KESK Ordu Dönem Sözcüsü Ferit Ceylan, yaklaşan yerel seçimler öncesi hedeflenen belediyecilik anlayışına yönelik KESK Ordu şubeler platformu olarak, herhangi bir aday adayına yakın olmadığımızı belirterek KESK olarak aday olacak başkan adaylarının da mutlaka emekten demokrasiden yana, Cumhuriyet ve laiklik değerleri ile kavgası olmayan ve hiçbir şaibeye bulaşmamış, laiklikten ödün vermemiş ve yaşanılabilir, çağdaş özgür bir kent ile halkçı, demokratik, katılımcı belediyecilik anlayışı kriterlerini taşıyan, geçmişte düşüncelerimize karşı anti demokratik tutum sergilememiş Kamu emekçileri ile kavgası olmayan emekçi dostu bir aday görmek istediklerini söyledi.

Ceylan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Tartışmalı ve demokratik olmayan koşullarda yapılan 24 haziran seçim sonucunda demokrasi tamamen rafa kaldırılmış, insan hak ve özgürlükleri yok sayılmıştır, demokrasi ve hak arama sokakta değil sandıkta, seçimle olur. ’’Millet iradesi esastır” denilmekte halkın kendi iradesi ile seçtiği belediyelere kayyım atanmakta, seçim sonuçları iktidarın istediği gibi olmaz ise yeni kayyımlar atanacağı ilan edilmektedir. Aslında bir yandan yerel yönetimlerin yetkileri budanarak, ödeneklerine el konularak, merkezi yönetime biatçı belediyeler yaratılarak Tek Adam rejimi inşasının yerel ayakları oluşturulmaktadır.

Bu şu anlama gelmektedir, kentteki günlük yaşamın nasıl olması gerektiğinden tutunda, verilecek kamu hizmetlerinin niteliği, halktan toplanan vergilerin kent hizmetlerinde hangi kesimlerin hizmetine sunulacağı, kentin doğal kaynaklarının nasıl kullanılacağı, kültürel dokusunun, kimliğinin ne olacağı ve tüm bunlar için kente yapılacak yatırımlarda oluşacak ranta kadar tüm önemli kararlarda belediyelerin dolayısıyla halk iradesinin, merkezi hükümetin tahakkümü tehlikesi ile de karşı karşıya olduğu gerçektir” dedi.

Ceylan, açıklamasının devamında ise; “Öte yandan ekonomik krizin derinleşmesi ile de Ordu’nun “nasıl bir Ordu” olacağı, olması gerektiği sorusu yani, halkçı bir belediyecilik anlayışı ile mi yönetilecek yoksa rantçı ve merkezi hükümetin tüm büyük projelerde belirleyici olacağı bir belediyecilikle mi yönetilecektir? Bu sorunun, tüm aday gösteren partiler ve adaylar tarafından yanıtlanması gerekmektedir. Çünkü şunu biliyoruz ki, belirlenen belediyecilik anlayışı ile ekonomik krizin bedelinin hangi kesimlere mal edileceği de aslında belirlenmiş olacaktır.

Açık ki bu tutum AKP’nin derinleştirdiği ekonomik krizin bedelinin emekçi halka yıkılmasına ortak olmaktır. Oysa ki Tek Adam rejiminin anti demokratik uygulamalarına ve derinleşen ekonomik krize, AKP’nin yağma politikalarına karşı bugün “katılımcı, halkçı demokratik belediyecilik” anlayışı lütuf değil Ordu için zorunluluk haline gelmiştir.

AKP’nin kent ve kır yoksul halkının yaşam alanlarını yok eden yağma politikalarına ve rantçı belediyecilik anlayışına karşı halk demokrasisini esas alan bir belediyecilik ve yerel demokrasi için ortak bir mücadele hattının oluşturulması gerekmektedir” diye konuştu.

Ordu için görüş ve önerilerini de sıralayan Ceylan; “Yerel yönetim seçimleri 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşecektir. Süreç incelendiğinde ittifak görüşmeleri ve belediye başkan adaylarının vaatleri projeleri medyada yer almaktadır. Demokrasinin hiç olmadığı başkan ve meclis üyelerinin halk tarafından seçilmediği, yerellerde halk ve demokrasi platformu ile değil liderler tarafından atanan adaylarla seçime gidiyoruz. KESK Ordu şubeleri olarak, basına, kamuoyuna, seçime giren parti ve adaylarına buradan görüş ve önerilerimizi sunuyoruz:

Yerel yönetimler ve meclisler, halkla her gün iç içe olan, sıkıntıları da ortak yaşayan çözümü de ortak üreten yerler olmalıdır. Yerellerde yaşayan halkın, demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların, meslek odalarının söz ve karar sahibi olmalıdır.

Ordu’da, kentin doğal dokusunun korunacağı, kıyıların, doğal yaşam alanlarının ranta açılmayacağı, yaşanabilir bir şehir olarak planlanacağı halkçı bir belediyecilik anlayışı programı oluşturulmalıdır. Kente ilişkin yapılacak her türlü alt üst yatırımlarda, öncelikle meslek odalarının, halkın ve demokratik kitle örgütlerinin öneri ve görüşleri alınmalıdır. Bunun için demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan danışma kurulları oluşturulmalı, düzenli periyotlarda toplantılar yapılmalı görüş ve önerileri, karşılıklı değerlendirilmeler yapılmalıdır.

Yasalar ve yönetmeliklerin tanıdığı haklar çerçevesinde belediye hizmetleri, kamucu, halkçı bir anlayışla verilmelidir. İhaleler taşerona verilmemeli, zorunlu durumlarda şeffaf, hesap verir durumda olmalıdır. Tüm çalışanlar kadrolu işçi statüsünde olmalı, sosyal, ekonomik hakları tam olmalı ve çalışanların örgütlenme haklarına asla müdahale edilmemelidir.

Halkın yönetime katılımı, sorunlara sahip çıkması, çözüm önerileri sunmasının önemi açıktır. Hiçbir ayrım gözetmeden, mahalle meclisleri kurulmalı, herkese açık olmalı, düzenli toplantılar organize edilmeli, belediye yönetimi ve halk iç içe olmalıdır.

Belediye yönetimlerinin kapısı herkese açık olmalı, yönetici ve temsilcilerle, randevu ve ziyaret her zaman yapılabilmelidir. Kadının olmadığı, kadın katılımının engellendiği yönetimlere taşınmadığı ortadadır. Son zamanlarda kadına karşı istismar, şiddet, cinayet oranları artmıştır. Daha fazla kadın yönetime taşınmalı, kadın örgütlenmelerine özel destek verilmeli, eğitim programları yapılmalı, kadın sığınma evleri artırılmalı, kadınlar üretime teşvik edilmelidir.

Eğitim sistemimizin gittikçe geriye gittiği ortadadır, okul öncesi ve okullarda birçok eksiklik ve yanlışlık bulunmaktadır. Belediyemiz çağdaş, bilimsel, laik eğitim için organizasyonlar yapmalı, mahallelerde kreşler açılmalı. Veli ve öğrencilerle sosyal etkinliklerde buluşmalıdır. Fakir, muhtaç çocuklar tespit edilmeli okul ihtiyaçları karşılanmalı, eğitime özendirilmelidir.

Gençliğin son yıllarda kötü alışkanlıklara özendiği, sosyal faaliyetlerden uzaklaştığı ortadadır lise çağına kadar, amatör spor desteklenmeli, yaz kış devam eden spor okulları, sanatsal kurslar, semtlerde yaz kış açılmalı ve desteklenmelidir. Üniversiteli gençler için yurtlar ve gençlik için sosyal faaliyetler artırılmalıdır.

Ülkemizde her geçen gün yaş ortalaması yükselmektedir, çaresiz yaşlılar için bakım evleri açılmalı, sokakta yaşayanların kış ayları için kalacakları yer ve yemek organize edilmelidir. Ülkemizde gün geçtikçe piyasacı sağlık sistemi uygulanmakta, koruyucu sağlık hizmetleri tamamen yok edilmektedir, belediye olarak dönemsel sağlık taramaları yapılmalı, temiz su, temiz hava, sağlıklı gıda ve çevre politikaları oluşturulmalıdır. Termik santral, nükleer santral gibi ekolojik dengeyi bozacak girişimlere şiddetle karşı çıkılmalıdır.

Bir belediyenin olmazsa olmazı, büyükşehirler için en büyük sorunlarında biri olan ulaşım hizmetleri asla kar mantığıyla yürütülmemeli ucuz olmalı, öğrencilere ücretsiz hizmet verilmelidir. Tüm belediye hizmetleri yoksul halkın yaşadığı semtler esas alınmalı, belediye hizmetleri tüm vatandaşlara eşit olarak sunulmalıdır” şeklinde konuştu.