AV. ASUMAN AYDINER

EN BÜYÜK HAK YAŞAMAKMIŞ

21 Ocak 2022 Cuma Saat: 09:35

            Klasik cümlelerle başladığımız yazılar günümüzde kadın cinayetleri oranlarının neden bu kadar yüksek olduğu oluyor. Haberler de gazeteler de kadın cinayetleri olağan bir gündemimiz olarak yer almaya başladı artık. Sabah başka bir kadın akşam başka bir kadının öldürülmesi manşetlerde kalıyor. İsimler bir kere haberlerde geçen altyazıları gazetelerde geçen manşetleri dolduruyor. Keza artık ismin de bir önemi kalmadı. Sadece birer rakamdan ibaret olmaya başladı kadın cinayetleri.

            Sabah bir kadın eski nişanlısı tarafından öldürüyor, akşam ise boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından. Sevgilisi, eski sevgilisi, kıskanç nişanlısı, eski nişanlısı, kıskanç eşi, boşanmakta olduğu eşi, boşandığı eski eşi… Sevgiyle yola çıkan bir insanın hala sevdiği ya da bir zamanlar sevdiği biri tarafından öldürülmesi ne kadar acı değil mi?

Haberleri ilginç kılan bir kadının daha hayallerinden olması, bir canın daha yaşam hakkının elinden alınması değil, hayır değil. Olayları ilginç kılan cinayetlerin işleniş şekilleri oldu artık. Günlük hayat temposundan haberleri akşam annemle konuşmalarımızla takip eden biri olarak ilginç ama bir o kadar doğru bulduğum bir değerlendirme ile karşılaştım. Artık dur denilmiyor günlük hayatımıza kadın cinayetleri olağan gündemimizmiş gibi yansıtılıyor bir de üstüne bakın bu yolla da öldürüp saklayabilirsiniz gibi neredeyse seçenek sunuluyor dedi. Ne kadar acı ama doğru bir yorum olduğunu düşündüm. Cinsiyetçi bir yaklaşım yapmadan bir canın hayattan alındığını söylemek isterim ama öyle değil bir kadın sadece kadın olduğu için hayattan koparılıyor.

            Televizyonlarda çeşitli konularda kamu spotları yayınlanıyor. Genelde normal bir reklamdan daha çarpıcı ve güzel oluyorlar. Birinde sigaranın her yıl yerini dolduramadığımız 300 kişiyi bizden aldığını söylüyordu. Biz neredeyse her gün yerini dolduramayacağımız bir kadını kaybediyoruz. Bir evlat olarak, bir anne olarak, bir arkadaş olarak yerini dolduramayacağımız kadınlarımız yaşama hakkından oluyor.

İnsanların haklarını savunmak için çıktığı yolda, korunmak için yapması gereken her şeyi yapmış olan meslektaşımız Av. Dilara Yıldız da hayattan koparılan kadınlarımızdan biri. Güzel bir güne başlamak mümkün değil artık çünkü bir kadının daha hayattan koparıldığı bir güne güzel şekilde başlayamayız. Derin üzüntülerle öğrendik bu haberi. Yine taraflar aynı bir kadın ve eski bir nişanlı suç aynı kadın cinayeti. Sadece suçun işleniş şekilleri değişiyor. En doğal hakkımız yaşama hakkı iken Dilara Yıldız gibi birçok kadının elinden bu hakkı alındı. Aklımıza nasıl kazındı kızının gözleri önünde kanlar içinde yatarken ÖLMEK İSTEMİYORUM diyen Emine Bulut. Her gün haberlerde gördüğümüz kadın cinayetleri önce hayatımızın olağan seyrine katılmışken şimdi ise bir yarış halini almaya başlamış gibi.

            Artık haberlerde kadınların öldürüldüğü değil başarılarının konuşulduğu haberler görmek istiyoruz. Kadınların çiçek olarak adlandırıldı değil haklarının korunduğu günleri özlüyoruz. Fransa’da kadının seçme seçilme hakkı yokken Sabiha Gökçen’in pilot olduğu ve istikbalimizi göklere çıkardığı günleri özlüyoruz. Kadınların aile hayatında iş hayatında aslında hayatın her yerinde var olduğu ve emeğinin konuşulduğu günleri istiyoruz.

            Çok şey değil artık en doğal hakkımız olan YAŞAMA HAKKIMIZI İSTİYORUZ.