Ersin ERDOĞAN

Belediyeler ve Turizm…

16 Şubat 2019 Cumartesi Saat: 10:40

Belediyelerin, turizmin gelişimindeki rolü çok önemlidir. Turizm alanlarının belirlenmesi, turistik seyahate uygun hale getirilmesi, entegre edilmesi gereken altyapı hizmetlerinin sağlanması, yatırımların teşvik edilerek tesis edilmesini ve çalışma koşullarını uluslararası turizm normlarına uygun hale getirerek ruhsatlandırılması belediyelerin görevleridir. Tam da yerel seçimler arifesinde iken belediye başkan adaylarının çalışmalarına ve söylemlerine turizmi de dâhil etmeleri beklenmektedir. 

Turizm; dinlenmek, eğlenmek ve kültürleri tanımak için yapılan ekonomik öneme sahip uluslararası bir sektördür. Bu sektörün gelişmesi, bölgedeki turistik mal ve hizmetlerin etkin bir biçimde sağlanabilmesiyle doğrudan ilişkilidir. Yalnızca doğal, tarihi ve kültürel kaynaklar sektör birikiminde belirleyici bir etken olamamaktadır. Birbirine entegre edilmiş hizmet, imkân ve mekânları olmayan bölgelerde çeşitlilik de sağlanamazsa turizm ile gelişmek oldukça zor.

Turizm alanlarından herhangi birini lokomotif olarak öne koyabiliriz ama tek başına bırakamayız. O bölgedeki tüm cazibe alanları ile entegre etmek gerekir. Mesela; sadece “Yayla Turizmi” üzerine kurulmaya çalışılan bir turizm gelişim stratejisi yeterli olamıyor. Örnek vermek gerekirse; Kayak pisti ve tesislerinin olduğu Çambaşı yaylamıza tur otobüslerinin sorunsuz ulaşması ve orada eğlence mekanları olan yerlerde konaklayabilmesi gerekli. “Ulugöl Tabiat Parkı” na Altınordu ilçesinden gidiş dönüş 148 km ve 3,5 saatlik bir seyahat ile mümkün olabiliyor. National Geographic dergisine kapak olmuş Perşembe yaylasının o muhteşem güzellikteki Mendereslerine ulaşmak için gidiş dönüş 176 km ve 4 saatlik bir seyahat gerekiyor.

O halde ya ulaşımı düzeltmek ya da bu tür cazibe alanlarına yakın konaklama, yeme-içme ve eğlenme ihtiyaçlarını karşılayabilecek mekânların tesis edilmesini teşvik etmek gerekiyor. Aksi halde turizmden yeterince kazanç sağlanamıyor. Turizm kazancı dendiğinde ülkemize giren döviz baz alınır. Bu yüzden dikkatlerimizi daha çok yabancı turist sayısına ve giren döviz miktarına yöneltmek gerekiyor. Bu durum Turizm Bakanlığının resmi istatistiklerine de yansımış zaten. (http://yigm.kulturturizm.gov.tr/TR-9851/turizm-istatistikleri.html).

2017 yılı verilerine göre; Ordu ili genelinde belediye ve turizm belgeli otellerin yatak kapasitesi 2.821 imiş. Yıllık konaklama kapasitesi ise 1.029.665 kişi/gece imiş. Tüm otellerde toplam 341.995 kişi konaklamış. Bu sayının sadece 19.969 kişisi yabancı, 322.026 kişisi ise yerli turistmiş.

İlimize gelen 19.969 yabancı turist, turizm belgeli otellerde 1,70 belediye belgeli otellerde ise 2,07 geceleme sayısı ile toplamda 35.264 kişi/gece sayısı ile konaklamışlar. Yani yabancı turistler, turizm belgeli otellerin 2,89 unu, belediye belgeli otellerin ise sadece 1,44 ünün konaklama kapasitelerini doldurabilmişler.

Gelen 322.026 yerli turist, turizm belgeli otellerde 1,45, belediye belgeli otellerde ise 1,67 geceleme sayısı ile Ordu ilinde 487.881 kişi/gece sayısı ile konaklamışlar. Yani yerli turistler turizm belgeli otellerin 33,97, belediye belgeli otellerin ise 32,12 sinin konaklama kapasitelerini doldurabilmişler.

Bu verilere bakınca 2017 yılında tüm konaklama tesislerinin toplam yatak sayısına göre doluluk oranı ortalama yüzde 35 olarak gerçekleşerek kapasitelerinin yüzde 65 i boş kalmış.

Trabzon da ise 2,50 kişi/gece sayısı ile 177.368 yabancı ve 1,50 kişi/gece sayısı ile 421.096 yerli turist ile 1.093.846 kişi/gece sayısına ulaşılmış. Yatak sayısı yaklaşık 10 bin olan Trabzon’da yıllık bazda yüzde 52 lik bir doluluk oranına ulaşmışlar. Sadece ülkeye döviz girdisi sağlayan yabancı turist açısından baktığımızda Trabzon’a giden ve orada konaklayanlar Orduya gelenlerden 9 kat daha fazla. Yatırımcılar önce bu resmi istatistiklere bakıyor. Bu verilerden onlarca hipotez ve antitez çıkarabiliyorlar. Özellikle yabancı turistlerin, aynı coğrafyada ve aralarında sadece 1,5 saat mesafe bulunan Ordu’yu değil de Trabzon’u neden tercih ettiklerini yatırımcıların bakış açısına göre anlamaya çalışmalıyız.

Lahmacunun 50 TL ayranın 25 TL olduğu Bodrum da turist akını nedeniyle bırakın otellerde yer bulmayı çadır koymaya yer yok iken, Lahmacunun 4 TL ayranın 2 TL olduğu Ordu’ya, Bodrum’a giden yabancı turistin (368.403 kişi) neden sadece yüzde 5’i geliyor. Muğla ilçelerinde 1.037.246 yabancı turistin 4,64 geceleme ortalaması ile ve toplamda 4.807.971 kişi/gece sayısı ile neden konakladıklarını anlamaya çalışmalıyız.

Belediyelerden beklenen yatırım değil, sektör yatırımlarının ve yatırımcılarının belediye uygulamaları ile teşvik edilmesidir. Kısaca yatırımcının önündeki çalışma koşulları ve ruhsatlandırma konularındaki engellerin ortadan kaldırılmasıdır.  

Tüm kurumlarımızla birlikte bir taraftan kendi kültür ve değerlerimizi korurken bir taraftan da turistin genel beklentilerine yönelik alanlar ve hizmetler oluşturmak için uluslararası normlarda bir turizm değişim stratejisini ortaya koymalı ve uygulamalıyız. Gerçekçi ihtiyaç analizleri yapıp ona göre karar vermeliyiz.

Yoksa turizmi şöyle tanıttık böyle geliştirdik diye kendi kendimizi avutur dururuz.