Şafak DELİÇAKAR

HANGİ SIR?

1 Aralık 2020 Salı Saat: 09:02

Devlet tarafından yapılan bazı ihalelerin, kamu mallarının satışları, devlet varlık fonlarının satışları, garantili veya yap-işlet-devret modeli işlerin nedense halka mal olacak bedelleri kamuya açıklanmıyor. Sebep olarak ticari veya devlet sırrı olması gösteriliyor. Gerçekte bunlar ticari sır mı ya da devlet sırrı mı? Bakalım kanunlar ne diyor!

Ticari Sır, bir ticarî işletme veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri tarafından bilinen, elde edilebilen, özellikle rakipleri tarafından öğrenilmesi halinde zarar görme ihtimali bulunan ve üçüncü kişilere ve kamuya açıklanmaması gereken, işletme ve şirketin ekonomik hayattaki başarı ve verimliliği için büyük önemi bulunan; iç kuruluş yapısı ve organizasyonu, malî, iktisadî, kredi ve nakit durumu, araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet stratejisi, hammadde kaynakları, imalatının teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları, pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları, toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve ağları, izne tâbi veya tâbi olmayan sözleşme bağlantılarına ilişkin veya bu gibi bilgi ve belgeleri ifade etmektedir.

Devlet Sırrı ise, devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler, Devlet sırrı sayılır”. “Bir suç olgusuna ilişkin bilgiler, Devlet sırrı olarak mahkemeye karşı gizli tutulamaz” şeklinde kanunlarda yer alıyor.

Şimdi, İstanbul borsasının satılan hisseleri karşılığında tahsil edilen bedeli, geçiş garantili bir köprünün, yolcu garantili havaalanın veya hasta garantili bir hastanenin ihale bedeli ya da kamuya maliyeti hangi sır kapsamındadır? Ticari mi yoksa devlet sırrı mıdır?

Her iki tarafta ticari işletme olsaydı bu ticari bir sır olabilirdi. Ya da devletin güvenliği ile ilgili bir iş olsaydı bu da devlet sırrı olabilirdi. Oysa taraflardan biri devlet ve işin niteliği kamu ihalesi veya kamu malı satışı ise bu ne devlet ne de ticari sır olamaz. O halde bunları kamuoyundan saklamak hangi aklın ürünüdür?

İhalelerin ve anlaşmalı işlerin keyfe keder değil rekabetçi ve şeffaf ortam sağlanarak yapılması gerekir. Üstelik AB’ye üye olmak ve vizesiz serbest dolaşım hakkını elde etmek için uymamakta direndiğimiz kriterler içinde rekabetçi ortamın yaratılması ve verilerin şeffaflık ilkesi ile kamuoyuna açıklanması da var.

Ayrıca görüş edinme hakkına sahip bireylerden oluşan AB ye aday bir toplumun sahip olacağı toplumsal bilgilenme hakkı demokratik toplum düzeninin olmazsa olmaz koşulu olan ifade özgürlüğünün, gerçekleri öğrenme hakkının benimsenmesi ve uygulanmasıyla mümkündür.

Devlet ne yaparsa yapsın vatandaşın kayıtsız ve şartsız onaylaması ve eleştirmemesi demokratik ülkelerde kabul edilemezdir. Vatandaşı iplememek hatadır. Oysa vatandaş en büyük denetleme organıdır. Bunu yapabilmek içinde bilgi almak zorundadır.

Bunca kitle iletişim araçları mevcutken vatandaşın, devletinin yaptığı bu tür işlerden haberdar olamaması ve birde bunun ticari veya devlet sırrı diye saklanması ancak muz cumhuriyetlerinde mümkündür.

Sadece seçimden seçime vatandaş akla gelirse vatandaş da bilgi vermeyene oyunu vermez o zaman. Bırakın AB yi, medeni ülkeler sınıfına da zor gireriz bu gidişle!