Bu mevzûya alınanlar, geçmişi unutanlar, SEKSENLER dizisine olsun denk gelip de düne dâir gerçeklerle yüzyüze gelmeyip, o günlerden hem madden, hem de mânen fersah fersah uzaklaştığını fehmedemeyerek, bugünü kendi mârifeti sayanlar hiç kusura bakmasınlar.
*DÜNYÂDA SAVAŞ, BİZDE MUHÂLEFET!*
Hele de dünyânın durumu ortadayken, tüm iç ve dış düşmanlara karşı gizli-açık bir siyâsî, ekonomik savaş içerisindeyken, bizim daha dün 3 kişi bir arada konuşmaya korkan, bisiklet almayı bile bir konfor kabul edip bugün Acente arabalara binip te her kerameti kendisinden bilip adam beğenmeyenlere kendimce içerliyorum.
*EFTEN-PÜFTEN SEBEPLER, NE BULURSA KELEPLER!*
Eften-püften sebeplerle hükümete verip-veriştiren, ne bulursa kelepleyenlere, ne yalan söyleyeyim; bunu çok görüyor, yerine bir alternâtif çabaları olmamakla ya da gösterememekle berâber bu veryansınlara bir anlam da veremiyorum ayrıca.
*BİR DE; ÇOK ÇOK MÂNEVİYÂTÇI BİZİMKİLER!*
Bir de, çeliğini-çocuğunu işe yerleştirip, çifte emeklilik maaşıyla sefâ sürüp, hükümetin nerde çok çok ufak bir hatâsını da görse abartıp velveleye vererek DOĞRUCU DAVUT rolüyle piyasa yapan mâneviyâtçı arkadaşlar var ki; onlar çok çok ayrı bir âlem. Daha ilerisi zülfiyâr olur. Adamların yine de, bu hükümet hatırına bu hükümetin sağladığı keyiflerini bozup ta bozgunculuk yapmayalım!
*GELELİM SADEDE; ORDU MUHÂLEFETE ÂMÂDE!*
Her neyse; sözü uzatmayalım. Bizim de üyesi olduğumuz bir ORDULULAR MECLİSİ WhatsApp grubumuz var. Burada bir-iki arkadaşın işi-gücü, hükümet aleyhine olabilecek ne varsa bulup-buluşturup paylaşmak. Biz de buna tahammül edemiyoruz. 70'e yaklaşan yaşımız, memleket meselelerine ötedenberi ilgimizle berâber dünle bugün arasında bir çok şeyi kıyaslama imkânımızla gerçekler noktasında değerlendirmeler yapabildiğimizi düşünüyoruz.
*HAKK'A VE HALKA KARŞI MES'ÛLİYET*
Dolayısıyla yanlış paylaşımları tashih noktasında kendimizi hem Hak, hem de bizi okutup bugünlere getiren halk karşısında sorumluluk hissediyoruz. Mesele tamâmen bu. Bu yazışmalar da bunun netîcesi. İşte bir örnek; buyrun:
*İKTİDÂRI AŞIRI KORUYANLAR VAR!*
A.Ç.: "Bu grubda , iktidarı eleştirenlere karşı gereğinden fazla koruyan arkadaşlarımız var. Dahası hiç üzülmeyin iktidarında en geliştirdiği yan kendini koruma enstrümanlarının çeşitliliği ve kaynaklarının gücü..."
BİZ burada; iktidarı eleştirmeyi âdetâ kendine meslek edinenlerin olduğunu görüyoruz. Bunlar, Erdoğan'a Netanyahu'ymuşçasına bir öfkeyle saldırıyorlar. Hattâ, Netanyahu'ya sempatiyle bakma ihtimalleri olur, Erdoğan'a aslâ! Öyle bir tarz ve ısrarları var. Bunlar satır aralarında seziliyor."
*ADI TÜRK, SOYADI SİYONİST*
"Bir ankete göre Türkiye'de %40'a yakın bir kesim İtrail'in yaptığını soykırım olarak görmeyip doğal bir savaş olarak değerlendiriyor. Onun için, kimilerinin adının Türk olmasına bakmayın, olaya bir siyonist mantığıyla bakıyor. Belki farkında değil ama; işin çarkında olan döngü bu. Çünkü bu tarz yaklaşımlar düşmanın ekmeğine yağ çalıyor."
*MEMLEKETİN GÜCÜ, MUHÂLEFETİN ÖCÜ!*
"Ben iktidarı koruyorum. Memleketin gücü iktidarıdır. Onu yıkmaya çalışmak bindiğin dalı kesmektir. Hele şu kritik dönemde işi-gücü iktidara kara çalmak hangi vatanseverlikle îzah edilebilir? Kaldı ki, alternâtif ne lider var, ne parti, ne politika, ne fikir!"
*SAVAŞ TA OLSA, HÜKÜMETLE SAVAŞ MI?*
"Batı, batı diyoruz. Orada seçim döneminde herkes propagandasını acımasızca yapar, ondan sonra ise seçilenler karşı parti de olsa herkes hükümetin arkasında durur. Bizde hergün seçim günü gibi. Adaletli bir değerlendirme , eleştiri, yol gösterme olsa sıkıntı yok ama hep yıpratma amaçlı saldırı."
*KEYİF YERİNDE, GARAZ DERİNDE!*
"Bence herkesin, özellikle atıp-tutanların keyfi yerinde. Güyâ fikri varmış, iktidara ihtiyacı yokmuş, bir yerlere geldiyse de kendi çabalarıyla gelmiş, hükümetin hiçbir katkısı olmamış gibi psikolojilerle bir nevî nefis yapıyorlar. Bunu yaparken de ülkenin birlik-dirliğine zarar verdiklerini hiç düşünmüyorlar."
*HİÇ Mİ İYİLİK-HASLIK YOK?!*
"Daha ilerisini söylemek istemediğimden bu kadarını söylüyorum. Aslında keşke iktidarı yıkabilseler de sonuç ne olursa olsa! Böylelerinin hiçbirşey hiç umurlarında değil. Eğer olsaydı, arada da hükümetin yaptığı iyilikleri görmeye çalışırlardı. Allâh CC rızâsı için de iki kelâm ederlerdi."
*TAMAM DA; YERİNE KİMLER GELECEK?*
Maalesef, bu sayfayı hükümet dövmek için kullananlar var. Ben de, insanlık îcâbı herkes gibi hataları olsa da bu hükümet bu ülkeye lâzım. Yerine daha iyisi olmadığı sürece de mantıklı ve de vatanseverliğin gereği olan şey onu korumaktır. Korumamak daha iyiyse, o iyilik sizin olsun. Ben şahsen bunu İstemiyorum."
*GÂVURUN EKMEĞİ, BİZİMKİLERİN YAĞI*
"Son söz olarak ta bu tür paydaşları Allâh CC rızâsı için mâkul olmaya, gâvurların ekmeğine yağ sürmek anlamına gelen menfî dolduruşlara gelmemeye, vatanseverliğin gereğinin bu olduğunu bilmeye dâvet ediyorum wes'selâm...
*CÂHİLLER HEP ELEŞTİRİR*
Dr. Fahreddin ÖZKAN: Burda bilimsel şeyler paylaşılmalı.. onu bunu elestirmek cahil insanların işidir.. cahiller hep eleştirir..
*YATAY DURUM, DİKEY TUTUM; "KRİZ?" TULUM!*
A.Ç.: Konu açıldığı için , iç içe çok konu var . Milliyeçilik, yurtseverlik, vatanseverlik , vatan hainliği, iktidar , hükümet , devlet , iç uygulamalar ( yurtaşlara ) , dış politikalar ( dış işleri ) bu kavramlar hiç biri örtüşmez ve farklı tanımları farklı davranış biçimleri vardır . Bu kavramları neden karıştırmaya başladı çoğunluk , başlıca iki
nedeni var her biri ayrı disiplinler olduğu halde yönetim hızla dikeyleşti ( bu istenmeyen ama birikerin ısrarla istediği bir sonuçtu ) bir partinin başkanı tüm bu kurumların direkt başkanı ve karar vericisi durumuna gelmiş midir ? Yani Sayın Cumhurbaşkanımızın yetkisiz veya gücünün yetmediği bir alan var mıdır ? Kısaca kamu toplam ekonominin %24 sahipken tüm kararalarda ( siyasi , hukuki ekonomi , kültürel vs ) tartışmasız söz sahibidir . Bu durım sizce demokratik midir ? Normal mıdır ? Dahası her alanda bir eleştiri olduğunda dolaylı olarak Cumhurbaşkanımıza uzanır bir ilişki kurulur . Benim düşünceme göre , ülkelerin gücü , ekonomik büyüklük ne kadar yatay ve kararlar ne kadar yine yaygınlaştırılmışsa ülkelerin güçü geometrik olarak artar. Yazık değil mi? Yoksulluğa ve adam yerine konmamaya siz bu durmların tehlikeli olduğunu hiç düşünmüyor musunuz ? Bunların düzeltilmesinde sakınca ülke bekasının neresinde görüyorsunuz ? Yabancılar yatay yönetimler mi, yoksa dikey yönetimler mi ister . Sizce tehlikeli olan demokrasi mi ? Bunları net yazmakta fayda var , Bazen kararlar dikey de alınabilir . Krizlerde , ülke sürekli mi krizde yönetilsin istiyorsunuz ?
*YATAY-DİKEY FELSEFE, GÖTÜRMÜYOR HEDEFE!*
Nûri KAHRAMAN: "Yatay ya da dikey; güzel kavramlar. Açıklamalar da mantıklı olabilir ama bana göre gerçekçi değil. Şunu biliyorum ki sizin dikeylikle nitelendirip karalamaya çalıştığınız son 20 yıllık dönem şimdiye kadarki tüm dönemlerden daha pratik ve iyi. Siz öyle diyorsunuz ama bugünün süperleri sizin tasavvur ettiğiniz gibi yatay mı yönetiliyor? Amerika Başkanı bir twit atıyor, olup bitiyor. Bize de böylesi gerekmiyor mu? Şu da bir gerçek ki; siyâsette öyle sanıldığı, bizce idealize edildiği şekliyle akıllı bir tarz yok. Bilhassâ günümüzde delice bir siyâset mevzûbahis. İşte Trump. İşte Netanyahu. Hattâ Putin."
*AKILLI DÜŞÜNÜRKEN DELİ KÖPRÜYÜ GEÇERMİŞ*
"Bu söz; en çok günümüz -özellikle dünyâ- siyâsetinde geçerli durumda. Teoriler, idealler, kurallar var; bir de gerçekler. Gerçekçi olmak en doğrusu. Kaldıki, sizin dediğiniz gibi olumsuz bir durum da söz konusu değil. Çünkü yönetimin aslâ tek adam ifâdesiyle karalanacak bir uygulaması yok. Kurullar var, mutlakâ istişâre var. Belki Reis re'sen açıklıyor ama bunun altında mutlak istişâre var. Ama mesele karalamak olunca istediğin gibi yorum da mümkün."
*MİLYONER'DEN LEJYONER'E*
Bir de şu an MİLYONER yarışmasını izliyoruz. Bâzen seyirciye soruluyor da, oradan da yanlış çıkabiliyor. Yönetimde de bâzen sıradışı şeyler olabilemez mi? wes'selâm...
*NEYSE Kİ SULAR DURULDU*
Biz burada yazılanlardan sâdece belirleyici birkaç örnek verdik. Dahası vardı. Sonuçta bu yazışmaların tatsızlığa varması ihtimâline karşı "siyâsî paylaşımlar yapılmasın"a varan tavsiyeler geldi. Başta grubun reisi Rüşat AYDOĞAN Bey bu meyânda bir çağrıda bulundu. Biz de şöyle bir yazı ve de en son bir manzûmeyle bu talep ve temâyüle dâir düşünce ve duygularımızı ifâde ettik:
*ORDULULAR MECLİSİ'NDE PROBLEM YOK*
KİMİ ARKADAŞLAR BEN ÖZELLİKLE HÜKÜMET ALEYHİNE ATIP-TUTAYIM, KİMSE DE KARŞILIK VERMESİN SEVDASINDA. KİMSE BİR YARAYA İLÂÇ OLMA DERDİNDE DEĞİL. VUR ABALIYA MİSÂLİ. ŞAHSEN BEN BUNDAN DA MUTAZARRIR DEĞİLİM. TAHAMMÜLÜ OLMAYANLARIN KENDİ PROBLEMİ. SIRÇA KÖŞKTE OTURANLAR BAŞKALARINA TAŞ ATMASINLAR DİYE BİR SÖZ VARDIR.
RÜŞAT BEY HAKLI. BEN DE ÖYLE DÜŞÜNÜYORUM. ORDU'YA, KÖYE, DÜNE, BUGÜNE DÂİR DUYGULAR PAYLAŞILMALI. BİR EDEBİYATÇI OLARAK BEN DE ORDU'YA DÂİR YAZDIĞIM ŞİİR VE YAZILARI PAYLAŞMAK İSTERİM AMA, BURAYI BİRİLERİNİ KARALAMAK, BUNDAN ÖTE GEREK İÇ GEREKSE DIŞ DÜŞMANLARA KARŞI İTİBAR ve İKTİDARIMIZI ZAAFA UĞRATACAK PAYLAŞIMLAR SÖZ KONUSU OLUNCA SAVUNMAK TA SİYÂSÎDEN ÖNCE MİLLÎ BİR GÖREV OLUP HERŞEYİN ÖNÜNE GEÇİYOR. PROBLEM SİYÂSET YÂNİ BURAYI KENDİ YIKICI EMELLERİ İÇİN KULLANMA EĞİLİMİ. YAPICI TENKİTTEN ÇOK ÖTESİ YIKICI KARALAMA. BU ARADA ARKADAŞLARIN CEVÂBA TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜNÜ DE ANLIYOR DEĞİLİM. ORTAYA BİR ATARKEN FİKİR KARŞILIĞININ DA OLABİLECEĞİNİ VAR SAYMALI. DEĞİLSE, BAŞTAN MEYDANA ÇIKMAYIP BÖYLE TATSIZ DURUMLARIN MEYDANA GELMESİNE YOL AÇMAMALI WES'SELÂM...
*arada, olur böyle şeyler!*
BÂZEN OLUR BÖYLE ŞEYLER
ALINMAYA GEREK YOKTUR
KIZIP, ALIMLI-ÇALIMLI
SALINMAYA GEREK YOKTUR
ÜSTÜNE ÜSTLÜK; HELE, KÜS
OLUNMAYA GEREK YOKTUR
DOSTLUK HAZIM GEREKTİRİR
SİLİNMEYE GEREK YOKTUR
BU MECLİSTE KARDEŞLERİZ
BÖLÜNMEYE GEREK YOKTUR
MECLİS DEDİĞİN MEŞVERET
TELİNMEYE GEREK YOKTUR
NÛRÂNÎ DER ASLÂ UZAK
KALINMAYA GEREK YOKTUR...
Evet sevgili dostlar; bu duygu ve düşüncelerle huzûrunuzdan ayrılırken,
*ÖNCÜLÜK ŞEREFİ, GÖZLEM İDRÂKİ*
başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere tüm mazlumların kurtuluşunu bizlere en yakın zamanda göstermesi, bunda milletimize öncülük şerefini lûtfetmesi, dünyânın durumunu idrâkle berâber olaylara akl-ı selim ve hiss-i selimle yaklaşarak değerlendirme olgunluğuna ulaşmayı lûtfetmesi niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor, cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...