HAYATI VE ÖLÜMÜ YARATAN ALLAHTIR.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim‘inde şöyle buyururlar:”Öldüren de dirilten de O'dur.(Necm,44)

Bu dünyaya göndeririliş sebebi ve yaşamanın bazı kuralları vardır.

Hz.Ali (RA) bu şu şekilde açıklarlar

İnsan oğlunun kalbini şu üç şey öldürür.

1-)Ölümü unutmak

2-)Günaha dalmak

3-) İbâdetten uzaklaşmaktır.

Yüce Allah bunu Kur’an-da‘ şu şekilde dile getiriyordu: “De ki: “Kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, sonunda o, beklemediğiniz bir zamanda ve ummadığınız bir yerde mutlaka gelip sizi bulacaktır. Sonra görüneni ve görünmeyeni bilen Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız; O da size yaptıklarınızı tek tek haber verecektir.(Cuma,8)

     Öyleyse bu dünyada öyle şeyler yapın ve öyle şeyler söyleyin ki yaptıklarınız ve söyledikleriniz yarın sizi utandırmasın, mahcup eylemesin.

Kardeşlerim: Kendim dahil bütün insanlara sesleniyorum:

    Ey insanlar! Dünyaya gelirken kendi iradeleriyle gelmez,giderken de kendi iradeleriyle gitmez. 

     Bu durumda olan bir varlık nasıl kalkıp da: “Ben istediğim gibi yaşarım” diyebilir? Sizin bu dünyaya gelmenize, bu dünyadan gitmenize karar veren irade Allah’ın iradesidir. Siz onun iradesine teslim olacaksınız. Siz, bu dünyada Onun rızasına uygun yaşamakla görevlisiniz. Sizin rahatınız ve saadetiniz Onun rızasına ve iradesine uygun yaşamaya bağlıdır. Bunu yapar ve böyle yaşarsanız dünyanız da cennet olur, ahiretiniz de.

    Burada akla bir soru gelebilir:

Öyleyse Allah niçin ölümü yaratmış? 

Neden bizi bu güzel dünyadan alıp götürüyor?

Bunun karşılığında Allah Resulü şöyle buyururlar “Allah Teala, üç şeyle insanoğlunun belini bükmese, haddini bildirmeseydi, hiçbir şey onun başını eğemezdi.

Bunlar: a)fakirlik,b)hastalık c)ölümdür.

Bunlar varken bile insanoğlunun önü alınmıyor. 

Ya bunlar olmasaydı insan ne olurdu?

Ya Firavun ya Nemrut ya da Karun olurdu. Bunlarla Allah, kendisine baş kaldıranlara haddini bildiriyor. Siz, hâkim değil, mahkumsunuz, siz ilah değil, kulsunuz, diyor.

Bu sefer de akla şöyle bir soru gelebilir:

-Ama aynı şeyler Allah’a itaat eden müminlerin başına da geliyor. Buna ne diyeceksiniz?

Doğrudur. 

Onlar da fakir oluyor, hasta oluyor 

Ve ölüyorlar. 

Ama bu üç şey, müminlerin günahlarının silinmesine vesile oluyor, sevaplarını artırıyor, derecelerini yükseltiyor. 

Müminler, bunlara sabırlarının sonucu olarak tertemiz bir şekilde uçup cennete gidiyorlar. 

Fani hayattan ebedî hayata, ebedî gençliğe, ebedî mutluluğa, ebedî sağlığa, ebedî servete, ebedî tatile ve ebedî balayına kavuşuyorlar.

Bu dünyada Allah’ın iradesini takmayan ve Allah’a başkaldıranlar ölümle ebedî ateşe gönderilirken, Allah’a baş eğen, secdeye kapanan ve Onun iradesine göre yaşayanlar da ebedî cennete götürülmektedirler. Bu sonuç bize bir hadisi daha hatırlattı: “Mümin insan ne güzel insandır, çünkü onun her işi hayırdır. Hastalanır sabreder sevap kazanır, sağlığa kavuşur, şükreder, sevap kazanır.

Onun için yapılacak tek şey sırat’ı müstakimdan sapmamak için yüce Allah’a niyaz etmekten geçer

          Allah'ım, beni amellerin en güzeline ve ahlâkın en güzeline kavuştur. Onların en güzeline ancak Sen ulaştırırsın. Beni kötü işlerden ve kötü ahlâktan muhafaza et. Bunlardan ancak Sen koruyabilirsin.”

Allah yolunda yaşayan ve Allah yolunda vefat edenlere Rabbimden rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum.