Ersin ERDOĞAN

Çifte Standart Özgürlüğü…

17 Ocak 2022 Pazartesi Saat: 09:10

                                                                                       

Aslında gerçek tanımlarını biliyoruz ama günümüzde bize dayatılan şu şekilde:

Düşünce/Fikir Özgürlüğü: Düşün ama düşündüklerini ve fikirlerini kimseyle paylaşma, kimseye söyleme, hiçbir platformda beyan etme demektir.

İfade Özgürlüğü: Sadece benim gibi düşünüyorsan beyan edebilirsin. Yani, sadece benim işime gelen düşüncelere ifade özgürlüğü var demektir.

Çifte Standart ise; ben söyler, ben yaparsam doğru, sen söyler, sen yaparsan yanlış olur demektir. Veya bir işin sonucu iyi olursa ben yaptım, kötü olursa sen yaptın demektir. Tıpkı, sınav notu 10 olunca ben aldım, 1 olunca hoca verdi gibi. Ama keşke bu kadar masum olabilseydi.

Yazımızın konusu, Çifte Standart Özgürlüğü ise düşünceni ve ifadeni, o anda işime nasıl geliyorsa öyle (istersem olumlu, istersem olumsuz) değerlendiririm demektir. Nasıl mı? İşte böyle:

Aynı şeyi;

· Ben söylersem ifade özgürlüğü, sen söylersen suç olur.

· Ben savunursam doğru, sen savunursan yanlış olur...

· Ben istersem hak, sen istersen haksızlık olur…

· Ben çalarsam suç işleme özgürlüğü, sen çalarsan hırsızlık olur…

· Ben rüşvet alırsam günah işleme özgürlüğü, sen alırsan yolsuzluk olur…

· Ben fakire yardım edersem sevap, sen yardım edersen siyasi propaganda olur…

· Ben yaparsam kamu yararı, sen yaparsan vatan hainliği olur…

· Ben örtünürsem dindar, sen örtünürsen vitrin mankenliği olur…

· Ben görüşürsem çözüm süreci, sen görüşürsen terörizme destek olur…

· Ben zam yaparsam güncelleme, sen zam yaparsan fırsatçılık olur…

· Ben sana “ahmak” dersem siyasi ifade, sen bana dersen hakaret olur…

· Ben seçim kazanırsam milli irade, sen kazanırsan “maalesef çaldılar” olur…

· Ben kandırılırsam Allah affetsin, sen kandırılırsan hainsin olur…

· Benim partilime 3-5 yerden astronomik maaş almak serbest, senin partilin KPSS’den en yüksek puanı alsa bile işe girmek yasak

Pandemide;

· Camiler 5 vakit, yandaş müteahhitin şantiyesi 24 saat açık, sinemalar, tiyatrolar, konserler, kafeler, lokantalar kapalıydı

· Camiye gideceksen sokağa çıkmak serbest, geçim için sokakta ayakkabı boyamak yasaktı 

· Benim belediyeme bağış toplama kampanyası serbest, senin belediyene yasaktı...

· Ben yapacaksam hınca hınç dolu mitingler ve kongreler serbest, sen yapacaksan yasaktı…

· Benim yakınım ölmüşse cenazeye katılım serbest, senin yakının ölmüşse yasaktı…

Maalesef her konuda bunlara benzer yüzlerce örnek daha var. Artık iyice can sıkıp kabak tadı verdi. Bir, iki, üç olsa anlardık da, her gün mü, her konuda mı olmak zorunda?

Kimin kime karşı yaptığı fark etmez. Bu tür seçkinci/kayırmacı çifte standartların insanlar üzerinde yaratacağı incinmeyi, toplumsal erozyonu hiç mi düşünmez, hiç mi sorgulamazsınız?

Kendiniz için bizi mecbur tuttuğunuz “işime gelen” temalı anti-demokratik özgürlük anlayışınıza ve alanlarınıza karşıyım diye benim demokratik özgürlüklerime ve alanlarıma ama özellikle aklıma ipotek koymanıza müsaade etmemi lütfen beklemeyin.

Çifte standartlarınız ile nafile algı yaratma çabalarına bir son verin artık! Enerjinizi boşuna harcamayın! Yaratmak istediğiniz algıları hiç kimse algılamıyor. Bilakis geri tepiyor. Fark etmiyor musunuz? Hiçbir şey siz yok deyince yok, var deyince var olmuyor. Vaz geçin bu yanlıştan lütfen!

Vallahi tebessüm ettirmekten başka bir işe yaramıyor!