HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer

Ersin ERDOĞAN

Ersin ERDOĞAN

Ekonomik Sistemler (7): Anarşizm

24 Aralık 2021 Cuma Saat: 10:36

Anarşizm, özel mülkiyeti toplumda baskı kaynağı ve devleti onun bir aracı olarak gören, bunların ortadan kalkmasıyla insanın özgürleşeceğini öne süren siyasi ve ekonomik bir sistemdir. Komünizm ve Sosyalizm gibi sol görüştür ama tek farkı her türlü yönetim aracını reddetmesidir. 

Anarşizm (Antik Yunanca'da an "-sız, olumsuzluk eki" ve archos "yönetici" sözcüklerinden türetilmiştir. “Yöneticisiz” anlamına gelir. Toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir harekettir. Her tür otoriteyi, yönetim anlayışını ve devleti reddeden görüştür. Herkesin eşit olduğunu, insanın devlet kurumuna ihtiyacı olmadığını savunur. Devlet yoktur, vergi yoktur, askerlik yoktur, polis yoktur, kanun yoktur, bütün kolektiviteler yoktur ve sonunda toplum yoktur.

Genellikle, merkezi politik yapılar, üretim araçlarının özel mülkiyeti ve ekonomik kurumlar yerine toplumsal ilişkilere dayanan gönüllü etkileşim ve özyönetimi savunur, özgürlük ve otonomi ile karakterize edilen bir toplumu arzular. Anarşi terimiyle özgür bireylerin gönüllü etkileşimine dayanan bir toplumu, bireylerin ve toplulukların alınan kararlardan etkilendikleri ölçüde söz sahibi olması düşüncesini ifade eder.

Zorlayıcı kurumlara ve toplumsal bazlı hiyerarşilere karşı olmak anarşizmin asli ilkelerindendir ve ayrıca anarşizm gönüllülüğe dayanan bir toplumun nasıl işleyeceği konusunda bir görüşü ifade eder.

Anarşist felsefeler arasında hatırı sayılır bir çeşitlilik vardır. Şiddetin anarşizmdeki yeri, ne tür bir ekonomik sistemin olması gerektiği, çevre ve endüstriyalizm hakkında sorular ve diğer hareketlerde anarşistlerin rolleri gibi farklı alanlarda çeşitli görüşler bulunmaktadır. Anarşist akımlar bu nedenlerle birbirlerinden çok farklı ve hatta karşı olabilirler. Örneğin anarşist komünizmin yanı sıra Dinci anarşistler gibi anarşist akımlar da mevcuttur.

Anarşizm, geleneksel siyasete karşıdır; Devletsizlik temel ilkeleridir. Klasik anarşizmde parlamento sahte bir kurumdur, halkın iktidarı değildir, bu yüzden oy vermemek gerekir. Devlet, doğası gereği kötüdür, kötü olduğu için değil. Partilerin yönetsel düzenin elemanları olduğu içindir.

Anarşizm değil anarşizmler vardır. Ortak özellikleri bütünsellikten yoksunluk, anti dogmatizm, devrimcilik, çelişki ve tutarsızlığı tutarlı kabullenme, birey özgürlüğüdür. Kültür ve teknolojiyi ortadan kaldırıp neandertalizme gitmek ister. Yani çok eski çağlarda yaşamış bir insan türü olan Neandertal’ler gibi geri kalmışlığın, eğitimsizliğin, tepkilerdeki medeniyete uzaklığın genel anlamda çevrelediği bir ortamda yaşamak ister.

Kendini "anarşist" olarak adlandıran ilk kişi olan ve ilk anarşist düşünür olarak nitelendirilen Fransız ekonomist ve düşünür Proudhon (1809-1865), “Mülkiyet hırsızlıktır” demiştir. 1917 de Rus Çarlığının yıkılmasına destek veren Anarşistler bolşevik devrimine ise karşı çıkmıştır. Devletin yok olmasını, düzenin sağlanmasını doğal hale bırakılmasını, kendi kendine işleyen bir ahlak düzeninin, yasasız ve devletsiz işleyebileceğini savunmuşlardır. Yerel cemaatler doğrudan dayanışma ile devlet, sermaye ve din işlerine karşı özgürlükleri savunur. Bu toplumsallıkta sınır tanımama ana ilkedir.

Bir anarşist kol ise şiddeti savunur. Eylem ile propagandayı itici güç olarak görür. Buna savunmacı şiddet diyen ve suikastlarla düzeni sarsmayı öngörür. Özetle Anarşizmin temel ilkeleri şunlardır:

1)        Bireyler özel mülk ve mal edinemez.

2)        Devlet ve her türlü hiyerarşik yapı istenmez.

3)        İnsanın yani bireyin yaşama dair tam özgürlüğünü ister.

4)        Her tür otoriteyi, yönetim anlayışını ve devleti reddeder.

5)        Herkesin eşit olduğunu, insanın devlet kurumuna ihtiyacı olmadığını savunur.

6)        Parlamento, devlet, vergi, askerlik, polis ve kanun yoktur.

7)        Tüm kolektiviteler yoktur ve sonunda toplum yoktur.

8)        Düzen doğal haline bırakılmalıdır.

9)        Doğrudan dayanışmayı ve devlet, sermaye ve din işlerine karşı özgürlükleri savunur.

10)    Toplumsallıkta sınır tanımama ana ilkedir.

11)    Anti dogmatizm, devrimcilik, çelişki ve tutarsızlığı tutarlı olarak kabullenir.

Tarihçe: Osmanlı döneminde anarşizme dair ilk belirtiler Ermeni entelektüeller etrafında ortaya çıkar. Aynı dönemde, Kıbrısizade Osman Bey’in Fransızca eseri Socialisme et Anarchisme (1895) Osmanlı’da yayınlanan ilk anarşist kitap olur. Sıklıkla ilk Türk anarşist olarak kabul edilen Baha Tevfik, Felsefe-i Ferd (1913) kitabında yeniçağın anarşizme varacağını öne sürerek, ücretli kölelikten sosyalizme, sosyalizmden de anarşizme ulaşılacağını belirtir.

Cumhuriyet döneminde Anarşizme dair Türkçe ilk yazılı kaynak, çevirisi Ahmet Ağaoğlu tarafından yapılan ve 1935 yılında yayınlanan Kropotkin’in Etika adlı eseridir. Her ne kadar Cumhuriyet döneminin ilk yarısında anarşizmin neden alternatif bir sol siyaset olarak görünürlük kazanamadığı üzerine süregiden bir tartışma söz konusu olsa da, genel kabul 1980’lere kadar anarşizmin ekonomik sistemi yerine daha çok terör ve kaos ile eşdeğer görüldüğü yönündedir.

1970'lerde sol görüş içerisinde Marxist ve sosyalist yaklaşımlar ağırlık kazanırken, sol yayıncılıkta anarşizme dair ilginin sönük kaldığı görülür. 1960’larda yayınlanan Yeni Ufuklar dergisinde anarşizm üzerine makalelere yer verilirken, 1970'lerin başlarında Proudhon’un Mülkiyet Nedir? Kitabı Türkçeye çevrilerek yayınlanır.

12 Eylül 1980 darbesi, 1960’lardan itibaren Türkiye’de yükselişe geçen sol hareket için büyük bir kopuş teşkil eder. Darbe rejiminin yarattığı fiziki baskının yanında sosyalist görüşün yaşadığı kriz ile beraber sol cenahta yeni eğilimler ortaya çıkmaya başlar. Anarşizm, bu dönemde Türkiye siyaset sahnesindeki yerini alır.

2000’li yıllara gelindiğinde, anarşi kelimesi artık kaos ve terör ile eşanlamlı olmaktan çıkar ve bir siyaset felsefesi, bir eylem pratiği olarak görülmeye başlar. Bugün Türkiye’deki anti-otoriter ve yatay örgütlenme eğilimli pek çok siyasi hareketin anarşizmin 80’lerden gelen mirasıyla serpildiği gözlemlenir. Kürt hareketinden kadın hareketine, Emek sineması protestolarından Gezi’ye uzanan geniş bir yelpazede anarşist yaklaşımın izleri takip edilebilmektedir. Bu sistemin ekonomik uygulamaları değil ama siyasi uygulamaları dünyada olduğu gibi ülkemizde de olmuştur. Ancak bu sistem hiçbir ülkede ülke sistemi olarak resmiyetle uygulanamamıştır.

Anarşizm, Vandalizm ve Terörizm aynı şeyler değildir. Dünya da var olan birkaç anarşist uygulamanın vandallık ve terörizm ile birleşerek iç savaşların olduğu Suriye, Afganistan ve Irak gibi ülkelerin kısmi coğrafyalarında görülmektedir. Anarşizm her türlü dinci yönetimi de reddeder. Dünyada, Anarşizmin ekonomik sistemi ile Vandalizmin gericilik ve terörizmin baskı ve korku salan siyasi sistemini birleştirmeyi başarıp uygulayanlar ise sadece (el-kaide ve işid benzeri) sapkın dinci gruplardır.


Yazı Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Yazıya Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?
 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları