23 Mayıs 2025 Cuma Saat: 09:58
Rabbimiz Tekvir Sûresi’nin 26’ncı ayeti kerimesinde soruyor,
“Nereye gidiyorsunuz?” Veya “Bu gidiş nereye?”
Ayet adeta bugün nazil olmuş. İslâm ümmetinin gerek bireysel ve ailevî olarak ve gerekse toplumsal gidişatı pek hayra âlamet değil. Ümmet olarak olağanüstü bir değerler erezyonuyla ve bir savrulma ile karşı karşıyayız.
Bireysel ilişkilerde erdemin yerini bencillik almış. Aile yapılarındaki ahlâki savrulma gözle görülür bir şekilde nüksetmiş vaziyettedir.
Müslüman bir anne baba, oğluna / kızına edebi hayayı, ar ve namusu öğretmek ve çocuklarının dinine imanına sahip çıkmakla mükelleftir.
Saldım çayıra mevlam kayıra deyip boş vermek belaları, musibetleri bağıra bağıra davet etmek demektir.
Vicdansız ve ahlaksız bir toplum esenlığe kavuşmaz, kavuşturulamaz ve asla düzelmez düzeltilemez, sadece helak olur, helak edilir.
(Yusuf Şevki Yavuz)
“Bu gidiş nereye?” Rabbimiz âdeta çıkmaz sokaktan söz ediyor ve uyarıyor:
“Nereye gidiyorsunuz?”
“Bu gidiş sizi hayra ve istikrara götürmemektedir.
Yanlış yoldasınız.
Sırat-ı mustakim’e dönün. Tek kurtuluş yolu ‘sırat-ı müstakim’dir.
Mutluluğun, barışın, huzurun ve istikrarın yegâne yolu ‘sırat-ı mustakim’dir.
Bu yol ancak sizi düze çıkarabilir. Başka yollar ise cehenneme gider.”
Yüce Rabbimiz bu bağlamda biz Müslümanları şiddetle uyarmaktadır: "Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz." (Tâ Hâ:124)
"O da (şöyle) demiş olur: ‘Ben görmekte olan biriyken, beni niye kör olarak haşrettin Rabbim? (Allah da) Der ki:
‘İşte böyle, sana ayetlerimiz gelmişti, fakat sen onları unuttun (onlardan yüz çevirdin), bu gün de sen işte böyle unutulmaktasın." (Tâ Hâ:125-126)
Biz Müslümanlar olarak Rabbimizin zikrine topyekûn ve yeniden sarılmak zorundayız.
Bize vahyin dili ile, “Fe eyne tezhebûn?”
(Nereye gidiyorsunuz?) deniyor.
Bu söze mukabil hiç vakit kaybetmeden durup düşünmeliyiz.
Gittiğimiz yol ‘sırat-ı mustakim’e uygun mu?
Müslümanlar olarak topyekûn Allah’ın dinine yönelirsek, Allah’ın evrensel hükümlerine sarılırsak hiç kuşkusuz hayırlı sonuçlara ulaşırız.
Çoğu zaman sayfalar dolusu yazsak bile ifade edemeyeceğimiz hakikatleri birkaç dizelik bir şiir anlatır. Merhum Üstad Necip Fazıl’ın şu mısraları da öyledir:
Kırılır da bir gün bütün dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim.
Gökten bir el yaşlı gözleri siler.
Şenlenir evimiz barkımız bizim.
Soğuk kış günlerinde kazmayla, keserle bile zor kırılan buzlar gün gelir esen ılık bir rüzgarla eriyiverir.
Dişliler kırılır…
Kalpler yumuşar…
Zincirler kopar…
Düğümler çözülür…
Kapılar açılır…
Kalpleri elinde tutan Allah’tır. Dualarımızda “Ey kalpleri evirip çeviren Allah’ım… Kalplerimizi dinin üzere sabit kıl.” ; “Ey halden hale çeviren Allah’ım! Halimizi en güzel hale çevir!” şeklinde yakarırız.
Diriden ölüyü, ölüden diriyi çıkaran Allah’tır.
Nice imandan, İslam’dan mahrum kaldığı için manen ölmüş kalplere can verdi Rabbimiz… Hidayet nasip etti.
Ebu Cehil, kötülük adına ne varsa kendi üstünde toplayan bir müşrikti. Şirkte ısrar ve inadından dolayı “cehaletin babası, yurdu” anlamına gelen bir lakapla isimlendirilmişti. Cehalet üzere yaşadı, cehalet üzere öldü.
Kendisi gibi müşrik olan oğlu Mekke’nin fethinden sonra Yemen’e kaçtı.
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Eşinin de telkinleriyle alemlere rahmet Hz. Peygamber(as) ‘in huzuruna geldi ve söz verdi: “Bu zamana kadar senin ve İslam’ın aleyhine ne kadar koşturduysam bundan sonra senin yolun için, Allah için iki katını yapacağım…”
Yermük Savaşı’na katıldı ve savaşırken şehit oldu. Ölüden diri çıkmıştı.
Azer put yapıp put satan bir putperestti. İbrahim putperest Azer’in oğluydu. Rabbi, İbrahim’i halil=dost edindi. İbrahim tevhidin sembolü oldu. Nemrut’a direndi. Putları kırdı. Ateşe atıldı. Allah, ateşi İbrahim’e soğuk ve selamet kıldı. Ateş İbrahim’i yakmadı. Neslinden peygamberler seçildi. Onlar da insanları tevhide davet ettiler…
Aslolan ihlastır, samimiyettir…
Bıkmadan, yılmadan gayret etmektir…
Güzel kul olmaktır…
Huzurun, istikrar ve gücün adresi İslâm’dır. İslâm’a ihlâsla, samimiyetle sarılmamız hâlinde iyi sonuç muhakkaktır:
“Şüphesiz iyi akîbet (güzel sonuç) takva sahiplerinindir.” (Hûd:49)
İnsan, ebedi olduğuna inandığı cennette bir kulübeyle bile yetinecek kadar mütevaziyken; “üç günlük dünyada” elde edebilirse katlar, yatlar, bağlar ve bahçelerini çoğaltmaya çalışma çelişkisinden kurtulamıyor!
“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!” (NFK)
Kur’an-ı Kerim’de “yakınî” imandan bahsedilir:
“Sana indirilene ve senden önce indirilen(ler)e iman ederler; ahiret gününe de yakınî olarak/kesin bir şekilde inanırlar. (Bakara, 4)
Uzun yaşamın sırları!
Ne çok yazılıyor ve konuşuluyor değil mi?
Uzun yaşam dediğimiz ahirete kıyasla bir akşam veya bir kuşluk vakti kadar. (Naziat, 46)
İman yakınî olmazsa bir kuşluk vaktiyle oyalanır insan.
Kaçırır sonsuz olanı; ebedi olanı!
Koşarken, çoğaltırken, yığarken; yiyip içerken durmalı bazen.
Nereye koşuyorum?
Neyi elde etmek istiyorum?
Sormalı!
Bir saat daha, bir gün, bir hafta, bir ay, bir yıl daha yaklaştım süremin sonuna!
Nereye yaklaştırdı beni tükettiğim zamanlar?
“Şu tepenin ardında düşman var, size saldıracak! desem inanır mısınız?” diye soruyor Efendimiz (sav).
Buna inandığınız gibi inanın:
Dirilmek var yeniden!
Hesap var!
Cennet var!
Cehennem var!
Hangisine gitmek ister insan?
Ona koşmalı!
Ona götüren yolda yürümeli.
Ya Rabbi bizi sıratı müstakiminden ayırma.
İçinde bulunduğumuz zorluklardan kurtuluşlar nasip eyle.
Allah (cc) moda diye diye evlatlarımızı elimizden almak isteyen şeytana karşı HAYIR, BEN MÜSLÜMANIM, BENİM EVLADIM DA MÜSLÜMANDIR deyip dik duran ve evladının edebini, hayasını şeytana kaptırmayan kahraman anne babalardan razı olsun ve onların sayısını artırsın.
Yüce Mevlâmız asırlarca İslam'ın bayraktarlığını yapmış bu necip milletimizin evlatlarını batı taklitçiliğinden ve kendi değerlerimize düşman olmaktan muhafaza eylemesi niyazımla…
HAYIRLI CUMALAR