7 Ocak 2023 Cumartesi
Önce Efendimiz SAV'le başlıyoruz:
ÖYLE BİR DÂVÂ İLE GÖNDERİLDİ Kİ..
Hz. Rasûlullah ﷺ bir savaştan gelmişti. Hemen mescid e girip iki rekât namaz kıldı. Rasulullah ﷺ, herhangi bir seferden dönünce ilk işi, mescide girip iki rekât namaz kılmak, sonra Fâtıma’ya uğrayıp hâl hatır sormak, sonra da diğer hanımlarının yanına varmak olurdu.
Bir kere seferden döndüğünde mescide girip iki rekât namaz kıldı, sonra da diğer hanımlarının yanına uğramadan kızı Fâtıma’nın yanına geldi. Kızı kendisini kapıda karşıladı. Fâtıma, babasının yüzünü gözünü öpüp ağlamaya başladı.
Allah Rasûlü ﷺ kızına: “Neden ağlıyorsun?” diye sordu.
Fâtıma: “Yâ Resûlallah! Görüyorum ki rengin solmuş, elbiselerin de eskimiş!” dedi.
Allah Rasûlü ﷺ: “Kızım, ağlama! Allah, babanı öyle bir dava ile göndermiştir ki, bu dava, yeryüzünde gecenin olduğu her yere, her kıtaya, her kente, her köye, her ova ve obaya ulaşacak. Onlar bu dava sebebiyle ya iman edecek aziz olacaklar, ya da inkâr edip zelil olacaklar."
Kenzu’l-Ummâl 1/506 (1448) 17 Ahmed b. Hanbel, Müsned 4/103(16998)
NAMAZ GÖNÜLLÜLERİ Grubundan Abdülhamid KAHRAMAN'a teşekkürler...
Mehmet ATA
"Yıllar su gibi akıp geçti" yorulmuşum.
Sallama bir tarihle ben bugün doğmuşum.
VE-SSELÂM.
Cafer@ DURMUŞ
Sevince sevilince
Sev ince, sevil ince
Hayat nev-bahar olur
Sevince sevilince (C.D)
Enver YÜRÜK'ten:
GURBETÇİ KİMDİR DİYE SORAN OLURSA, NAMAZ KILMAYANLARI GÖSTERİN. ZİRA ALLAH'A ONLARDAN DAHA UZAK GURBETÇİ KİM OLABİLİR?
Mânevî sohbetlerden istifâde için ,gönlün uyanık ve alıcı hâlde bulunması zarûrîdir.
Sohbet meclisinde duygusuz ve alık bir vaziyette bulunmak, yelkeni açılmamış bir geminin, esen rüzgârlardan istifâde edemeyip mesâfe alamayışına benzer.
Kişi, sohbete tevâzû ile gelmeli, bildiği bir mevzû bile anlatılsa sanki ilk defa işitiyormuş gibi edeple dinlemeli, o mânevî iklimden feyz almaya çalışmalıdır.
İmâm Şârânî , "el-Bahru’l-Mevrûd" adlı eserinde der ki:
"Bir mânevî mecliste en çok istifâde eden, orada en çok tevâzû ve mahviyet gösterendir. Çünkü rahmet-i ilâhî dâimâ fakîru’l-meşreb, mütevâzı kimselerin gönlüne nüzûl eder. Görmüyor musunuz ki, yağmur suları bile dâimâ (yüksek ve sivri yerlerde değil) çukurlarda ve ovalarda toplanıyor, derelerde akıyor."
(Osman Nûri Topbaş)
Rıza GÜNAY'dan
Adam harcamak kolaydır, kazanmak zor.
Öldürmek kolaydır, yaşatmak zor.
Yakıp yıkmak kolaydır, yapmak ve onarmak zor.
Dargınlık, düşmanlık kolaydır, sevmek ve dostluk kurmak zor.
Mahmud Es'ad Coşan (rah.)
Dr. Mustafa SEZEN
Büyük hatalar çoğu zaman bilgi eksikliğinden değil aşırı özgüvenden kaynaklanır. Kibir aklı eksiltir ve görüşü engeller. Kendine güven ama o kadar da güvenme, insansın hata yapabilirsin. Hatandan öğrenebiliyorsan büyüyorsun demektir.
Mehmet NARLI
DİLİN EN KABA ŞEKLİ BAĞIRMAK; EN İNCE ŞEKLİ SUSMAK; ORTASI KONUŞMAKTIR.
5 OCAK
Yağmur TUNALI
Arif Nihad, Türk Şiiri'nin son asırdaki belki en enteresan şairiydi.
Her konuyu şiire taşıdı.
Hiçbir konudan ve hiçbir histen uzak durmadı.
Şiiri her haliyle yaşar, durmadan söyler, şiirli yazar ve şiirli konuşurdu.
Nesri de şiirdi. Aruz, ona olduğu kadar pek az şaire teslim olmuştur.
Hece ve serbest, âdetâ her an onun tarafından kanatlandırılmayı bekleyen söz ve ses enstrümanlarıydı.
Dilinde yeni bir dil açardı.
Türkçe, onun kaleminde, sözünde, şiirinde bir kuş diliydi.
Mevlevî Şeyhi olduğunu pek az kimse bilirdi.
Damıtılmış bir din duygusunun, tasavvuf neşvesinin, Türklük aşkının ve insan denen muammanın her duygusunu -erotizmin söylenmesi de dahil- tabii ve hatta ulvî görüp gösterecek bir anlayışın tam ve olgun ruhuydu. Tanımak ve birazcık yakınında bulunmak bahtiyarlığını bütün zerrelerimde yaşadığım büyük insanlardandı.
Aziz Hocamı, bir 5 Ocak'ta daha derin hasretlerle hatırlıyorum.
Kubbe-i Hadrâ'da der ki:
"İçsen bu sudan, bir daha dostum, susamazsın...
Bir hal gelir... ağlayamazsın.. susamazsın!"
Hasan Fahri TAN
Şâirin babasının vefatından sonra annesi Filistinli bir subayla evlenip gider. Arif Nihat küçüktür. Bir çocuğun anneye olan hasret ve içli sitemi şairin bu dörtlüğünde mündemiçtir:
Kıydın bana sen, gönülcüğün istemeden;
‘Öksüz kuzular anneye doysun…’ demeden…
Ey dopdolu sîne, en susuz ânımda
Kestin beni, kestin beni, kestin memeden.
...
Her okuyuşumda rûhumu sızlatan bu şiir, en susuz ânında vesile-i rahmet olsun sana ey şâir.
Ahmed SEZGİN
DUA
Biz, kısık sesleriz...minareleri,
Sen, ezansız bırakma Allah'ım!
Ya çağır şurda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma Allah'ım!
Mahyasızdır minareler...göğü de,
Kehkeşansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!
Bize güç ver... cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma Allah'ım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma Allah'ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma Allah'ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma Allah'ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma Allah'ım!
Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;
Ve vatansız bırakma Allah'ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma Allah'ım!
Arif Nihat Asya
(7 Şubat 1904-5 Ocak 1975)
Rahmet ola
Evet; rahmet ola cümle göçenlere; berhayat olanlara ve sizlere de Yüce Rabbimizden din-îman selâmetleriyle sıhhat-âfiyetler üzere hayırlı, uzun ömürler, sonsuz saadetler diliyor, cümleye TDED 7. Genel İstişare programı için bulunduğumuz Gaziantep'ten sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...