerine ve oylarına saygı duyuyorum. Ancak, içine girilen referandum sürecinde tablo öyle kargaşaya dönmüş ki, neye evet, neye hayır denileceği unutulmuş, değişmesi istenen ve halka sorulan maddeler devre dışı kalmış hatta vatandaşlarımızın çoğunluğunun kaç madde değişecek sorusuna bile cevabı yok. Buna örnek olarak AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Aktaş ile ilgili haberi aynen aktararak verebiliriz; “Sakarya’da katıldığı bir salon toplantısında boş tribünlere seslendiğini fark eden Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş duruma ve il teşkilatına sert tepki göstermişti. Bir parti yöneticisi de “Yaptığım bir toplantıda salonda bulanan 500 kişiye sordum, sadece dördü Anayasa değişikliği metnini okumuştu” diye önemli bir soruna dikkat çekti.” Görüyor musunuz sevgili okurlar, olayın referandumun dışına nasıl çıktığını? Sayın Başbakan ve Devlet Bahçeli’nin söylemleri de hep değişiklik paketlerini anlatmaktan uzak söylemler. Hatta içeriğinde tehdit algısı barındıran söylemler. Ne diyor Başbakan? “PKK hayır diyor, IŞİD hayır diyor, FETÖ hayır diyor v.s bunların hepsi terörist. Bunlar hayır dediği için siz evet deyin.” Nasıl bir mantık bu böyle? Aynı mantıkla gidersek sanal medyada paylaşılan bir anekdota başvurabiliriz. O da şu; “IŞİD militanı da camiye gidip namaz kılıyor, o zaman camiye gitmeyelim de kiliseye mi gidelim?” Hayır diyenleri, değiştirilecek anayasa maddelerini anlatarak ikna etmek yerine onları toptan terörist ilan etmek bir başbakana yakışıyor mu? Hayır diyecek olan benim gibi insanları ötekileştirmek, teröristlerle bir tutmak ve sonuçta iyice bölünmüş bir tablo veren milleti daha da bölmek, bir ülke başbakanının yapmaması gereken söylemlerdendir diye düşünüyorum. Benzer siyaseti AKP Denizli Mv. Şahin Tin’de yapmış, şöyle demeç vermiş; “Devletin hendeklere gömdüğü hainleri, referandum da hayır diyerek diriltmeye çalışanları, millet evet diyerek tarihe gömecek.” Bu nasıl bir anlayıştır hayret ediyorum? Hendeklerle bu işin nasıl bir ilişkisi var? Hendeklerin açılmasına kimler göz yumdu? Hayır diyerek hainleri nasıl dirilteceğiz? Geçelim Devlet Bahçeli’ye; Ne diyor Bahçeli? “Evet çıkmazsa Türkiye karma karışık olur, bundan yararlanmak isteyen iç ve dış çevreler çıkabilir”. Yani anayasa değişikliklerini zorla kabul edin demek istiyor, “Tek Adam” a teslim edelim ülkemizi ve o bizi kurtarsın. Ancak altı ay öncesine kadar tam tersini söylüyordu. Bir başka konuşmasında “Niye evet diyormuşuz. Size mi soracaktık? Biz başkanlığa değil, Cumhurbaşkanı hükümet sistemine evet diyoruz.” diyor. Yani bizleri tamamen aptal yerine koyup geçmiş söylemlerinin üzerini örtmeye çalışıyor. Bize sormayacak ta kime soracak mış? Yoksa ikili anlaşma ile halkımızın başına çorap örmekle mi meşguller anlamakta zorluk çekiyoruz. Bir başka söyleminde ise şöyle diyor Bahçeli; “Eğer Doğu Perinçek ve hayırcı yoldaşlarıyla R.T.Erdoğan arasında bir tercih hakkımız olursa, kesinlikle ve istisnasız Sayın Erdoğan’ı tercih edeceğimizi herkes bilmeli ve kafasına sokmalıdır.” Yani referandumda sanki R.T.Erdoğan ile Doğu Perinçek yarışıyormuş gibi absürd demeçler veriyor. Konu, değiştirilmesi düşünülen Anayasa Maddeleri ama Bahçeli’nin bunların içeriğine ait savunacak bir söylemi yok. Tam biz açmazda, acziyet içerisinde. Sevgili okurlar, ben bu değişiklikleri ülkem için doğru bulmuyorum ve hayır diyeceğim. Ama farklı düşünenlere de saygım var, onların düşüncelerine de saygım var. Ancak değişiklikler iyi anlaşıldığı takdirde saygılıyım. Eğer değişikliklerin ne olduğunu ve neler getireceğini bilmeden “Ben R.T.Erdoğan’ı seviyorum, o ne derse ona göre hareket edeceğim” diyenler veya “ben AKP’liyim partim ne istiyorsa yapacağım” diyenlere saygı duymuyorum ve eleştiriyorum. Çünkü referandum böyle bir şey değil, ülkemizin geleceğini ilgilendiren bir tercih meselesi. Bizi yönetecek olanları seçeceğimiz genel seçimlerde herkes istediği partiye ve kişiye oyunu verebilir, hiç kimse buna karışamaz. İsteyen sevdiği R.T.Erdoğan’a, isteyen AKP’ye, isteyen CHP’ye veya MHP ve diğer partilere. O tercihlerimizi o zaman yapabiliriz, ama şimdi ülkemizin nasıl yönetileceğine dair sistemi, rejimi seçeceğiz. Yani tüm yetkinin 1923 öncesi olduğu gibi padişahta mı olması, yahut ta hepimizin oylarıyla oluşan TBMM’nde mi? Asıl seçeceğimiz budur.

 

Anasayfa