NE OLACAK?

Tahıl pazarında çay ocağında kendi arasında konuşuyor vatandaş.

Çay 20 TL olmuş.

Simit 15 TL.

Ekmeğe zam yolda.

Sebze meyve fiyatları tutulmuyor.

Ucuz bir şey kalmadı maalesef.

Ez cümle; yaşamak çok pahalı…

****

Vatandaş merakla soruyor.

“Ne olacak bu işin sonu?”

“Allah sonumuzu hayır eylesin.”

“Bunun sonu nereye varacak acaba?''

Kimse hiçbir şey bilmiyor.

Her kafadan akıllar erdiğince farklı senaryolar dökülüyor masaya. 

Lakin kimsenin net bir fikri, bilgisi yok.

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.

Cümle sonlarında tek cümle kuruluyor.

'' Dur bakalım ne olacak…”

***

Kadının biri, bir adamın kendisine saldırdığını ileri sürerek mahkemeye vermiş. Duruşmada adam da var. Yargıç, kadına sormuş:

-    Anlat bakalım nasıl oldu?

Kadın -   Yargıç Bey, ben pencereden bakıyordum. Bu adam, dışarıdan geldi, dış kapıyı kırıp içeri girdi. "Dur bakalım ne olacak?" dedim.

-         Sonra ara kapıyı kırdı, ben yine "Dur bakalım ne olacak? Dedim.

-         Yukarı çıktı, yatak odamın kapısını kırdı. Dur bakalım ne olacak?" derken, soyunmaya başladı.

Yargıç – Sen ne yaptın?

Kadın - "Dur bakalım ne olacak?" dedim. Sonra yatağa yatırdı...

Yargıç, sözün burasında kadının sözünü kesmiş:

-    Tamam, demiş anlaşıldı.

****

Fıkra komik aslında.

Adam içeri girmiş, kapıları kırmış, yatak odasına dalmış, kadını yatağa yatırmış.

- "Dur bakalım ne olacak?"

Ne olabilir?

****

Ne/neler olacak bilmiyoruz.

Kaderimize razı.

Olan bitene kayıtsız,

Anlamsız, garip bir umursamazlık içerisinde,

Aynı soruyu sorup duruyoruz birbirimize.

Adam içeri girmiş, kapıları kırmış, yatak odasına dalmış, kadını yatağa yatırmış.

'' Dur bakalım ne olacak…”

Olacakları tahmin etmek için müneccim olmaya gerek var mı?