Adam akşam yemekten sonra karısına sormuş:
“Eeee ne var, ne yok bakalım!”
Kadın boynunu bükmüş: “Ne olsun, otobüste adamın biri gözlerini dikti bakıyor...”
Adam umursamaz; “Dur bakalım ne olacak?”
Kadın devam etmiş: “Apartmana girdim adam peşimde! Asansöre bindim, dairenin kapısını açtım adam peşimde...”
“Dur bakalım ne olacak?”
Kadın olanları anlatmaya devam ediyor: “Yatak odasına girdim, soyundum, makyajımı temizledim, boy aynasında kendime baktım, ışığı söndürdüm, hafif kırmızı loş, yatağa uzandım.”
Adam yine, “Dur bakalım ne olacak?” deyince Kadın dayanamamış: “Ulan sersem herif, olanlar oldu, daha ne bekliyorsun?”
***

Adam boru değil, Ziraat Odaları Birliği başkanı.

Bilerek konuşuyor. İşkembeden atmıyor yani.

Ne kadar dikkate alırsınız bilmem ama anlaşılacağı üzere, vaziyet pek iç açıcı değil.

Acil, tez zamanda, aklımızı başımıza toplayıp, önlemler almak,  gelecekte değil, bana kalırsa çok yakın zamanlarda yumurta gelip dayanmadan, başımız ağrımasın.

***

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar anlaşılması için çırpınıyor. 

Üstelik anlaşılsın diye tane tane anlatıyor. Diyor ki; yeni ekimlerde de girdi maliyetleri nedeniyle sıkıntı yaşıyoruz. Gerekli tedbirleri acil olarak alarak, bu riskleri ülke olarak yönetmek zorundayız. Bunları başaramazsak, üreticimiz de vatandaşlarımız daha zor günlere hazır olmalıdır. Mevcut konjonktür, küçük aile işletmelerini tamamen üretim dışı bırakacak bir duruma gelmiştir. Bu da hem büyükşehirlere göçe neden olacak hem de üretimin düşmesi sonucunda ülkemizi daha büyük gıda krizi ve enflasyon ile karşı karşıya bırakacaktır. Gübredeki fiyat artışları tarımsal üretimi “ölüm” ile tehdit ediyor. Tarım arazilerinin ganimet dağıtır gibi imara açılmaması gerekiyor.

Üretmek zorundayız.

Çiftçi, üretici, toprak sahibi vatandaş desteklenmeli ve ekmeye yönlendirmeli.

***

Bundan sonra ne olur az çok belli aslında.

Lakin bekliyoruz…

 “Dur bakalım ne olacak?” diyenler çok!