Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 14:56 OGİD'DE BAŞKANLIK DEĞİŞİMİ İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI
- 14:37 GENCİDE EMEKLİSİ DE BU ADRESTE
- 13:57 “ZARAR YÜZDE YÜZ”
- 13:47 KIRSALDA ALTYAPI ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
- 13:40 FEROMON TUZAKLAR KURULMAYA BAŞLANDI
- 13:14 FAKÜLTE EK BİNASININ İNŞAAT ÇALIŞMALARINA BAŞLANDI
- 13:09 BAŞKAN TAVLI: HER ŞEY ÜNYE’MİZ İÇİN
- 12:27 ZEHİR TACİRLERİNE DARBE
- 12:28 34 ARAÇ TRAFİKTEN MEN EDİLDİ
- 12:23 64’ÜNCÜ GÖLET İÇİN ÇALIŞMALARA BAŞLADI
- 12:20 JANDARMADAN KAÇAMADILAR
- 11:22 ŞANLITÜRK: ENERJİ VE ULAŞIM İÇİN HAREKETE GEÇTİ
- 11:14 TÜRKSAT 7A İÇİN START VERİLDİ
- 11:13 “ EĞİTİM SADECE AKADEMİK BAŞARIDAN İBARET DEĞİL”
- 10:12 BAL LİGİ İÇİN KAPIŞACAKLAR
“ZARAR YÜZDE YÜZ”

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yüksek rakımdaki fındık bahçelerinde zararın yüzde yüz olduğunu söyledi.
Bayraktar, Ordu, Trabzon ve Giresun’da zirai don nedeniyle zarar gören fındık bahçelerinde incelemelerde bulundu.
Bayraktar incelemelerin ardından yaptığı açıklamada, “Ülkemizde iklim değişikliği yaşamaya devam ediyoruz ve bu yaşadığımız iklim değişikliği. Tarımsal üretimi fevkalade olumsuz etkiliyor. Mevsim geçişleri yaşıyoruz. İlkbahar ayındayız, ilkbahar ayında kışı yaşadık. Mart kapıdan baktırır sözü anlamını yitirdi, Mart artık kapıdan baktırmıyor” dedi.
Türkiye’nin 20 ilinde doğal afetten zarar gören bahçelerde incelemeler yaptıklarını belirten Bayraktar şöyle konuştu: “Karadeniz seyahatimiz aslında bir hafta 10 gün evveldi. Fakat uçuşumuz iptal olduğu için gelemedik. Nasip bu güneymiş, daha erken gelmeyi arzu ederdik. 10 15 gün evvel uçuş iptal olmasaydı burada olacaktık.
Hem başkanlarımızdan bu bölgeyle alakalı aldığımız bilgiler çerçevesinde, hem de geldiğimiz bu bahçede yaptığımız incelemeler neticesinde. Rakımı yüksek olan yerlerde yüzde 100’ler mertebesinde zarar olduğunu görüyoruz.
Aslında bu zarar, daha önce başladı, 20 Mart’ta yaşadığımız don olayında, yine rakımı yüksek olan yerlerde yüzde 70’ler mertebesinde zarar söz konusuydu. 11 Nisan’da yağan kar yağışı ve arkasından gelen don olayı, maalesef tekrar bahçelerimize çok ciddi zarar verdi ve bütün Karadeniz’de fındık bahçelerinde özellikle rakımı yüksek olan yerlerde yüzde 70’ler yüzde 100’ler mertebesinde zarar söz konusu.”
“ÖZELLİKLE FINDIK BAHÇELERİNDEKİ BU ZARAR DOĞRUSU BİZİ ÇOK ÜZÜYOR”
Fındığın çok önemli ihracat ürünü olduğunu kaydeden Bayraktar, şöyle dedi: “Fındık ekolojik üstünlüğe bağlı olduğumuz bir ürünümüz. Üretim olarak da ihracat olarak da dünyada rakipsiz olduğumuz bir ürünümüz. 2024 rakamlarına baktığımızda yaklaşık 2 milyar 350 milyon dolarlık bir ihracat geliri sağlayan önemli bir ürünümüz.
Sahayı gördüğümüzde üretim rakamlarının da ciddi manada aşağı düşeceğini görüyoruz. Tahminlerin fevkalade altında bir üretim rakamı bekliyoruz, tahmin ediyoruz ve bu üzülerek ifade ediyorum bu yıl için ihracat gelirlerimizi de bir miktar aşağı çekecektir.”
“KARADENİZ’DE FINDIK VARSA HAYAT VAR”
Karadeniz’de fındık varsa ve fındık fiyat buluyorsa sosyoekonomik hayat var demektir, sosyoekonomik hayat iyi demektir” diyen Bayraktar’ın açıklamalarının satır başları:
“Eğer fındık yoksa ve iyi fiyat bulmuyorsa sosyoekonomik hayat iyi değil demektir. Yani fındık varsa hayat vardır ve göç yoktur, fındık yoksa hayat yoktur, bu bölgeden göç vardır.
“ZARAR ÜLKE EKONOMİSİNE ZARAR VERECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR”
Bu gerçeği kabul etmemiz lazım. Sanayi ve hizmetler sektörü bu bölgede gelişmediği için en büyük ekonomik faaliyet olarak da fındık üretimi görülüyor. Dolayısıyla gözümüz gibi bakmamız gereken, sadece bölge insanına, bölge ekonomisine değil, ülke ekonomisine çok ciddi katkı sağlayan çok önemli bir ürünümüz. Dolayısıyla böyle bir zarar, hem bölge insanımıza, hem bölge ekonomisine, hem de ülke ekonomisine zarar verecek gibi görünüyor.
Bundan da büyük üzüntü duyduğumuzu ifade etmek istiyorum ve bütün üreticilerimize de bu manada geçmiş olsun direklerimi iletiyorum.
“ÜRETİCİLERİMİZİN HAKLI BEKLENTİLERİ VAR”
Bu afetler sonucunda üreticilerimizin bahçede kalabilmesi, üretimde kalabilmesi, özellikle zarar gören bahçelerine, destek verebilmesi, bakım yapabilmesi için, devletten bir takım beklentileri var, hükümetimizden beklentileri var.
Üreticilerimizin maliyetleriyle ilgili bir çalışma yapılıyor. Tarım ve Orman Bakanlığımız, bu maliyetler üzerinden üreticilerimize bir miktar yardım yapacak. Bunu olumlu karşılıyoruz ama bunun dışında, bu sene bu bahçelerde gördük, bu bahçelerden artık üreticimizin bu sene para kazanması mümkün değil.
Dolayısıyla para kazanamadıkları için bankalara olan Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını da ödemeleri mümkün değil. Bizim çiftçimiz borcuna sadıktır. Para kazandığı her dönem borcunu ödemiştir, kapatmıştır ama bu bahçelerdeki gördüğümüz zarar maalesef üreticilerimizi çaresiz bırakmıştır.
Şimdi bu koşullar altında üreticilerimiz, kamuya olan, kamu bankalarına olan ayni ve nakdi kredi borçlarını, Tarım Kredi Kooperatifleri’ne olan ayni ve nakdi borçlarının yapılandırılmasını talep ediyor ve haklı olarak da buna bu yapılandırma talebine karşılık bulmak istiyor, bu borçlar yapılandırılmalı.
Bir de üreticimizin taze paraya ihtiyacı var. Bankalara gittiğinde yeni kredi açılabilmeli yani yeni krediye ulaşabilmeli. Çünkü üreticimiz bu parayla hem bir taraftan yaşam mücadelesini veriyor, yaşamına devam edecek ailesinin geçimini sağlayacak hem de bir taraftan bahçesinin bakımıyla uğraşacak çünkü inanın bu bahçelere daha fazla bakım yapması lazım, daha fazla masraf etmesi lazım.
Bu bahçeleri toparlayabilmesi için. Dolayısıyla özellikle başta girdi masrafları olmak üzere maliyetleri artacak işte bunu dikkate alarak bu afetin büyüklüğünü dikkate alarak. Devletimizin çiftçimize sahip çıkması ve çiftçimizin yanında olması fevkalade önemli.
“TARSİM PRİMLERDE BİR MİKTAR DAHA DEVLET DESTEĞİNİN ARTMASINI BEKLİYORUZ”
Burada, TARSİM’in ne kadar önemli olduğunu da görüyoruz. Ama şunu da üzülerek ifade edeyim, Türkiye’deki alanların beşte biri, Türkiye’deki üreticilerimizin üçte biri TARSİM kapsamında. Bu yeterli değil, bunu arttırmamız lazım ama bunu arttırmamız için, bize düşen görevler olduğu gibi TARSİM’e düşen görevler de var.
Ben gittiğim bazı yerlerde TARSİM’le ilgili şikâyetler alıyorum. TARSİM’in özellikle hasar tespitlerinde hakkaniyetli davranmasını, doğru tespit yapmasını talep ediyor çiftçilerimiz ve bazı yerlerde bu olmadığı için bu yapılmadığı için ki böyle iddialar var biz bunu TARSİM’e iletiyoruz.
Çiftçilerimiz TARSİM’e girmekten vazgeçiyorlar. Burada güven çok önemlidir, yani çiftçimiz bir para ödüyor, kaldı ki biliyorsunuz don afetiyle alakalı primler de fevkalade yüksek, buna karşılık zararlarının son kuruşuna kadar tazmin edilmesini istiyor çiftçilerimiz haklı olarak.
Eğer bu konuda şüpheleri varsa TARSİM’den vazgeçiyorlar. O zaman TARSİM’in de bu noktada dikkatli olması lazım. Birde üreticilerimizin bize söylediği ve bizim de haklı gördüğümüz bir konu daha var. Devlet desteğine rağmen primlerin hâlen yüksek olduğunu ifade ediyorlar. O manada primlerde bir miktar daha devlet desteğinin artmasını bekliyoruz.”
“YELKENLERİ DAHA FAZLA TARIMA ÇEVİRMEMİZ LAZIM”
Karadeniz bölgesine geldik, yine bu bölgede Ordu’dan başladık. Giresun ve Trabzon’da devam edeceğiz. Üreticilerimiz ve başkanlarımızla bir araya geleceğiz ve değerli çiftçilerimizin ve başkanlarımızın görüşlerini burada alacağız.
Tarım sektörü olarak doğal afetlerin zarar verdiği açık bir fabrikayız, kuraklık bizi vurdu mu? Vurdu, Don bizi vurdu mu? Vurdu, dolu bizi vuruyor mu? Bakın bugün 6-7 vilayette dünden beri dolu felaketi yaşıyoruz. Kar gibi kendim de şahit oldum. Gittiğim bir vilayette ya kar mı yağdı dedim, hayır dediler akşam dolu yağdı. 20-25 santim civarında yolda birikmiş kar gibi dolu ve maalesef ki bunu Kahramanmaraş’ta gördüm 2 gün evvel ve birçok vilayetten aldığım bilgilere göre dolu felaketti şu an devam ediyor.
Tabii, bazen hortum, bazen sel, üreticilerimize fevkalade zarar veriyor. Şimdi bu şunu gösteriyor, bunu pandemi sürecinde de gördük. Doğal afetler üretimi ve üreticiyi vurmaya devam ettiği müddetçe ülkenin gıda güvenliğini sağlamakta zorlanacağız.
Çiftçiyi tarımda tarlada tutmakta zorlanacağız. O zaman ben buradan hükümetimize sesleniyorum. Yelkenleri böyle bir süreçte daha fazla tarıma yönlendirmemiz lazım. Yelkenleri daha fazla tarıma açmamız lazım. Yelkenleri daha fazla tarıma çevirmemiz lazım. Çiftçimize daha fazla destek vermemiz lazım. Aksi takdirde çiftçilerimizi zaten tutamıyoruz, işte göçler devam ediyor.
Göçlerin önünü önlemenin de başka bir yolu yok. Çiftçimize destek olacağız. Çiftçimizin bu sektörde kalmasını sağlayacağız.”
“ZİRAAT ODALARI AFETİN BAŞINDAN BERİ SAHADA”
Ben burada Oda Başkanlarıma da ayrıca teşekkür ediyorum. Afetin başladığı günden itibaren hep sahada oldular, çiftçilerimizin yanında oldular ve bizi doğru bilgilendirdiler. Bakın, verdiğimiz rakam bugün kabul görmüş rakam, 65 ilimizde başkanlarımızdan aldığımız bilgilere göre 65 ilimizde don felaketi olduğunu ifade ettik, bugün bu rakam kabul olmuş durumda.
65 ilimizde üreticilerimiz, üretim alanlarımız don felaketinden maalesef olumsuz etkilendiler. Allah böyle bir afeti tekrar göstermesin diyorum. Çiftçilerimize de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Her zaman yanlarında olduğumuzu Oda Başkanlarımızla beraber tekrar ifade ediyorum. Bakın 20 vilayet oldu bundan sonra gezmeye devam edeceğiz. Hep alandayız Oda başkanlarımızla beraber sizin yanınızdayız.
Allah bu süreçte hepimizin yardımcısı olsun.
“KAHVERENGİ KOKARCA DA REKOLTEYİ ETKİLEYECEK”
“Sadece don olayı değil, birkaç seneden beri bu bölgede kokarcayla mücadele ediliyor. Oda Başkanlarımız, Tarım Müdürlüklerimiz, Belediyelerimiz, Kamu kuruluşları, belli bir mücadeleyi verdiler. Ellerinden geleni yaptılar yani kışlaklarda mücadele verdiler ama şimdi havalar açtı.
Alana yayılacak, mücadeleye orada da devam etmek lazım ama bütün bunlara rağmen, rekolteyi düşüren sadece don olayı olmayacak. Yani kokarca da rekolteyi bir miktar aşağı çekecek ve tahminlerin altında bir rekolteyle karşılaşabiliriz.
“EN AZ KAZANAN ÇİFTÇİ AMA HİÇ OLMAZSA BU ÜLKE KAZANSIN”
Rekolte yüksek olmayacak kim ne derse desin bu aslında bu rakamı verenlerin yüksek rakamı verenlerin ki muradı belli. Muradı fiyatların aşağı çekilmesi. Bunu murat ediyorlar ama bir de realite var, bir de saha gerçeği var.
Sahada fındık yok, sahada fındık yoksa sen ne kadar uğraşırsan uğraş yani neyi açıklarsan açıkla. Mesele şudur biz fiyatların don geldi, fiyatlar çok yükseğe, hayır kardeşim yani biz böyle bir muradın içerisinde değiliz. Böyle bir niyetin içinde değiliz. Üretim olsun, üreticimiz yeterli üretim alsın, üretim artışı olsun makul bir fiyat olsun. Üreticimizi geçindirecek fiyat olsun biz buna razıyız, kimse bu ülkede fırsat düşkünlüğü falan yapmıyor, hele çiftçimiz zaten bunu yapmıyor. Sonuçta bu ülke bunun ihracatını yapıyor, döviz kazanıyor. Bu fındığın üzerinden kimlerin ne kadar para kazandığını biliyoruz. En az kazanan çiftçi ama hiç olmazsa bu ülke kazansın, buna engel olmayalım.
Gerekli Odalarımız açıklamaları yaptılar. Sizin sorduğunuz sorulara, Ordu Odalarımızın açıklamaları oldu, diğer odalarımızın da açıklamaları oldu.
“KİVİ ÜRETİCİMİZİN DE TALEPLERİNİ İLETTİK”
“Kivi üreticilerimizden de talep geldi. Bunu TARSİM’e de Bakanlığımıza da bildirdik. Tabii bize verilen bilgi, illerden gelen raporlar Bakanlıkta değerlendirilecek ve Sayın Bakan buna karar verecek dediler. Kivinin buna dâhil edilmesini talep ettik.