Dünyayı diken üstünde tutan illet hastalık ile mücadelede öyle enteresan vakalar çıkıyor ki karşımıza şaşıp kalıyoruz. Bazı insanlar hastalık içerisinde hastalık doğuruyorlar. Elbette fobinin bir hastalık olduğunu biliyoruz. Ancak bu korkuyu yaşarken de dünyayı kendinize zehir etmenin bir anlamı kalmıyor.

Evhamlı, panik ataklı hastalarda resmen Corona-Fobi hastalığının başladığını görüyoruz. Uzmanlar şimdide bir yandan Corona virüsle en sağlıklı şekilde nasıl mücadele edilmesi gerektiğine yoğunlaşmışken, şimdide Corona-Fobi hastalığı nasıl yenilir bununla uğraşmaya başladılar.

Benim buradan bütün insanlara tavsiyem şudur. Hayatı ve dünyayı kendinize zehir etmeyin. Muhakkak tedbir almamız gerekiyor. Önce bedenimizi sonra evimizi, daha sonra aile bireylerimizi aldığımız tedbirlerle kontrol altında tutmalıyız. Akabinde çalıştığımız iş ortamlarında da yine aynı tedbirleri uygulayıp hem kendimizi hem de mesai arkadaşlarımızı korumuş olacağız.

Sokağa, çarşıya pazara çıkarken de kendimize dikkat etmeliyiz. Ancak bu noktada her şeye öcü gibi bakmanın bir anlamı yok. Herkesi, her şeyi zanlı gibi görmenin de yine bir anlamı yok. Özellikle evhamlı ve panik atak olan vatandaşlar bu rahatsızlıklarından haberdarlar ise bence evlerinden dışarı çıkmasınlar. Çünkü bulundukları ortamda kendi evhamlarıyla başkalarına da böylece zarar verebiliyorlar.

Bu hastalıkla bilinçli, sistematik ve kontrollü bir şekilde toplum olarak mücadele etmek zorundayız. Bunu yaparken de birbirimizi rahatsız etmeden, incitmeden, kırmadan yapmalıyız. Bir atasözü der ki, her koyun kendi bacağından asılır. Herkes kendine dikkat ederse meselede kalmaz. Gereksiz ve boş yere Corona-Fobi olmayın!..