ABDÜLKADİR DEMİR

ALEMLERE RAHMET HZ. MUHAMMED (S.A.S)

3 Eylül 2025 Çarşamba Saat: 08:01

Bu akşam (Çarşamba) Rebîülevvel ayının on ikinci gecesi.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber

Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in

doğumunun 1500’üncü yıldönümü.

Bizleri, Allah Resûlü (s.a.s)’e ümmet kılan Yüce

Rabbimize hamd ve sena; Peygamber Efendimize, ehl-i

beytine ve ashabına salat ve selam olsun. Mevlid Gecemiz şimdiden mübarek olsun.

Duygularımı şairin şu mısralarıyla dile getirmek

istiyorum:

Gel, Ey Muhammed, bahardır.

Dudaklar ardında saklı

Aminlerimiz vardır!..

Hacdan döner gibi gel;

Miraç’tan iner gibi gel;

Bekliyoruz yıllardır!

 

MUHAMMED MUHABBETTİR

Peygamberimiz;

 “İman etmedikçe cennete giremezsiniz” diyordu; 

 Daha müthiş,  bir şey söylüyordu:

 “Birbirinizi sevmedikçe de,

 Gerçekten iman etmiş sayılmazsınız!” 

 

 Onun sevgisi, cansızları dahi kuşatıyordu.

 Uhud için diyordu ki; “Uhud, o bir dağ; 

Ama o bizi sever, biz de onu severiz!”

 Dağla taşla, kurtla kuşla sevişen bir yürek, 

 

Acıyı da; “Ben hüzünlerin peygamberiyim!” 

 İtirafında bulunan o Ufuk İnsandan öğrendik: 

Saçları sevdiklerinin ölümüyle değil

Sorumluluk duygusuyla ağaran yüce Önder,

Çağların günahını yıkamak için gece yarıları,

 Saldığı gözyaşları, yattığı şilteyi ıslatıp, 

 Ayşe annemizi uyandıracak kadar sel olan,

 Sadece ümmeti için ağlayan bir Peygamber!

 

Çağın Ebu Cehillerinin;

Onu anlamasını, kimse beklemesin.

Değil mi ki o, atası İbrahim gibi insanlığa, 

Şeytanı, şeytanları taşlamayı öğretti. 

Şeytan da, o gülü ve dostlarını taşlayacaktır. 

 

Ben Ebu Cehillerin yaptığından daha çok

Ona ümmet olduğunu söyleyenlerin

Onu, Üzdüğünü düşünüyorum.

Onun mirasına sahip çıkması gerekenler,

Dünya mirasının kavgasını yapıyorlar.

  

 “Beni de, Meryem’in oğlu İsa’yı, 

 Yüceltip uçurdukları gibi yüceltip uçurmayın.

 Ben yalnızca bir kulum. 

 Deyin ki: Allah’ın kulu ve Rasulü”. (Buhari

 

BEKLENİYORSUN!

Yelkenleri, yürek zarından yapılmış, 

İçi insan “Ah” ları ile şişirilmiş 

Bir gemide yolculuk yapıyoruz!

Yusuf’una ağlamaktan 

Gözlerini kaybeden Yakup gibi! 

Kaybettiğimiz gözlerimizi 

Ellerinde getirecek diye 

Birini bekliyoruz!

 

Sevdiğinin kokusunu hissetmek; 

Toprak gibi! 

Yoksulun elindeki ekmek gibi!  

Allah için akıtılan gözyaşı, 

Alnımızdaki ter gibi! 

Acın geldi, sancın geldi, 

Hıncın geldi 

Sen gelmedin ey sevgili!

 

Nemrut’lar geldi! 

Ateşler geldi!

Şeytan’lar geldi! 

Tufan’lar geldi! 

Kenan’lar geldi!  

Güzün ve kışın geldi!

Sen gelmedin!

 

Firavun ‘un geldi! 

Haman'ın geldi! 

Karun'un geldi! 

Fakat Harun'un gelmedi!

 

Bak, sevdanı süpürüyor 

Firavun ‘un çöpçüleri,  

Hatıranı kundaklıyor 

Kırılası elleri!  

Ocağına tüneyen baykuşlar, 

Mabedine put dikmek için 

Âzer'i çağırıyorlar!

 

Anaların rahimlerine 

Bir yılan gibi 

Süzülüyor firavunlar, 

Şeddat gibi, Haccac gibi, 

Hülagu gibi, 

Kanlı doğuyor 

Yeni doğan bebelerin elleri,

 

Güneşe seni seviyor diye

Tutuklama emri çıkarıyorlar!  

Yeşilin her tonunu 

Darağacına çektiler!  

Baharı gıyabında 

İdama mahkûm ediyorlar!

 

Firavun ‘un kamçısı 

Sırtlarında şakladıkça, 

Her birinin, isyan kraliçesi

Asiye kesileceğini,

Gürbüz çocukların, 

Ağır sancılarla 

Doğduğunu biliyoruz!

 

Biliyoruz, bu yüzden 

Gelişini erteliyorsun! 

Bizi, aşkına bileyliyorsun!  

Yokluğunun daha çok 

Fark edilmesini bekliyorsun!

 

Bak diyorsun, ufka bak! 

Karanlığın en koyu olduğu an, 

Fecre en yakın zamandır!

"Mehir bedelini" ödemeden, 

Hangi dünyalı seni görebilmiş ki?

 

Kefaretimiz, 

Yokluğunun dehşetine 

Katlanmak olsun!

Bu yoldan dönersek 

Kefaretimiz cehennem olsun! 

Bu acıyı Mehr’e bedel kabul et.

Bekletme ki, bekleniyorsun!

 

"Keşke bir göIge kadar yakınında dursaydım,

O müceIIa çehreni izIeseydim ebedi,

Sana sırıIsıkIam bir bakış da ben oIsaydım kutlu Nebi" 

vardır.

Mevlid kandilimiz Efendimize olan aşkımızı ve sevdamızı artırması diliyor, Kandilinizi tebrik ediyor, Yıldızların Semayı aydınlattığı gibi Gönüller’i zihinleri ve insanlığı aydınlatmasını Cenab-ı Haktan niyaz eder;

Bizleri Allah’ı ve Peygamberini sözde değil özde seven ve sevgisinin gereğini yerine getiren kullarından olmamızı dilerken

Rabb'im (c.c.) bizleri kendine lâyık kul, Habibine lâyık ümmet eylesin. Âmin..