Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “İstihdam Zirvesi” toplantısına katılmak ve Sivil Toplum Kuruluşları, Dernek, Vakıf, Muhtarlar, Gazeteciler, Yerel Yönetimler ve Teşkilatlar ile memleketi Ordu’da bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı ile başlayan Milli İstihdam Seferberliği kapsamında Ordu’da “İstihdam Zirvesi” düzenlendi.

Ordu Valiliği, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü, Ordu, Fatsa ve Ünye Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsalarının işbirliği ile düzenlenen “İstihdam Zirvesi”ne, Başbakan Yardımcısı Prof.Dr.Numan Kurtulmuş, Vali İrfan Balkanlıoğlu, Ordu Milletvekili Ergün Taşçı, Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Ordu Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, İl Emniyet Müdürü Suat Çelik, İl Jandarma Komutan Vekili Albay Atamer Yeşil, Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, AK Parti İl Başkanı Av.Uğur Çelenk, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü İsa Kaymak, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü Mehmet Yaşar Günay, ilçe belediye başkanları, protokol mensupları Ordu, Fatsa ve Ünye Ticaret ve Sanayi Odası ile Ticaret Borsalarının başkan ve yöneticileri, iş dünyasının temsilcileri ve işadamları katıldı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş; “İstihdam Konusunda Topyekün Bir Seferberliğe İhtiyacımız Var”

Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen “İstihdam Zirvesi”nde bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Prof.Dr.Numan Kurtulmuş, İstihdam Zirvesi’nin Ordu’nun ekonomik gelişmesine katkıda bulunacak bir toplantıda olduğunu ifade ederek, “Türkiye çok şükür son 15 yılda sahip olduğu ekonomik ve siyasi istikrar sayesinde her alanda gelişme kaydeden bir ülkedir. Ekonomik anlamda önemli gelişimler içerisindeyiz. Türkiye’de özellikle altyapı yatırımları konusunda öyle söyleyebiliriz ki, on yıllar süreyle yapılacak işler geçtiğimiz yıllar içerisinde süratle yapılarak tamamlanmıştır. Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Ordu’da kamu yatırımlarından ciddi şekilde istifade etmiş şehrimizdir. Aynı şekilde yerel yöneticilerinin de Ordu halkına yapmış olduğu yatırımlar hepinizin malumudur. Bir ülkenin ekonomik istikrarı aynı zamanda siyasi istikrarıyla da doğru orantılıdır. Geldiğimiz nokta itibariyle artık eski Türkiye değiliz. Türkiye 10 bin dolarlar seviyesin kişisel gelire sahip olmuştur. Ancak bu Türkiye için yetmez. Tam atlama tahtasının olduğumuz bir dönemdeyiz. Göreceksiniz ki, Türkiye’nin hedefi an az 20-25 bin dolarlık kişisel geliri olan bir ülke noktasına gelmek. Türkiye’nin hem bölgesindeki istikrarı sağlaması hem dünya ölçeğinde söylediği sözlerin itibarının gücünün artması için bu ekonomik gücünün de artması kaçınılmazdır.

Şu anda konuştuğumuz hususlardan birisi de sanayi 4-0. Yani birinci, ikinci ve hatta üçüncü devreleri ıslakmış olan ve birinci ve ikinci sanayi devrimini yaklaşık 70-80 yıl getiren takip eden, üçüncü sanayi devrimini de 30 yıl geriden takip ederek maalesef geç kalmış olan Türkiye, bir taraftan da bu 4. Sanayi devrimine ayak uydurmak mecburiyetinde. Yüksek teknoloji üretebilen, yüksek teknolojilerle dünyada rekabet edebilen ve bu çerçevede de ekonomisinde de küresel rekabet gücünü arttıran bir ülke olmak durumundayız.  Ama bunu yaparken diğer taraftan da eski dönemlerden kalma geriden gittiğimiz hususları da tamamlamak mecburiyetindeyiz.

Bu bizim rekabet gücümüzü arttıracak ama örneğin istihdamda geleneksel sektördeki istihdamı daraltacağı için karşımıza başka bir fatura daha getirecek. Dolayısıyla burada da hızlı bir şekilde hareket etmek mecburiyetimiz var. Türkiye’de bu anlamda topyekûn bir seferberliğe ihtiyacımız var. Hem teknolojide gelişme seferberliğine, hem yüksek teknolojileri ve katma değeri yüksek ürünleri üretebilecek teşviklere ihtiyacımız var hem de 80 milyonluk bir nüfusa sahip olan bir ülke olarak bu ülkenin genç insanlarına iş ve aş verebilecek kamu perspektifine ihtiyacımız var. Dolayısıyla işimiz zor mu zor. Ama her alanda inşallah kamu kurum ve kuruluşlarımız, hem sivil toplum kuruluşlarımız, hem iş adamlarımız her alanda el ele vererek inşallah bu süreci çok başarılı bir şekilde atlatacağız” dedi.

“HEPİMİZ KOLUMUZU SIVAYACAĞIZ”

23 ilimizi kapsayan cazibe merkezleriyle Türkiye’nin üretim gücünü arttıracak yeni teşvikler uygulandığını kaydeden Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “Hemen hemen illerimizin tamamında Ordu ili de dahil olmak üzere uyguladığımız teşviklerle ekonomide ‘ben üretim yapacağım’ diyen her arkadaşımızın önünü açmaya gayret ediyoruz ya da üretim yapan arkadaşlarımızın karşılaşmış oldukları zorlukları bertaraf edebilecek bir dinamizm içinde çalışıyoruz. Bu çerçevede önemli hususlardan birisi de istihdam seferberliğini temin etmektir. Bir insanın hele hele genç bir insanın işsiz olması kadar zor bir şey yoktur.

Bu anlamda hepimiz kolumuzu sıvayacağız. Bu anlamda üretici arkadaşlarımız ve kamu alanında da bizler işsizlik meselesini ortadan kaldıracak adımları atacağız. Her bir arkadaşımız yanına bir tane ilave olarak bir kişiyi katmasıyla birlikte ortaya yaklaşık 2 milyon kişilik istihdamın ortaya çıkacağı aşikârdır. TOBB kapsamında, Ticaret ve Sanayi Odalarımız, Ziraat Odalarımız ve ilgili bütün arkadaşlarımız söz verdiler. Valimizin denetiminde her birinizden ilave bir istihdam istiyoruz.  Ordu, işsizlik bakımından avantajlı bir yer %5 işsizimiz var. Bu bölgedeki işgücü katılma oranı ise yaklaşık % 57 oranında. Oldukça dinamik bir şehiriz. Bu şehirde eğer birer tane ilave istihdam yaparsak bu % 5 işsizlik oranını da ortadan kaldırmamız mümkün. Bunun için siz değerli iş adamı arkadaşlarımızdan Cumhurbaşkanımızın adına hiç olmazsa Ordu için söz almak isterim” diye konuştu.

“YENİ KURULACAK ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ, ORDU’YA ÇOK BÜYÜK İLAVE İSTİHDAM İMKANI SAĞLAYACAK”

Ordu’ya 3 yeni Organize Sanayi Bölgesi kurulmasına karar verildiğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ayrıca işyerinden kaynaklı hatalardan dolayı teşvik uygulamalarının iptali bir yıl içerisinde iptal ediliyordu şimdi bunu bir aya indirmişler. Yasayla bunu bir aylık süreye indirdik. Şimdi bunlarla birlikte çok daha önemli bir çalışma düzenine sahip olacağız ve istihdamı arttıracağız. Ordu’da da bu yıl iki bin kişi daha ilave istihdamdan yararlanacak. Süresi kısa gibi göründüğüne bakmayın süresi uzatılarak bir nevi sürekli iş şekline dönüştürülüyor. Özellikle okulların, camilerin, bir takım kamu kurum ve kuruluşlarının elaman istihdamı ihtiyacı da bu kapsamda gerçekleştirilmeye çalışıyor. Bu yıl içerisinde Sanayi Bakanlığının bünyesinde Türkiye genelinde 21 yeni organize sanayi bölgesinin kurulmasına karar verildi.

Bunlardan 3 tanesi Ordu ilimizdedir. Ordu’ya çok büyük bir ilave istihdam imkanı sağlayacaktır. Biliyorsunuz Ordu’daki ikinci organize sanayi bölgesi, Fatsa’daki genişletilmiş sanayi bölgesi ve yıllardır konuşulan Ünye sanayi bölgesi inşallah bu yıl yatırım programı içerisine alınmıştır. Hep beraber gayret edeceğiz. Bu üç sanayi bölgemizin üzerinde de yaklaşık 15 bin istihdamın ortaya çıkması mukadderdir. Böylece Ordu’da işsizlik meselesi sorun olmaktan bütünüyle çıkarılacaktır. Bu memleketin güçlü bir ekonomik yapıya kavuşması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.”

VALİ BALKANLIOĞLU; “HER DAİM İŞADAMLARIMIZIN, YATIRIMCILARIMIZIN YANINDAYIZ”

Programda bir konuşma yapan Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu, “Hükümetimiz çalışma hayatında artı istihdam için bir kampanya başlattı. Önceden altı doldurulmayan, daha fazla fedakârlık yapıp, daha fazla işçi çalıştırayım gibi söylemler karşılık bulmuyordu. Ancak bu sefer devletin teşviki var. Aralık ayından itibaren ilave bir işçi alınırsa sigortasını ve vergisini devlet ödüyor. Hatta üç ay boyunca İŞKUR’da, eğer işyerinde istihdam anlamında dahil olursa üç ay boyunca da her türlü masrafını devlet ödüyor. Dolayasıyla bu iş daha cazip görünüyor.

Sayın Cumhurbaşkanımızın bize biçtiği bir misyon var. Valiler sadece kâğıt imzalamayacak, vatandaşın ekonomik ve sosyal hayatını etkileyen her türlü projenin içinde olacak, hatta bu istihdam projesinde de valilere emir buyurmuşlardı. Biz akşama kadar dairemizde oturacak olsak her gün 5-10 kişi gelerek kendisine acındırmak suretiyle iş istiyor. Bu insanlar acındırarak iş istemek yerine, bir meslek ve sanat sahibi olsalar diyecekler ki ‘ben şu işi yapıyorum, bu konuda bize destek olun’ diyebilsinler.

İŞKUR şuanda değişik bir pozisyona büründü. Sadece işsizlerin başvurduğu ve çoğunluğunun ‘ne iş olsa yaparız’ diyen insanlardan oluşan işsizlere, maaş vererek meslek ve sanat edindirme kursları düzenledi. İşveren de kendi iş sahalarında, işe alacağı acemi insanlara eğitim verdirebiliyorlar bunun da parasını yine İŞKUR ödüyor. Yani bu sayede kendisine acındırarak ne iş olsa yaparım yerine, ben şu işte daha verimli olurum siz bana yatırım yaparsanız ben bu yatırımın 10 katını sizlere kazandırırım diyen insanlar olacak. İnşallah bu hedef yerine ulaşır. Sizlerin de her türlü ihtiyacınız için hizmetinizde olduğunuzu bilmenizi istiyoruz” dedi.

Konuşmaların ardından, Sosyal Güvenlik Kurumu Ordu İl Müdürlüğünce 100 ve üzeri istihdam sağlayan kurumlara ve firmalara Teşekkür Belgesi verildi. Teşekkür Belgelerini ise, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Prof.Dr.Numan Kurtulmuş verdi.  

REFERANDUM ÇALIŞMALARINI 2 BÖLÜM, 4 MADDE ÜZERİNDEN ANLATTI

Öte yandan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş, Sivil Toplum Kuruluşları, Dernek, Vakıf, Muhtarlar, Gazeteciler, Yerel Yönetimler ve Teşkilatlar ile Ordu Kültür ve Sanat Merkezi toplantı salonunda geniş katılımlı toplantı gerçekleştirdi.

16 Nisan’da Türkiye’nin yapılacak olan halk oylamasında mutlaka Evet demesi gerektiğinin altını önemle çizen Kurtulmuş, referandumu 2 bölüm de 4 maddede anlattı.

Kurtulmuş, Türkiye'de vesayetçi sistem ile cumhurbaşkanları, başbakanlar, kurum ve kuruluşlar arasındaki kavganın sona ermesi, çift başlılığın ortadan kaldırılması, siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanması için cumhurbaşkanlığı hükümet modeline ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Kurtulmuş, Türkiye’nin tarihi bir dönemde referanduma gittiğini belirterek; “Ordu’da da başlattığımız çalışmada görüyoruz ki evet çıkacaktır. Kafa karıştıranlara fırsat vermeden milletimizin ve Türkiye’nin önünü açmak için evet diyeceğiz. Rahmetli  Menderes ile başlayan bu haksızlıklara, bu zulümlere, bu engellemelere rağmen millet yolunu açtı, ilerledi bu günlere geldi. Önümüzdeki 16 Nisan referandumunda da millet önünü açacak, ayaklarındaki prangalardan kurtulacak, daha hızlı şekilde yürümeye devam edecektir." dedi.
“DARBE TEHDİTLERİYLE MİLLETİN ÖNÜ KESİLDİ”
Türkiye'nin sürekli darbe tehdidiyle önünün kapatılmaya çalışıldığına dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti: 
"Milletin tarihiyle medeniyetiyle barışık olmayan bundan sonra cumhurbaşkanı olamayacak. 1960 darbesinden bu yana  Türkiye, sürekli darbe tehdidiyle milletin önünün kesildiği bir yerdi. 1960, 1970,  12 Eylül 1980,  28 Şubat 1997,  27 Nisan 2007, arkasından da maalesef 15 Temmuz 2016'da bu milletin önü kesilmeye çalışıldı.

Ancak şunu açık şekilde söylemek mümkündür. Bütün bunlara rağmen rahmetli  Menderes ile başlayan bu haksızlıklara, bu zulümlere, bu engellemelere rağmen millet yolunu açtı, ilerledi bu günlere geldi. Önümüzdeki 16 Nisan referandumunda da millet önünü açacak, ayaklarındaki prangalardan kurtulacak, daha hızlı şekilde yürümeye devam edecektir. Bütün telaş cumhurbaşkanını halkın seçmesi. Tek adam hikayeleri de buradan kaynaklanıyor. Biliyorlar ki cumhurbaşkanını bu millet seçtiği sürece milletin çarşısından, pazarından geçmeyen, milletin camisinden, mescidinden geçmeyen, milletin şarkısını, türküsünü söylemeyen, milletin tarihiyle medeniyetiyle barışık olmayan hiçbir kimse bu ülkede bundan sonra cumhurbaşkanı olamayacak" diye konuştu.
“VESAYETÇİ SİSTEM ORTADAN KALKACAK”
Vesayetçi sistemin ortadan kalkması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, "İkide bir  Türkiye'nin tehditlerle uğraşmaması lazım. Millet ne diyorsa o olması lazım. Birileri alışmışlar. Geçtiğimiz günlerde manşetlere de taşıdılar. 'Karargah rahatsız'. Okudunuz. Esas rahatsız olan kim biliyor musunuz? Karargah falan değil. Artık asker  Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki FETÖ'cü hainleri de temizleyerek  Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle birlikte uyumlu çalışıyor. Hükümetin emrinde çalışıyor. Bundan rahatsız olan bazı çevreler var. Herkes işine baksın. Medya medyacılıkla uğraşsın.  Siyaset, siyasi görevini yapacak" şeklinde konuştu.

Anayasa değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğunu anlatan Kurtulmuş, 8.  Cumhurbaşkanı  Turgut Özal'ın  Musul,  Kerkük ve  Telafer'in misakı milli sınırları içinde olduğunu ifade ederek sahiplenmesi için mücadele verdiğini kaydetti.

Özal'ın "Buraları kayıt altına alalım.  Türkiye'nin oradaki varlığını garanti altına alalım" dediğini dile getiren Kurtulmuş, "Misakı milliyi hatırlattı ama maalesef başbakan, askerlerle birlikte bu meseleye mani oldu. Eğer rahmetli Özal, çiftli bir irade olmasaydı, Özal'ın yapması mümkün olan bu işleri yapabilmiş olsaydı inanın bugün  Musul sorunu ile karşı karşıya kalmayacaktık. Bugün DEAŞ,  Musul'u işgal etmiş, oradan nasıl çıkarılacak diye bir telaşın içerisinde olmayacaktık. Belki PYD diye  PKK'nın uzantısı olan örgüt kuzey  Irak ve kuzey  Suriye'de kurulmayacaktı. Rahmetli Özal'ın eline tek bir gücün toparlanmamasının  Türkiye'ye neye mal olduğunu görüyor musunuz?" değerlendirmesinde bulundu.

Çift başlılığı ortadan kaldırmak için cumhurbaşkanlığı hükümet modelini öngördüklerinin altını çizen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: 
"CHP'li arkadaşlar diyorlar ki 'Ya tamam da öyle bir sistem getiriyorsunuz ki bir gün cumhurbaşkanı kalkacak diyecek ki 'kafam bozuldu Meclisi feshediyorum'. Birincisi, şu anki anayasa değişiklik teklifinde Meclisin feshi diye bir mesele yoktur.

Bazı meselelerde Meclisin kilitlendiği meseleler olur mu? Olur. Meclis ve cumhurbaşkanı her ikisi de halk tarafından aynı gün seçilerek görevlendirilmiş iki kuruluş. Birisi yürütmeyi idare ediyor, birisi yasamayı idare ediyor. Eğer siyasi kördüğüm olursa ne oluyor?  12 Eylül oluyor, 12 Mart oluyor, 27 Mayıs oluyor,  27 Nisan oluyor,  28 Şubat oluyor. Bir daha birileri heveslenip tanklarını, toplarını çıkarmasınlar diye siyasi kilitlenmenin olduğu anda ya Meclis ya cumhurbaşkanı milleti seçime götürebiliyor. Şimdi CHP'liler şöyle düşünüyorlar. 'Nasılsa hiçbir şekilde bizden birisi cumhurbaşkanlığına seçilemeyecek' diye inanıyorlar. Bunlardan birisi cumhurbaşkanı olur. Bunun da kafası bozulur, Meclisi fesheder.  Kusura bakmasınlar hanım kardeşlerim. Bekara karı boşamak kolay. Hiç orada olmadıkları, hiç orada olmayı düşünmeyecekleri için zannediyorlar bir sabah cumhurbaşkanı kalkar ve Meclisi fesheder, seçime gider. Hiçbir sorumlu siyasetçi böyle yapmaz."

Türkiye'de tek partinin iktidarda olduğu dönemde ülkenin ortalama büyüme hızının yüzde 5,4, koalisyon hükümetleri zamanında yüzde 4, darbe ve darbe benzeri dönemlerde yüzde 3,4 olarak gerçekleştiğine dikkati çeken Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Hesap ortada.  Türkiye tek başına iktidar olduğu dönemlerde daha iyi yönetilmiş, daha güçlü büyümüş, daha önemli ekonomik istikrar sağlamış. Tam da bu zamanda anayasa değişikliğine ihtiyaç vardır. Vesayetçi sistemi ortadan kaldırmak, yönetimde çift başlılığı sona erdirmek, siyasi istikrarsızlığa son vermek ve ekonomik istikrarsızlıktan bu ülkeyi kurtarmak için anayasa değişikliğine ihtiyacımız var. Niçin şimdi?  Türkiye'nin yaşadığı durumu görüyorsunuz.  

Türkiye hem dışarıdan hem içeriden ciddi bir kuşatma altındadır.  Türkiye maalesef son 2,5 yılda, Suruç katliamıyla başlayan süreçte bir taraftan, bir taraftan  PKK'nın bir taraftan DEAŞ'ın terör tehdidi altındadır. FETÖ terör örgütü de devleti ele geçirmek için bütün gücüyle gayret sarf etmiştir. Dolayısıyla  Türkiye'de terör örgütleriyle mücadele edebilmek ve  Türkiye'nin önünün kesilmesinin önlenmesi için güçlü muktedir iktidarlara ihtiyaç vardır." (Haber Şafak DELİÇAKAR)

 KURTULMUŞ: TOPYEKÜN BİR SEFERBERLİĞE İHTİYACIMIZ VAR

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, “İstihdam Zirvesi” toplantısına katılmak ve Sivil Toplum Kuruluşları, Dernek, Vakıf, Muhtarlar, Gazeteciler, Yerel Yönetimler ve Teşkilatlar ile memleketi Ordu’da bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı ile başlayan Milli İstihdam Seferberliği kapsamında Ordu’da “İstihdam Zirvesi” düzenlendi.