Şafak DELİÇAKAR

TUTTULAR YAKAMIZDAN BİR KERE! RUSUMAT ÖNÜNDE BİR UCUBE

13 Mayıs 2019 Pazartesi Saat: 10:23

 

Geçen akşam iftar sonrası bir sahil yürüyüşü yapmak geldi içimden. Akyazı sahilinden vurdum, rıhtıma kadar yürüdüm. Rıhtımda yine Ata’mın sülietinin göremeyince içim cız etti, çay keyfim kaçtı, içmeden geri dönüverdim.

 

Tam Büyükşehir Belediyesinin önüne yaklaştım ki, birkaç vatandaş tuttu yakamdan dur hele Deliçakar dur deyince duruverdik. Ne yapalım tuttular yakamızdan bir kere. Hepsini de tanıyorum tabi.

Ne bu telaş? Hayrola? Diye sorunca meğer ben bir dokunmuşum bir dokunmuşum ki sormayın. Dediler ki, dön arkanı bak şu Rusumat anıtına. Bende jeton düştü hemen çünkü bir iki defa yazmıştım bu ucubeyi.

 

Kararlı bakışlarla başladılar söze, yahu sizin gazete sen yazdın, Erol Karaer abi yazdı. Zaten sizden başka da yazan yok. Ama yazdıklarınıza bir cevap, bir çözümde yok. Sahi ne olacak bu Rusumat’ın önünde ki ucube? Kalkacak mı? Kalacak mı? Belli değil diyerek bin ah işittik.

 

Ben, Erol abiyle birlikte soruyu bu ucubeyi peşkeş çeken ilgilisine vakti zamanında birkaç defa yazarak, söyleyerek sormuştuk. Cevabını alamadık ayrı, ama şimdi cevabı ne olacak diye yakamıza yapışan vatandaşta soruyor tabi.

 

Bekliyoruz demeye dilim varmadı. Çünkü desem pes etmişiz anlamına da gelebilirdi. Dedim ki peşini bırakmadık. Peyder pey sorun ortadan kalkıncaya kadar yazmaya da, söylemeye de devam edeceğiz deyince vatandaş yakamı bıraktı. Ve hay yaşayın. İkinizde çok yaşayın, ikinizden de Allah razı olsun, ömrünüz ve kaleminiz daim olsun diyerek vedalaştılar.

Ben tek başıma kalınca yüzümü yeniden Rusumat Anıtına ve anıtın önünde ki sözde ucube çay ocağına çevirdim. Umut tükenmez, içimden geçirmedim desem de yalan olur. Acaba adı gibi Mehmet olan, Hilmi’mi Hilmi, Güler yüzlü büyük başkan bu işe son verir mi? Bu ucubeyi yerinden söküp kaldırıp denize atar mı? Diye, ne yalan söyleyeyim. İçimden aynen bu his geçti. Bekleyeceğiz artık.  

 

Derin bir nefes aldıktan sonra aklıma Cem Karaca’nın, ‘Deniz üstü köpürür’ şarkısı geldi. İçimden dedim ki acaba o gün gelenler bu manzarayı görseler, bu şarkıyı çevirerek bu şekilde söylerler miydi? acaba…

  

Rusumat önünde bir UCUBE peydahlanmış,

Hey canım rinna nay rinna rinna nay

Kayığa da binsem götürür hey canım hey
Benim de şu Ordu’ya gelişim

Hey canım rinna nay rinna rinna nay
Bir güzelden ötürü hey canım hey

Deniz üstünde bir UCUBE peydahlanmış

Hey canım rinna nay rinna rinna nay
Ecel geldi erkenden hey canım hey

Denizin bak kıyı başında

Hey canım rinna nay rinna rinna nay
Mum yanar sofrasında hey canım hey
Benim de şu Ordu’dan gidişim

Hey canım rinna nay rinna rinna nay
Memleket sevdasından hey canım hey

 

Benimde bu cihandan gidişim

Hey canım rinna nay rinna rinna nay
Memleket sevdasından
Memleket sevdasından
Hey canım hey
Hey hey