48 gün sonra yapılacak olan 24 Haziran seçimlerinde en çok sevindiğim konu ittifakta olan partilerin sıfır baraj sistemiyle seçime girecek olmalarıdır. Bu kez seçmenler baraj altı kalma kaygısıyla oy kullanmayacaklar. Benim partim nasılsa barajı geçemiyor, oyumu şuna veya buna, falancıya, filancıya vereyim bari demeyecekler.

Herkes partisine sahip çıkarsa, bu kez çok uzun zamandır kestiremediğimiz bazı partilerin de asıl tabanları belli olabilecek. Örneğin, MHP yüzde 18 ila 22 arasını bir daha yakalayabilecek mi? Mesela Refahyol döneminde Saadet Partisi (SP) yüzde 22’yi görmüştü. Bu kez bu rakamı koklayabilecek mi? 55 milyon seçmen içerisinden geçmişte yüzde 10’a tekabül eden 5.5-6 milyon seçmen İYİ Parti alarak yeni bir taban oluşturabilecek mi? Vatan Partisi keza aynı durumda.

İşte bütün bu soruların cevabını ve kaygıları ortadan kaldırmak için bu kez herkes hatıra, gönüle değil, gidip özüne oy vermelidir. 24 Haziran’ın kilit partisi HDP tabanında fay hattında neler olur? Şimdiden kestirilemiyor. İktidar partisinde ne kadar erime olur? Veya ne kadar daha gücüne güç katar bilinmiyor.

Bütün bunları çıplak gözle net görebilmemiz için 24 Haziran’da herkesin kendi öz partisine oy vermesi gerektiği kanaatindeyim. Aksi takdirde yine yanlış hesap Bağdat’tan döner. Şimdiden söylemiş olayım. En azından meclise girip girememe kaygısını da ancak partinize sahip çıkarak aşabilirsiniz. O yüzden bu kez oy namustur diyerek, hatırı, gönülü bir kenara bırakmak lazım diye düşünüyorum.