AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, katıldığı bir programda, "Biz bu kaz kafamızla ona ihanet gibi yollara sapıyoruz. Tayyip ağabeye ihanet etmek mazlumlara ihanettir. Bizim onun ayakkabısını elimizle yalamamız lazım." dedi.

Bu konuya üç açıdan bakmak lazım! 1- Etimoloji, 2-Anatomi, 3-Etik.

“Elle yalamak” deyimi böylece Yediyıldız tarafından dilimize yerleşmiş oldu. Bundan sonra her mecrada kah alay edilerek kah eleştirilerek döner durur. Türk Dil Kurumunun uzmanları bunu ele alıp uzun uzadıya inceledikten sonra muhtemelen Türkçe fiiller lügatına da eklerler artık. Eklemezlerse valla darılırız.

Ama yüce rabbim insanı yaratırken eliyle tutsun diliyle yalasın diye uzuvları insan vücudunda fonksiyonlarına göre konuşlandırmış. Aksi halde dille tutup elle yalamak gibi bir imkânsızlık meydana gelebilirdi.

Mesela, burnumuz neden ağzımızın hemen üstünde? Ağzımıza yemek için sokacağımız bir şeyin önceden kokusunu alıp kötü bir şey yemekten kaçınabilelim diye değil mi? Peki, ya burnumuz hemen ağzımızın üstüne değil de arkamızda ve hemen kalçamızın üstüne yerleştirilseydi ne olurdu? Hiç düşündünüz mü bunu?

Çorbayı kaşıkladıktan sonra, hooop arkamız götürüp koklar, sonra hooop ağzımıza sokar içerdik…

Tam da işte bu “elle yalamak” gibi bir kaz kafalılık olurdu. Çok şükür yüce rabbim elimizle dilimizi doğru yerlerde konuşlandırmış.

Bu andan itibaren yediyıldızın doktorluğundan bile şüphe duyarım. Kim bilir sana gelen hastalara acaba neleri reva görüyorsundur? Zira anatomi bilgini, siyasi yalakalığının gerisinde bırakabilecek kadar gözün dönmüş senin.

Üstelik Sağlık Bakanlığında önemli görevlerde bulunmuş bir kişisin. Ordu gibi bir şehrin milletvekilisin. Yazık değil mi sana bu milletin verdiği maddi ve manevi desteğin bu sonucuna.

Yalakalığın dozunu öylesine kaçırdı ki vekil Yediyıldız, etik, metik hak getire kazların bile yapamayacağı bir saçmalığın altına imzasını attı.

Önce vekâletini aldığı milletin kaz kafalı olduğunu alenen söyledi ve ardından Tayyip ağabeysinin ayakkabısının yalanmasını reva gördü. Hem de el ile! Pes vallahi!

Bu necip millete hiçte müstahak olmayan bir acziyeti reva gördü bu zat. Senin boyun posun devrilsin ve seni Cenab-ı Allah’ım ıslah etsin emi.

Hiç mi utanmadın, hiç mi sıkılmadın da millete bunu reva gördün?

Senin Tayyip ağabeyin bu tür yalakalıkları ve pişkinlikleri pek sevmez bilesin. Eminin senin deyiminle o kaz kafandaki dediğini duymayan kulağını belki de çekmiştir.

İki gündür tıp literatürünün altını üstüne getirdim, böyle bir hastalık tanımına rastlamadım. Sen nasıl bir ilim ve bilim insanısın? Ne yiyip, ne içiyorsun? Bize de söyle bilelim Allah aşkına!

Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Nasıl bir şiraze kaybıdır? Hiç mi utanman sıkılman yok? Milletin gözünün içine baka baka hem de pişkin pişkin ayakkabı yalamayı öneriyorsun. Bu millet sana bu saçmalıkları yap diye mi vekâlet verdi?

Yediyıldız, sen önce bu necip milletin üstün faziletlerini öğrenmelisin. Haaaa ne dersin? Bu millet ne ayakkabı yalar ne kıç yalar ne de el etek öper. Anladın mı?

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı bu millet senden daha çok sever, sayar, baş tacı yapar. Ama senin önerdiğini yapmaz. Biz, devletimizin bekası ve kızıl elma ülküsü ile yaşayan bir milletiz. Bu devletin en başında ki adama da senden daha fazla sahip çıkarız. Merak etme!

Bu millet bir dönem daha milletvekili seçileyim diye yaptığın bu hatayı da sandıkta vereceği dersi de unutmaz. Senden bu saatten sonra artık milletvekili olmaz.

Ama işsiz de kalmana gönlü el vermez. Madem o kadar yalamaya heveslisin, git külliyenin giriş kapısının hemen yanında kendine bir lostra dükkânı aç. Ne dersin? Senin için daha güzel olmaz mı? Sabah, akşam girenin çıkanın ayakkabılarını yalayıp durursun. Hem de iyi de para kazanırsın.

Densizliğin bu kadarı da artık çok fazla… Kendine gel!

O kaz kafanın içinde zerre kadar aklın varsa başına al! Başka ne diyeyim ki sana?

Allah ıslah etsin seni e mi?