Yoksul ve ihtiyaç sahibi aile veya kişi adında adlandırılan ayni ve nakdi yardımların hangi kriterlere göre yapıldığını anlamak inanın mümkün değil. Bu yardım tespitlerinin Valilik, Kaymakamlık ve Sosyal Yardımlaşma Vakıfları tarafından yapıldığını bilmekteyiz.

Yardımları genelde gerçekten ihtiyacı olanda alıyor olsa da hali vakti yerinde olanlara da yapılan yardımları anlamakta zorlanıyorum. Şimdi bir örnek mesela evi, arabası, işi gücü, bankada parası olan da Bin Lira yardım, yiyecek, içecek, kömür vs. alabiliyorsa bu yardımın adına ne denir? Diğer taraftan da gerçek ihtiyaç sahiplerine yapılan yardımlara zaten sözümüz yok.

İşin başka bir tuhaf tarafı da asgari ücretin altında hatta 2 bin liranın bile çok altında Bin 500 TL emekli maaşından başka hiçbir geliri, evi, yeri, yurdu, arabası dahi olmayan, bankada beş kuruş maaşı bulunmayan emekliye de verilen cevap, “Sen emeklisin arkadaş yardım alamazsın, veremiyoruz” denilmesine de ne denir? Bilemiyorum.

Ülkemizde bu örnekleri sıkça görüyor ve karşılaşıyoruz. Sosyal adaletin tavan yaptığı bu günlerde sapla samanı iyi ayırt etmek gerekir diye düşünüyorum. 81 Milyon insanımızın 3/2’si yoksulluk ve açlık sınırı ile cebelleşirken pirince karışan taşları da çoktan ayıklama zamanı gelmedi mi?

Bence hükümet bu konuda yeniden sil baştan yapıp, bu düzenlemeyi tekrar gözden geçirmeli. Gerçek ihtiyaç sahiplerinin kimler olduğu konusunda çok titiz çalışmalı. Çünkü bu da bir haktır. Hakkı da hakkı olana teslim etmek ilahi adaletin emridir. İnsanların gelir durumlarının ayan beyan olduğu bir düzende artık sapla samanı karıştırmanın da bir anlamı yok.

İnsanlar dertlerini ve mağduriyetlerini bile gelip anlatırken mahcubiyetlerinden neredeyse yerin dibine girecekken diğer taraftan da bir eli yağda bir eli balda olana yardım adında yardım etmek hiçte reva değil. Umarım hükümet bu hususta gereken hassasiyeti gösterir.