16 Mayıs 2025 Cuma Saat: 09:31
Kıymetli dostlarım: Öncelikle barışın insanların zihinlerinde inşa edilmesi” gerekir.
Toplumsal barışın inşasında diyalog teşvik edilmeli, çatışmaların yerini şiddet içermeyen yeni işbirliği yöntemleri almalı. Çünkü herkes için demokrasiye, adalete ve sürdürülebilir kalkınmaya ancak dinamik ve katılımcı bir süreçle ulaşılabilir.
Toplumsal barış kültür olarak, hayata, insanlara ve onların haklarına saygıyı yansıtır. Bu da insanlar arasında din, dil,değer, tutum, gelenek-görenek ve yaşam farklılıkları olduğunu anlayışla kabul edilmelidir.
aynı bayrak altında yaşayan insanların, kimliği, dili, inancı kültürü ne olursa olsun insanların yaşam hakkına saygı duyulmalıdır.
Yurttaş olaraktan aynı toprağı ve bayrağı benimseyen insanların sebepsiz kavgalara son vermek suretiyle barıştan yana olmaları ve en kötü barış, en iyi savaştan iyidir ve evladır.
Aynı din olan İslam’ı benimseyen insanların her zaman kavgadan yana değil Barış’tan yana olması gerekir.
kaldı ki; İslâm dini barış, huzur, selâmet, esenlik ve teslim olmak anlamı taşımaktadır.
İslâm barışı bozan durumların şiddetle karşısındadır. Kur’an-ı Kerim, bu olguyu şöyle ifade eder;
“Kim bir kişiyi haksız yere öldürürse muhakkak ki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de bir kişinin hayatını kurtarmak suretiyle yaşatırsa bütün insanları yaşatmış gibi olur”
İslâmi kaynaklarda toplumsal barış, uzlaşma ve kaynaşmayı ifade eden kavramlar arasında en yaygın kullanılanı “ülfet” kelimesidir.
Ayet ve hadislerde “ülfet” ve buna yakın anlamlarda kullanılan “Sulh” “Islah” gibi başka kelimelerde Müslümanlar arasında barış ve kardeşliğe dayalı güçlü bağlar kurulmasını amaçlamıştır.
Hz. Peygamber’imiz (S.a.v) de uzlaşma ve kaynaşma çabası göstermenin Müslümanlar için bir görev olduğuna şöyle işaret eder:
“Mümin ülfet eden (uzlaşıp kaynaşan) insandır; ülfet etmeyen ve kendisiyle ülfet kurulamayan insanda hayır yoktur”
Dinimiz islam barış ortamının sağlanması için, kesinlikle haksızlığı, adaletsizliği, alaycılığı, lâf taşımayı ve dedikoduyu, kardeş kavgasını yasaklamıştır.
Hz. Peygamber’imiz (S.a.v.) bir hadisinde Müslümanları şöyle tanımlamıştır;
“Müslüman, onun elinden, dilinden güvende olduğu kimsedir”
Toplumsal barış ve uzlaşma yapılabilmesi için başlıca yollarını şöyle sıralayabiliriz;
Din duygusu: (Aynı dine inanma) Bu duygu, zıtlıkları ve kavmiyetçiliği önleyerek toplumsal barış ve uzlaşmayı, dayanışmayı, yardımlaşmayı sağlar.
Sonuç olaraktan sevgiyle oluşan kardeşlik ve dostluk: En güçlü
uzlaşma ve kaynaşma sebebidir.
İslam dini Müslümanlar arasında
gönül bağlarının kurulmasına ve sonuçta uzlaşıp kaynaşmasının gerçekleşmesine ortam ve imkân hazırlar.
İslamda selamlaşmanın önemi: Hz. Peygamberimiz (S.A.V.), Allah’a yemin etmek suretiyle şu şekilde buyurdular: “İman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız”
Her kim olursa olsun müslüman bir kimsenin yanındakilerine sevgi bağını ülfet (dost),ve muhabbetle ancak selamı sabahı sebebi ne olursa olsun kesmemesi gerekir.
Karşılıklı tokalaşmak; Bir kimsenin elini sıktığı insana karşı hoşgörüsünü, affediciliğini ve sevgisini simgeleyen bir davranıştır.
Dinimizden barışma,barıştırma: Kur’an-ı Kerim’de; bu konu şu şekilde geçer; “Barış daha hayırlıdır” (Nisa: 4/128) buyrulur.
Her kim olursa olsun,sebebi ne olursa olsun kişiler aralarında çatışma çıkanların barıştırılması emredilir.
Bu zamana kar olsun ve İnsanlık tarihi boyunca yeryüzünde barış yolunda sürdürülen mücadeleler hiç de kolay olmamıştır. Birey ve toplumları barışa çağıran ve içtenlikle barışın gönüllü elçiliğini yapan bütün Peygamber’lerin ortak çabası insanlığı barışa ve huzura kavuşturmaktır. Dolayısıyla Müslüman’ın amacı da bu dünyayı bir barış yurduna çevirmek olmalıdır.
Aynı toprağı ve bayrağı paylaşan insanların 47 yıldır bir hiç uğruna yaptıkları kavgalara artık bir son verilmeli ve her yurttaşa düşen görev ise buna destek olunması gerekir.
Bir hiç uğruna, kardeşi kardeşe düşman ettiler ve içinde bulunduğumuz asırda emperyalist güçler kendi çıkarları için Müslüman toplumlar arasına fitne, fesat tohumları ekerek kardeşi kardeşler çarpıştırdılar.
Ülke Toprakları üzerinde emelleri olan düşmanlar aynı Ülkenin insanlarını birbirine düşürmek suretiyle silah satarak yıllarca kan döktürdüler.
Artık bu sefer ki Barış umudumuz tamamdır,inşallah aklı selim düşünerek akıl galip gelecek ve bu yıllarca süren kardeş kafası son bulacaktır. “Su uyur, düşman uyumaz” demişler atalarımız.
Bizde de tedbiri elden bırakmadan bu uzlaşmacı Barış‘a hep beraber katkı sunalım,
Gazi Mustafa Kemal’in dediği gibi, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi içinde huzur ve sükûnu, güven içinde yaşamayı hedeflemeliyiz.