4 Ekim 2025 Cumartesi
SON DAKİKA

MERKEZDEN TAŞRAYA, NİCELİKTEN NİTELİĞE ORDU'DA BAŞKAN ARAYIŞI...

Yayınlanma: 30.09.2025 09:35 · Yazar: Nuri Kahraman

 

 

Mâlum; Ak Parti Ordu İl Teşkilâtı, ülkemizdeki diğer 6 ille berâber yeni bir  başkan arayışında. Bu noktada sosyâl medyada da oldukça bir hareketlilik var. Meselâ Mustafa ÇALTEPE Bey arkadaşımız bu meyânda Facebook hesabında şöyle bir paylaşım yaptı ve akabinde yorumlar sökün etti. Mezkur paylaşım ve gelen yorumlardan târihe not adına seçtiklerimiz şöyle: 

*LİYÂKAT SÂHİBİ, DÂVÂ ADAMI*

MÇ: "Ak partiye dışarıdan ordulu bir il başkanı çok yakışır, fakat liyakat sahibi kibirden uzak gerçek dava adamı olmak şartıyla."

*KAYNAŞMA ADINA, HEPSİ DE  OLUR*

Hâki ŞENSÖZ: Akkuş, ünye, Aybastı, mesudiye Hatta akkuş'tan olsun... Kaynaşma adına ... Hep ordu merkezden.

Akkuş ta ordu oluyor işimize gelince.

Ünye'de ordu oluyor menfaat olunca.

*LÜTFİ EFİL MESELÂ, NEDEN OLMASIN?*

İbrâhim KARA: Eski Akkuş belediye başkanı Lütfi efil bu işe yakışır. 

Mustafa ÇALTEPE: İbrahim Kara Neden eskidi onada ayrıca bakmak lazım.

İbrâhim KARA: Şu an Kocaeli büyükşehir belediyesi'nde donanımla bilgisi tecrübesi yerinde olan iyi bir arkadaş bizim Ordu İmam Hatip mezunlarından 

*ORDU, MERKEZDEN İBÂRET DEĞİL!*

Ahmet DEMİR: Dışardan kasdınız nedir, Altınordu dışından mı? Özellikle büyükşehir olduktan sonra dahi Orduyu Altınordudan ibaret görme budalalığı yapan beyinsizlerin vizyon(suzluğ)u bir memleketi ne  hale getirir. 19 ilçeli ve ilçeden herkes il başkanı, büyükşehir belediye başkanı olabilir, olmalı. Benim dışardan anladığım henüz hiç aktif görev almamış, gönlünü aktif profesyonellerden daha çok ak davaya vermiş bir değerin il başkanı olması. Altınordudan, ulubeyden, ünyeden, akkuşdan hasılı 19 ilçenin herhangi birinden.

*ORDUMUZA YİNE GEÇMİŞ OLSUN!*

Mustafa ÇALTEPE: Ahmet Demir özellikle pis pasaklı alicingizli işlere karışmamış olursa dahada güzel olur.

Ahmet DEMİR: Mustafa çaltepe inşalalh az önce çok muhterem gerçek kanaat önderi bir hocamla 1 saat 6 dk konuştuk. Hatırı sayılır bir stk nın şube başkanı, arayan soran olmamış. Yine geçmiş olsun Ordumuza...

*HERŞEYE RAĞMEN ÜMİTVÂRIZ*

Mustafa ÇALTEPE: Ahmet Demir şu ordunun geldiği duruma bir bakarmısın ahbap çavuş ilişkisi almış başını gidiyor, kim kiminle belli değil, oysa siyasetin bir ahlakı olmasından bahsediyoruz yıllardır. Bu pörsümüşlüğü düzeltmek çok zor ama bu demek değildirki düzelmez. Yıllardır ümitvarız yinede ümitvar olacağız.

*DIŞARDAN ARAMAYA GEREK YOK*

Durmuş KUVAN: Ordu'da güzel insanlar var dışardan adam aramayın

*KİBİRSİZ, KUCAKLAYICI, MÜTEBESSİM*

İsa Hasan ŞEN: Kibirsiz olsun yerli olsun yerli iyidir  ama kibirli olmasın insanları kucaklayan güleryüzlü herkesle alakalı olan insana ihtiyaç var

*O İNSAN VAR OLSAYDI, BU DURUM OLMAZDI*

Nûri KAHRAMAN: Gelen gideni aratır derler. Şahsen öyle olacağını düşünüyorum. Zîrâ; EĞER ORDU'DA ÖYLE BİR ADAM OLSAYDI ZÂTEN NE ÖNCELERİ NE DE ŞİMDİ BÖYLE BİR ARAYIŞ DURUMU OLMAZDI. Yâni; meseleyi alır, sâhiplenir; etrafına da bakarak yardımlaşır, birlik-berâberlik-paylaşım kültürüyle katma değer sağlamak sûretiyle daha büyük ve gerekli işlere imzâ atılmasına, şehre yeni değerler ve eserlerin kazandırılmasına öncülük eder, başkandan öte bir ağabey, bir dâvâ koçu hüviyetiyle hareket ederek tüm dâvâ erlerini bir ideâl etrafında sürükleyerek hizmeti taçlandırırdı. 

*MESELE KAHT-I RİCÂL, BUNDAN YOK MECÂL!*

Dolayısıyla, mesele KAHT-I RİCÂL meselesi. Yâni, bu vasıfta insanımızın bulunmaması. Şâyet varsa da, onun aranmaması, ya da menfaat şebekelerince bunun önüne geçilmesi. 

*SÂDECE SİYÂSET DEĞİL, HER YER*

Hem, bu keyfiyet sâdece siyâsette değil ticâret başta olmak üzere her sahada. Bürokratik atamalarda da büyük ölçüde böyle. Dâvânın ya da görevin, kurumun menfaati hiç kaale alınmıyor. Ahbap-çavuş ya da menfaat ilişkisi etkenlikte ön plânda oluyor. 

*ORTALIĞI KATANLAR, KENDİNE YONTANLAR*

Burada suçlu olan da, eline geçen imkânları kendine kullanan, siyâseten de kişisel ikbâl ve maddî menfaatleri konusunda ayak bağı olurlar diye kimseye ön vermeyip RABBENÂ HEP BANÂ felsefesiyle kendisine çalışan,  Partisi ve dâvânın geleceği başta olmak üzere hiç biri umûrunda olmayan, emânet olarak tevdî edilen imkânları fırsat gibi görüp hep kendine yontanlardır. 

*EMÂNETE RİÂYET EDİLMEDİ*

Bu meyânda, AKPARTİ büyük bir imkândı ama herkes bu imkâna ihânette yarıştı. Haksızsak aksini ispatlayan buyursun. Genel, rutin, yol, köprü, tünel vs. gibi îmârî hizmetleri bir yana koyduğumuzda, 

*MEDENİYET TASAVVURU; KALDI KUPKURU!*

Allâh CC için, dâvâ için özellikle kafa yorulup, gönül teri dökülmüş, şehrin ve neslin kimlik ve geleceğine mâtuf kalıcı bir eser gösterin AkPartimizin MEDENİYET TASAVVURU söylemine ve irfânî hedeflerine uygun düşen. 

*EMÂNET ZÂYÎ, İCRAAT HEVÂYÎ*

Bizce Ordu ölçeğinde bu anlamda emânet zâyî edilmiştir. Hiçbirisinin MİLLET BAHÇESİ için bile, onca hatırlatmalara rağmen bir câmi derdi olmamıştır. Câmi diyenlere hor bakılması da cabası. 

*YUKARISI İYİ, AŞAĞISI YOK!*

Maalesef iki dönem Diyânet İşleri Başkanlığının bizde olması da hiç fayda vermemiştir. İmam-Hatipli, İlâhiyâtçı vekillerimiz, başkanlarımız da olduysa da kimse sıra dışı bir şey yapmak, Ordu'da kıyâmete kadar hayırla yâd edilecek bir eser bırakma gâye ve derdi taşımamıştır. Taşıyan olduysa eserini göstersin. Hep kişisel gelecek hesapları peşinde koşulmuş; sonuç mânevî ve de irfânî ve de ahlâkî hüsrân olmuştur. 

*ORDU LAİKTİR, LÂDÎNÎ'YE LÂYIKTIR!*

Sözün özü; "ORDU LAİKTİR, aslâ câmiye cumâya, mâneviyâta dâir hizmetlere LÂYIK DEĞİLDİR!" tarzında bir manzara şehrin kaderi olmuştur. İsterseniz Boztepe'ye çıkıp şehre şöyle genel bir bakış yapınız.  

*ŞEHRİN KADERİ, İMKÂN HEDERİ*

Kısaca; son 23 yıllık muhâfazakâr,  iktidarda, hattâ partinin 2. Adamı, TBMM başkanı, Diyânet İşleri Başkanı da 2 dönem bizdeyken, yine 2 dönem anlı-şanlı bakan Başkanımız da varken bile bu gerçek değişmemiştir. 

*ASKER DEĞİŞTİ, "ORDU" DEĞİŞMEDİ!*

Filhakîka, ülkede ASKERÎ ORDUMUZ DEĞİŞMİŞ, namaz kılmak ferdî olarak yasakken KIŞLALAR CÂMİYE bile KAVUŞMUŞ, SİVİL ORDUMUZ, YÂNİ ŞEHİR ORDUMUZ NÜFÛSUNU 5'E KATLAMASINA RAĞMEN ADI MİLLET OLAN BAHÇESİNE dahî -millet cumâsız mı ki bahçesi câmisiz olsun? diye düşünülmeden- CÂMİ YAPTIRMA ÇABALARI RAĞBET GÖRMEMİŞ, hattâ İSTİHZÂ İLE KARŞILANMIŞ, HÂLÂ DA NET BİR SONUCA, net bir sonuca ULAŞTIRILAMAMIŞTIR. Şahsen çok üzgünüz. 

*CÂMİ ÖRNEK; GERİSİNİ SEN ANLA!*

Câmi çarpıcı bir örnek. Artık gerisini siz düşünün için özellikle belirttik.

Diğer şehirleşme ve yapılaşma konuları da çok çarpık. Bu çok açık. Oraya girmiyorum. Daha önceleri bu konuda uyarıcı sayısız köşe yazıları kaleme aldık. Derdimizi zaman zaman nazım diliyle ortaya döktük; belki daha bir dikkat çeker diye ama nâfile. 

*HERŞEYE RAĞMEN YİNE DE GÜZEL*

Netîce îtibârıyle; herkes adı güzele çıkmış GÜZEL ORDU'yu çirkinleştirme yarışında oldu. Bereket ki doğası güzel de genel anlamda bir tolere sözkonusu.

Çok uzadı dostlar farkındayız. Lâkin mâlum; 

*AŞK AĞLATIR, DERT SÖYLETİR*

demişler. Başka ne diyelim; inşâllâh hayırlısı olur. Son sözümüzse yine aynı: 

ARANAN ADAM VAR OLSAYDI, ŞİMDİ ADAM ARANMA DURUMUNDA KALINMAZDI, kalınmamış ve böyle mevzular gündeme gelip tartışılmamış olurdu! 

Ne demişler; 

*ÇIKMAYAN CANDAN ÜMİT KESİLMEZ* 

Görelim Mevlâ neyler

Neylerse güzel eyler...

ÜMİT FAKİRİN EKMEĞİ wes'selâm...

*UHUVVET OLMADAN MÜRÜVVET OLMAZ!*

Kul MURTAZA: "Nuri Kahraman hocam, iman varsa, imkân vardır. İmân varsa ümit vardır. İmân var, ümit var, gayret yoksa.. Üstelik gaflet varsa, aranılan adam orada bulunmaz, bulunamaz. Ordu'da uhuvvet kültürü yerleşmedikçe Ordu'nun makus talihinin değişmeyeceği kanaatindeyim... Zira birlikte rahmet vardır, bereket vardır. 

*GAFLET BOZUYOR, ORTAM TOZUYOR!* 

Bizde gayret var. Ama haddinden fazla gaflet de var. Bu da bizi hedefe ulaşmaktan uzak tutuyor. Daha da kötüsü şerlilere malzeme (belki de meze) yapıyor.  Rabb'im serencamımızı hayreylesin."

*SUMUD'DAN UMUDA, İNŞÂLLÂH WES'SELÂM*

Âmîn; inşâllâh Ordumuz ve de Yurdumuz için hayırlısı olur diye temennî ediyor, başta GAZZE ve DOĞU TÜRKİSTAN olmak üzere cümle mazlumların kurtuluşunu, SUMUD filosunun UMUT oluşunu, insanlığın şu bir avuç lânetli güruhtan hıncını aldığı günleri tez zamanda göstermesi niyâzıyla Rabbimize yalvarıyor, tekrar tekrar görüşüp hasbihâl ederek dertleşebilmek dileğiyle cümleye sevgiler-saygılar sunuyorum wes'selâm...