Fındık, alın terimiz, emeğimiz, ekmeğimiz, milli ürünümüz, can damarımız, olmazsa olmazımız fındık. 120 yıldır ilimizde tarihçesi olan ve yılda sadece bir gece, toplandığı gün dalları ile birlikte uykuya yatan fındık.

Evet, düşünüyorum da 120 yıldır yüzü bir türlü gülmeyen bu fındığın başına gelen felaketler acaba yılda uyuduğu bir gecede mi başına geliyor? gülmemek elde mi? şimdi. Yani fındığın ağzı dili olmasa uyuma be kardeşim, bu gecede uyuma diyen, milyonlarca insan çıkar.

Peki 120 yıldır kandırılan, uyutulan aldatılan bir ürün ve bu ürünün üreticisi var karşımızda değil mi? Her yıl siyasilere lastik olmuş, isteyen istediği yere çekmiş, uzatmış, üreticinin hakkını gasp etmişte etmiş, yine her yıl alivrecilere, sanayicilere, ihracatçılara, pinpon topu gibi olmuş, bir oraya bir buraya tepe taklak gındıllanıp gitmiş bizim bu fındık.

Ya bizim 3-4 nesil öncemizden bugüne kadar gelen üreticiye ne demeli? Kardeşim, kardeşlerim, 120 yıldır kaç seçim geldi geçti üzerinizden. Elinizde hiç mi bir sarı kart, bir kırmızı kart olmadı? Fındığı siyaset kurbanı yapmamak sizin elinizde değil mi? Fındığı alivrecilere, tekelcilere kurban etmemek sizin elinizde değil mi?

Hadi bugüne kadar salyalarını akıtan sermayecinin ne akla hizmet ettiğini anlarım. Siyasetçilerin oy devşirmek için hangi akla hizmet ettiklerini de anlarım.

Anlarım anlamasına da yahu kardeşim her yıl ensenize vura vura elinizde ki ekmeği, ağzınızın içinde ki lokmayı alan siz üreticiler, acaba hangi akla hizmet ediyorsunuz? İşte bunu anlamış değilim. Hadi gün bugün sizin gününüz. Çıkarın kartlarınızı görelim gücünüzü, görelim boyunuzun ölçüsünü...