HÜSEYİN DENİZ

BÜLBÜLÜN ÇEKTİĞİ DİLİNİN BELASIDIR

9 Temmuz 2025 Çarşamba Saat: 09:51

Dostlar: “Baş dille tartılır’ derler

Kalp deniz, dil kıyıdır, denizde ne varsa, kıyıya,(sahile)o vururmuş!

Ey dilim; sen benim en büyük servetim ve hemde felaketimsin,

Beni ihtiyar eden de sensin, berbat eden de, Birkeresinde arifler diyarı‘na uğradım;Oradakilerden asla ben bilirim diyene  hiç rastlamadım.

Dil yarası, kurşun yarasından daha etkili ve tesirlidir.

Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye etmelisin,çünkü,  söz yürekten gelir be dilden dışarıya çıkar.

Bir Bektaş’ın sözüdür eline diline beline sahip çıkacaksın ki basın da selamet’e ersin.

Akıl süsü dil, dil süsü sözdür" (Y.H.Hâcib)Atalarımız da "Baş, dille tartılır" (İnsanın aklı, söylediği sözle ölçülür.) demişler. Bunlara Hz. Ali Efendimizin "İnsan, dilinin altında gizlidir" vecizesini de eklersek sözün önemi sanırım daha iyi anlaşılmış olacaktır.

Şairin çok güzel ifade ettiği üzere insanın değerini onun sözleri belirler: "Kelâmından olur zâhir kişinin kendi mikdârı." Malum, görünüşte insanlar birbirlerinden pek farklı değildirler. Herkesin kaşı gözü, eli ayağı var. Dolayısıyla, tanımadığımız, huyunu suyunu bilmediğimiz birisiyle karşılaştığımızda onun âlim mi, câhil mi, huylu mu huysuz mu olduğunu ilk bakışta kestiremeyiz. Belki kılık kıyafetine bakarak kendimize göre bir hüküm verebiliriz. Ama muhtemelen bu hükmümüz isabetli olmayacaktır. Onun gerçek kişiliği, konuştuğumuz, sohbet ettiğimiz zaman sözlerinden ortaya çıkar, akıllı mı akılsız mı, hırlı mı hırsız mı olduğunu ancak o zaman anlarız.

Görüldüğü gibi, insanı tanıma bakımından söz çok önemli. Lakin buna rağmen bizde konuşmak değil, susmak daha makbul sayılır. Çünkü atalarımız "Söz gümüşse sükût altındır.", "Dilini tutan başını kurtarır.","Bülbülün çektiği dilinin belâsıdır." gibi sözlerle bize hep susmayı öğütlemişlerdir. Doğrudur, susmak insanı birçok belâdan kurtarır. Fakat susa susa bir gün dilsiz şeytan durumuna düşmek de var işin ucunda. Bu sebeple, yeri geldiğinde konuşmaktan çekinmemek gerekir.

Cenabı Zülcelal hazretleri de bir ayetlerinde bizlere şöyle buyurmaktadır:”Başınıza gelen herhangi bir musibet, sizin ellerinizin kazandıklarından dolayıdır. Çoğunu da affeder(Şûra,30

 Bu konuda Sâdî'nin şu sözü kulağımıza küpe olmalı: "İki şey insanın ahmaklığını gösterir: Konuşacak yerde susmak, susacak yerde konuşmak."

Konuşmanın da bir usulü, âdâbı var elbet. Öncelikle belirtelim ki sözün kısa ve öz olanı makbuldür. Bu yüzden "Çok mal haramsız, çok lâf yalansız olmaz" denilmiş. Bu noktada Montesquieu'nün şu sözünü de unutmamak gerekir: "İnsan ne kadar az düşünürse o kadar çok konuşur."

Aslında söz iki taraflıdır. İnsanı vezir de eder, rezil de. Yusuf Has Hâcib bu gerçeği "İnsan söz ile yükseldi ve sultan oldu; nice söz gölge gibi başı yere serdi" şeklinde ifade eder. "Söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir.", Önce düşün, sonra söyle.", "Sözünü bil, pişir; ağzını der, devşir." gibi atasözlerimizde de sözün tartılarak söylenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ölçüp biçmeden, gelişi güzel sarf edilen sözlerin nelere mal olduğunu her gün sosyal mecralarda ve gazetelerde köşelerinde okuyoruz. Sözün yerine göre ne getirip ne götürebileceğini Y.Emre kadar veciz ifade eden bir başka şair var mıdır?

"Söz ola kese savaşı,

Söz ola kestire başı.

Söz ola ağulu aşı,

Balıla yağ ede bir söz.

Yazımıza Yusuf Has Hâcib'in bir sözleriyle bitirelim:

"Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun."

"İnsan iki şey ile kendisini ihtiyarlamaktan kurtarır: Biri iyi iş ve diğeri iyi söz."

"Ölümsüz bir hayat dilersen işin ve sözün iyi olsun."

“Sana senden olur,her ne olursa, basın selamet bulur dilin durursa..!

Dostlarım: Her şeyin gönlünüzce olması dileğimle kadın sağlıcakla.!