Bunca yıllık ömrümde, Türkiye’de ahlak üzerine görmediğim, duymadığım, işitmediğim bir rezalet kalmadı. Suçlanan hep hükümet oldu ama nedense bir türlü şu çuvaldızı önce kendimize batıramadık gitti.
Ahlak üzerinde, beşikte ki bebekten tutun 80 yaşında ki nenemizden çıkın. Tecavüzlerin, istismarların, şiddetlerin en vahşi vakaları çıktı hep önümüze. Ve hala çıkmaya da devam ediyor. Yıllardır bu vakaların nedenlerine maalesef ulaşılamadı canım Memleketim.
İnsanlarda bir korku bir panik başladı. Ulaşımda, trafikte, çarşıda, pazarda, okullarda, hastanelerde hep korku ve panik hakim bilesiniz. Nedeni ise, acaba kim nerede, nasıl bir çılgınlık yapacak? Acaba başıma bir şey gelir mi? Sorularının endişeleri hakim.
Niyetleri iyi olanlar bu endişelerinde haklı değiller mi?
Okullarda öğretmenler, acaba bir gün hangi öğrencinin babası gelirde kafamı, gözümü patlatır endişesi, velilerde acaba öğretmen şiddete meyilli mi? Çocuğuma iyi davranır mı? Korkusu kreşlerde bakıcılar çocuğuma nasıl bakar? Bakıcıların huysuz çocuklara karşı verdikleri mücadele gördüğünüz gibi her iki taraf açısından da güçlü bir korku psikoloji ile gündelik hayatımızı tamalıyoruz.
Hastanelerde, temizlik görevlileri, hasta bakıcıları, ebeler, hemşireler, doktorlar, uzman doktorlar, Doçentler, Profosörler, Hastane Başhekimleri yani A’dan Z’ye hemen hepsi hep şiddet tehdidi endişesi psikolojisi ile çalışmaya çalışıyorlar. Tabi bu endişeler hasta ve hasta yakınlarında da mevcut.
Aile hayatında da sayabileceğim o kadar çok sorun var ki, o yüzden başınızı ağırtmak istemiyorum. Çalışma hayatımızda ki liyakat ve liyakatsızlık konusu da büyük bir erezyon değil mi? Siyaseti ise hiç ağzıma bile almak istemiyorum.
Gördüğünüz gibi günlük yaşantımızın her alanın da hep erezyon altındayız. Kayıp gidiyoruz. İnsan gibi insan olabilmek için üzerimize nasıl bir fidan dikilmesi gerekiyor.
Bu işin şakası kalmadı artık! Gerçekten Her Konuda “EREZYONDAYIZ” Her konuda…