Hakkını arayamayan, hesabını soramayan insan ve insanlar topluluğu her zaman suçludan çok daha suçludur ve her zaman da ezilmeye mahkumdur. Yıllardır aynı edebiyat, aynı senaryo, aynı sahne bir düttürü dünya alemi almış başını gidiyor bizim fındık üreticilerimizde.

Kardeşim, bu sermaye kesimine yüz veren kim? Bu alivreci alaverecilere boyun büken kim? Gelmiş geçmiş bütün siyasi iradeye oy veren kim? Siz değil misiniz? Sizin oylarınızla bütün bu kanaatler oluşup doğmuyor mu? Sizin için her yıl doğan bebek (fiyat) hep hastalıklı çıkıyor ama yine sizde tık yok. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu şimdi.

Sandığa giderken cebinizde bir sarı birde kırmızı kartınız yok mu sizin? Var, işte o kart sizin en büyük kozunuz değil mi? Uyardınız, baktınız olmuyor, çıkar sarı kartını. Uyardınız, baktınız ki alın teri, el emeği, ekmeğiniz ve geçim kaynağınız elinizden gidiyor, göster kırmızı kartını, hadi kardeşim sana güle güle, Allah yolunu, izini, bahtını açık etsin demek varken, e o zaman bu neyin korkusu? Diye sormaz mıyım ben size.

Fındık para etmiyormuş, hükümet nerede? Fındık para etmiyor, muhalefet nerede? Fındık para etmiyor, basın nerede? Diye acıtasyonlara yatıp, bulgura, pirince, makarnaya yatmayacaksın ve o kömürle de kışı geçirmeyeceksin.

Birliğimiz yok, Fiskobirlik evlere şenlik, dirliğimiz yok, Ulusal Fındık Konseyi (UFK)’nın helvası kavrulmuş, haberimiz yok. Bir araya gelip birlik olamıyoruz. Bizim kendi kendimizden haberimiz yok. O zaman her şey bize müstahaktır. Alın serbest piyasada fındık dün 8.50 liraydı, alın hayrını görün. 

Fındığın siyaseti olmaz. Bunu yıllardır söylüyoruz. Fındıkta hükümet de üreticidir. Muhalefet de üreticidir. Basında yani ses, göz, kulak da üreticidir. Seçtiklerinin sana verdiği cezaya razı oluyorsan, gıkını çıkarmıyorsan, başına gelen her musibete eyvallah diyorsan, o zaman hiç kusura bakma kardeşim, bende sana derim ki, en büyük suçlu sensin. En büyük suçlu bende dahil topyekûn biz üreticileriz.