Anavatan Partisi (ANAP) Genel Başkanı İbrahim Çelebi, gazetemiz editörü Şafak Deliçakar’ın röportajında sorularını yanıtlayarak ülke gündemi, iç ve dış politikalar ile partisinin ileriye yönelik hedefleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Şafak DELİÇAKAR: Sayın Çelebi, Ordu’ya hoş geldiniz. Partinizin İl ve İlçe Başkanlıkları teşkilatlarını bugün hizmete sokuyorsunuz. Türk Milleti ve Ordu halkı adına hayırlara vesile olmasını diliyorum. ANAP, bu yeni dönemde nasıl bir hedef ve misyon ile Türk Milletinin karşısına geliyor?

İbrahim ÇELEBİ: Sayın Deliçakar, hoş bulduk. Sayfanıza bu nazik davetiniz için teşekkür ediyorum. Evet, Türk milleti kargaşayı, kavgayı, gürültüyü sevmiyor, ferasetli şekilde sandığa gidiyor, sandıkta cevabını veriyor. Biz 1983 senesinde de bizi hiç hesaba katmadılar. İki partili ve bizi sadece meclisi renklendirecek üçüncü bir parti olarak gördüler ama Allah’ın da yardımıyla 1983 senesinde oyunları bozduk. Türkiye’de iktidar olduk. Bu önümüzdeki süreçte de belki bizi Anavatan Partisi’ni yarışa katmayacaklar. Bizi yok sayacaklar. Hala da bizi karartma politikası var. Bizi yok sayma politikası var ama biz yine Allah’ında yardımınla bu oyunları bozacağız. Biz kimseyle kavgaya gelmiyoruz biz Türkiye’yi kavgadan arındırıp barıştırmaya geliyoruz. Bizim hedefimiz misyonumuz Türkiye’yi barıştırmak, kucaklaştırmak, yakalandığı bu girdaptan, akıl tutulmasından kurtarmak.

Şafak DELİÇAKAR: Türkiye’nin dış politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bugünlerde sınırlarımız ve Avrupa’da oldukça sıcak saatler ve gelişmeler oluyor. Siz bu noktada uygulanan politikaları nasıl yorumluyorsunuz?

“ANAVATAN PARTİSİNE TÜRKİYE’NİN İHTİYACI VAR”

İbrahim ÇELEBİ: “Türkiye Suriye problemi ile yanımızdaki Irak’ın istikrarsız tutumu ile Misak-ı milli sınırlarımız içinde ki Musul’la Kerkük’ün geldiği duruma bakarsanız daha iyi dış politikamızı özetleyebiliriz. 18 adanın kaybedilerek Ege Denizi’nin adeta bir Yunan Denizi haline döndürülmesi, Kıbrıs da ki müzakerelerde ciddi anlamındaki taviz politikaları dış politikaları, dış politikada Avrupa Birliği ile yaşadığımız güven problemi, Rusya, Amerika ile yaşanan sorunlar demek ki şunu gösteriyor.

Bir parti iktidar olabilir ama meclisteki muhalefetin katkıları olacağını düşünüyorum. Bir yandan iktidar ne yaparsa yapsın ona çok olumsuz bakan bir muhalefet, Bir yandan iktidar partisi ne yaparsa yapsın onu kabullenen bir muhalefet. Bunların hiç birisi doğru değil. Biz iktidarın doğru yaptığı şeyleri destekleyeceğiz. Yanlış yaptığı şeyleri de kavgadan kendimizi geri tutarak çözüm noktasında öncülük edecek yani her zaman doğrularında yanlarında olacağız. Buna kimsenin asla şüphesi olmasın. Demek oluyor ki değerleri birleştiren Anavatan Partisine Türkiye’nin ihtiyacı var bizde bu ihtiyacı gördük.

“TÜRKİYE BU AMANSIZ HASTALIKTAN KURTULMALI”

Türkiye’nin bu yakalandığı amansız hastalıktan kurtarmak için dahi olmaya gerek yok. Dikkat et, Türkiye kendi meselelerini tartışamıyor. O kadar suni gündemlerle  enerjimiz zamanımız boşa harcanıyor ki birde ciddi anlamda kaynak israfımız var. Yani ben kimseyi suçlamak istemiyorum. Yani biz 2003 de Irak tezkeresi ile başlayan dış politikada ki hatalar silsilesini en son Suriye meselesi ile doruğa çıkardık. En son Rus uçağı meselesi ile de tavan yaptık ve akabinde referandum süresinde bir suni şekilde Hollanda, Almanya ile çıkarılan gerginlik Türkiye’nin iç ekonomisine yansıyor.

Türkiye de istikrar olmadıktan sonra OHAL’i inşallah son kez uzatırlar, bir üç ay daha uzatacaklar. Sayın cumhurbaşkanı diyor ki hangi birinizin işine engel oluyor. Dışarıdaki yabancı sermaye buraya gelmiyor ve Türkiye’de ki sermayeyi de dışarıya kaçırıyor.  AKP’nin yandaş firmaları bile dışarıda kendilerine kaynak, ekonomik partner arıyorlar.

Şafak DELİÇAKAR: Bütün bu olumsuzlukların ekonomiye sekte vurduğuna dikkat çekiyorsunuz. O zaman şu an ki ülke ekonomisi hakkında ki düşünceleriniz nelerdir? Sizin elinizde ayrıca bir sihirli değnek var mı? Size göre neler yapılmalı? Avrupa Birliği ile ekonomik ilişkiler nasıl olmalı?

“TÜRKİYE SIĞINMACILAR KAPISINA DÖNDÜ”

İbrahim ÇELEBİ: 30 milyar dolar gibi Suriyelilere harcadığımız para var ve daha bunun devamı gelecek. Bu bizim sosyal ekonomik yapımızı bozdu. Benim vatandaşım çöpten ekmek topluyor yemek topluyor. Ben otuz milyar dolar vermişim ve daha ne kadar vereceğim belli değil. Benim tahminim 7 milyon Suriyeli var. Onun haricinde Afganistanlı, Iraklılar var. Türkiye tam sığınmacılar kapısına döndü. Dünyada Birleşmiş milletler denilen bir örgüt var. Suriye’de bir çatışmasızlık bilgesi ayarlanabilirdi orada herkesin yardım ettiği kadar yine en çok yardımız Türkiye yapardı. Bu insanları içimize aldık sosyal dokumuzu bozduk. Bazı yerlerde Türkçe konuşan insan bulamaz olduk.

“TÜRKİYE’DE MÜTHİŞ İSRAF VAR”

Biz Avrupa değiliz. Amerika değiliz. Yunanistan’la dalga geçiyorduk size yardım edelim diye onlarda kişi başına düşen milli gelir otuz bin dolar bizde on bin dolar. Bizim çoğu ekonomik göstergelerimiz şişirilerek gösteriliyor. Türkiye’de müthiş israf var. Almanya’nın Japonya’nın ekonomileri bizim on katımız. Onlarda makam arabası sayısı dokuz bin on bin bizim ise yüz yirmi beş bin. En ufak amirin bile son model makam arabası var. Müthiş bir kaynak israfımız var. Bu israftan kurtulursak, Özal ile birlikte yakaladığımız genç iş gücü, genç iş adamlarımız bu sorunları çok çabuk atlatacak dinamik yapıya sahip.

Biz birinci dünya savaşından sonra ikinci dünya savaşına girmedik. Almanya da, Japonya da, Fransa’da bizden sonra ikinci dünya savaşını yaşadılar. Çok çabuk toparladılar. Neden toparladılar onların okumuş insan gücü vardı. Bizim Cumhuriyetin kurulduğuna okuma oranımız yüzde iki buçuktu. Türkiye şimdi dünya ile yarış edebilir bir ülke oldu. Eskiden Özal, iş adamlarını alıp dünyayla ticaret yapıyordu. Şimdi yanımıza iş adamlarını alıp hiç bir ticari görüşme olmadan Fetö’nün okullarını kapatıyoruz. Kapatılması gerekiyorsa kapansın. Demek ki biz kendi meselelerimizi konuşup çözersek, çözemeyeceğimiz hiç bir şey yok.

“AB’YE İLK BAŞVURUYU ANAP YAPTI”

Avrupa birliği hem Atatürk’ün hemde kurucu başkanımızın en büyük hedefidir. Avrupa Birliği Hristiyan grubuymuş bizi almıyormuş Bizi almaları için değil o ülkelerin gelişmişlik seviyelerine ulaşabilmemiz için o hedefler konuldu ve 1987 senesinde ilk Avrupa Birliğine başvuru yapan parti Anavatan Partisidir. Yani bizim ticaretimizin yüzde altmışı orada, ihracatımızın büyük bir bölümü Avrupa Birliğinde. Onun için Avrupa Birliğini yok sayamayız. Yörüngemizi mutlaka o tarafa döndürmemiz lazım.

Şafak DELİÇAKAR: Referandumdan sonra Türkiye’nin tercihini nasıl değerlendirdiniz? O günden bugüne kadar gelinen süreç hakkında neler dersiniz?

“REFERANDUM, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE BİR TUZAKTIR”

İbrahim ÇELEBİ: Referandumda Türkiye hep beraber bir tercih yaptı. Bu referandum Türkiye Cumhuriyetine cumhurbaşkanına bir tuzaktır. Türkiye’nin bunca sorunu varken anlaşılmaz bir şekilde Türkiye’nin gündemine getirildi. Büyük bir devlet bütçesi büyük bir devlet baskısına rağmen çok dengeli bir şekilde vatandaşımızı cevabını verdi. Kimse vatandaşımızı kömürcü makarnacı diye aşağılamasın. Milletimiz iktidara muhalefete cevabını verdi. Halk Bize dedi ki siz iyi bir çalışma ile karşımıza gelirseniz ben bu işte varım. Ben bir siyasi parti başkanının cumhurbaşkanı olmasına taraftar değilim.

Ben eğer gücümüz yeterse bizim uzlaşı ile çıkaracağımız cumhurbaşkanı adayı kamuoyun deklare ile şunu diyecek. Bu kadar güç beni bile bozar. Ben dahi cumhurbaşkanı seçilirsem tekrar demokratik parlamenter sistemi geri döndüreceğiz.

Şafak DELİÇAKAR: Kafanızda nasıl bir Cumhurbaşkanlığı sistemi var?

İbrahim ÇELEBİ: Seçilen cumhurbaşkanı devletin bütünlüğünü temsil edecek. Tekrar parlamenter sistemin eksikleri, arızaları, seçim sistemi, siyasi partiler kanunu, meclis iç tüzüğünde daha demokratikleşmesi için ne gerekiyorsa onları yapacağız ama tekrar demokratik parlamenter sisteme geçeceğiz. Onun içinde uzlaşı ile sağ sol ayırmadan herkesi kucaklayan yapı ile hareket edeceğiz.

Önümüzdeki süreçte uzlaşacağımız adayda Türkiye’nin tamamını kucaklayan bir aday olacak. Güneydoğusu Karadeniz de İç Anadolu’sunu da her türlü inanç değerleri etnik değerler ile problem olmayacak sağ sol ile problem olmayacak bir aday ile yola devam edeceğiz. Böyle bir adayımız var. Şimdi isimleri dillendirmek istemiyorum. Şu anda da bu işe ciddi kafa yoruyoruz. Türk milleti umutsuz olmasın biz bu umudun yeşermesinde her türlü katkıyı sağlayacağız.

Şafak DELİÇAKAR: Ordu’dan umudunuz var mı? Son olarak Ordu halkına kısaca neler demek istersiniz?

İbrahim ÇELEBİ: Ordu’da ben arkadaşlarla başta il başkanım ve ilçe başkanım diğer yönetimdeki arkadaşlarla birlikte benim Ordu’dan ciddi bir umudum var. Geçmişte Anavatan Partisi Ordu da çok büyük bir vücut buldu, taban buldu. Biz tekrar kendi tabanımızda yeni seçmenlerimizle bir araya gelip, önümüzdeki dönem güçlü bir Anavatan Partisini Türk siyaseti ile tanıştıracağız.

Şafak DELİÇAKAR: Sayın Çelebi, tekrar verdiğiniz bu bilgiler için kamuoyu adına teşekkür ediyor, siyaset hayatınızın yeni kulvarında başarılar diliyorum.

İbrahim ÇELEBİ: Sayın Deliçakar, bende başta şahsınıza, Ordu Yeni Haber ve Kanalordu.tv ailelerine göstermiş olduğunuz bu teveccüh karşısında teşekkür ediyor, yayın hayatınız da başarılarınızın devamını diliyor, tüm Ordu ve ülkem halkına da sevgi ve saygılarımı sunuyorum.