Dövizde ki dalgalanmalar, altın ve petrole gelen zamlar belimizi bükmeye devam etse de, millet olarak direnmeye devam ediyoruz. Artık milletin körlüğü, kefenliği diye bir şey de kalmadı. Yastık altını sorarsanız! Millet sıkıntıdan başını yastığa da koyamıyor ki, yastık altına da ufak tefek bir şeyler bırakabilsin.

Gördüğünüz gibi vatandaşın birikimlerinin de tükendiği noktasında parası olanlarda hala TL’ye itibar göstermeyip Dolar ve Avro’dan kendilerini geri çekemiyorlar. Oysa yüksek miktarda elinde döviz olanlar bir kısmını TL’ye dahi çevirselerdi, Dolar ve Avro bu kadar arsızlaşmazdı.

İthalat ve İhracatta da durum aynı değil mi? TL yerine dövizle yapılan girdi çıktılar, TL’nin itibarsızlaştırılmaya itilmesine neden olmuyor mu? İç ve dış piyasalarda kendi öz paramız pula dönüyor. Dışarıdan paramıza yapılan saldırıları anlıyorum da, içeriden bu manipülasyonlara da çanak tutan ve tutmaya devam edenleri de bir türlü anlamıyorum.

Hala herkesin dilinde Merkez Bankası ne yapacak? Nasıl adım atacak? Müdahaleler itibarımızı geri getirecek mi? Yeni gelen Merkez Bankası Başkanı bu işin altından kalkabilecek mi? Benzer sorular Maliye ve Hazine Bakanlığı içinde geçerli. Bir gece ansızın gelen Nebati’nin bakalım ne gibi üstün maharetleri olacak. Aksini düşünmek bile istemiyorum.

Şimdi sözün özü olarak diyorum ki, Türk Lirası itibar kazanmadıkça, kazandırılmadıkça, Merkez Bankası Başkanı 50 defa değişse ne olur? Değişmese ne olur? Türk Lirası değer kazanmadıkça, tahtına oturtulmadıkça 50 tane bakan değişse ne olur? Değişmese ne olur?