HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
26 Şubat 2016 Cuma Saat: 15:27

“28 Şubat karanlık günlerden bir tanesi”

AK Parti Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu, 28 Şubat Postmodern Darbesi hakkında açıklamalarda bulundu. Darbenin Türkiye üzerinde travmatik bir etki bıraktığını belirten Gündoğdu Bin yıl sürecek denilen Masonik hikâyesinin 10 yıl bile s
“28 Şubat karanlık günlerden bir tanesi”

AK Parti Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu, 28 Şubat Postmodern Darbesi hakkında açıklamalarda bulundu. Darbenin Türkiye üzerinde travmatik bir etki bıraktığını belirten Gündoğdu Bin yıl sürecek denilen Masonik hikâyesinin 10 yıl bile sürmeden iflas ettiğini söyledi. Gündoğdu, 28 Şubat sürecinin ülkemizin yaşadığı en karanlık günlerinden bir tanesi olduğunu ifade etti.

AK Parti Ordu Milletvekili Metin Gündoğdu yaptığı açıklamada, “Hepiniz hatırlarsınız; bir sabah baktık ki Sincan’da tanklar yürüyor. Dönemin Genel Kurmay ikinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, Sincan’da yürütülen tanklar için “Demokrasiye balans ayarı yaptık” demişti. Hâlbuki dünya âlem herkes bilir ki demokratik toplumlarda,Demokrasiler tankla değil, halkla denetlenir.

Demokrasilerde çözüm; askeri darbeye çağırmak değil, millî iradeye güvenmektir.

Demokrasilerde askerin yeri muharebe dışında kesinlikle kışlasıdır. 

Demokratik ülkelerde asker, asla sivil siyasete müdahale etmez ve siyasî parti gibi davranamaz.

Ama ne yazık ki 28 Şubat’ta bu ölçülerin tamamı görmezden gelindi. 28 Şubat, Ülkemizin yaşadığı en karanlık günlerden bir tanesidir. 28 Şubat “CIA patentli”  psikolojik savaş metotlarının tüm ayrıntılarıyla uygulandığı bir darbedir. 28 Şubat, Masonik bir darbedir. Dış destekçiler olarak 28 Şubat’ın arkasında kapitalist Enternasyonal var, Washington var, Londra var, Tel Aviv var. İç destekçilerinin kim olduğuna baktığımızdaysa; bu sefer mason localarını, lobileri, Encümen-i Daniş’i, oligarşinin sivil uzantıları olan sözde bir kısım sivil toplum kuruluşunu (TÜSİAD, KESK, DİSK, TİSK, Türk-İş), yargı oligarşisini, medya ve finans tekellerini, bunlara şemsiye görevi gören bir kısım siyasi partileri, YÖK’ü, dönemin üniversite yönetimlerini, silahlı kuvvetlerimize sızan darbeci cuntayı, Batı Çalışma Grubu’nu (BÇG) ve Başbakanlık Takip Kurulu’nu (BTK) görüyoruz. 28 Şubat, tankların üzerimize yürütüldüğü süreçtir. Anadolu insanının sindirildiği, milletin millî-manevi değerlerine karşı açılan topyekûn savaşın adıdır. 28 Şubat, ekonomik anlamda Türkiye tarihinin en büyük soygun operasyonudur. Bu darbenin amaçlarından biri Anadolu sermayesinin gelişimini engellemekti. Bu, büyük ölçüde başarılmıştır” dedi.
BAŞÖRTÜLÜ KARDEŞLERİMİZ MAĞDUR EDİLDİ

28 Şubat’ta yaşanan darbe sonrasında Türkiye tarihinin en büyük ekonomik ve yolsuzluk krizinin yaşandığını belirten Metin Gündoğdu “28 Şubat döneminde ülkemiz bir gecede yüzde 50 fakirleşti ve en az 20 yıl geriye gitti. Türkiye’de 25 özel banka batırıldı. Dört kamu bankasının içi boşaltıldı. 28 Şubat’ın Türkiye’de sebep olduğu ekonomik zarar hazırlanan bir raporda 380 milyar dolar olarak tespit edilmiştir. Ben bunun daha fazla olabileceğini düşünüyorum. O yıllarda Ülkemizde 4 ay boyunca Bakanlar Kurulu toplanamadı. 28 Şubat, hepimizin yakından tanıklık ettiği bir süreçtir. Bu süreç yalnızca ülke ekonomisini batırmadı. İnsanımız üzerinde onulmaz yaralar bıraktı. Toplumun değerleriyle savaşıldı.   Binlerce kız çocuğu okulundan atıldı, binlerce memur, akademisyen işinden edilip hayatları karartıldı. Bunların arasında yakın çevremden insanlar var. Arkadaşlarım var. Başörtüsü yüzünden eşi öğretmenlikten, kendisi çalıştığı üniversiteden ayrılmak zorunda bırakılan arkadaşlarımdan söz ediyorum. Bir sabah; görev yaptığı üniversiteye, okula, hastaneye çantasıyla gidip akşam evine işsiz dönen insanlar var. Büyük travmalarla karşı karşıya kaldı bu insanlar. Hayatlarında hâlâ bu travmadan izler taşıyorlar. 28 Şubat’ın ne tür acılara yol açtığını iyi biliyorum. Ateşin düştüğü yeri nasıl cayır cayır yaktığına yakından tanık oldum. 28 Şubat, bana Üniversitelerdeki ikna odalarını hatırlatıyor. “ya başörtün, ya okulun” tercihine mecbur bırakılarak okulundan, eğitim hakkından feragat eden kız öğrencileri hatırlatıyor. Açıköğretim Fakültesi sınavına “başörtülü girdi” ya da “kimliğinde başörtülü fotoğraf var” bahanesiyle kâğıtlarına sıfır puan verilen öğrencileri hatırlatıyor. Ülkede inanç ve değerlerine bağlı insanlar üzerinde uygulanan büyük baskıları hatırlatıyor. Yapılan provokasyonları, meydanlarda açıkça yapılan darbe çağrılarını, fişlenen insanları, andıçları, ikna odalarını hatırlatıyor” diye konuştu.

DARBECİLİĞİ USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİNE ÇEVİRDİLER

28 Şubat ve sonrasında devam eden süreçte 10 bin öğrencinin eğitimine devam etmek için yurt dışına gitmek zorunda kaldığını ifade eden Gündoğdu, “Türkiye’de 1997-2000 yılları arasında istifa eden öğretmen sayısı 11 bindir. Aynı yıllar arasında görevine son verilen öğretmen sayısı 3 bin 527’dir. O dönemde başörtüsü sebebiyle görevinden atılan öğretmenler, memurlar, hemşireler, doktorlar devlet memurluğundan nasıl atıldı biliyor musunuz? Bakanlıklar ile kurum ve kuruluşların Yüksek Disiplin Kurulları bunların görevlerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125’inci maddesinin “E” bendinin “a” fıkrasını gerekçe göstererek son veriyorlardı. Nedir anılan kanun maddesindeki bu fıkra? Ben size aynen aktarayım:  “İdeolojik veya siyasî amaçlarla kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak.” Yani başörtülü öğretmeni, memuru “boykot, grev” suçlamasıyla suçlayarak memuriyetine son veriliyordu. İşin garip tarafı; dönemin Danıştay’ı da idarenin bu ucube işlemlerini onaylıyordu.  Ben, Türkiye’de yapılan darbelerin maksat ve karakteristiğinin aynı olduğuna inanıyorum. 31 Mart hâdisesini bilirsiniz. Sultan Abdülhamid’i tahttan indiren 31 Mart hadisesi ile 28 Şubat postmodern darbesi arasında tam 100 yıl var. Fakat ikisini karşılaştırdığınızda aradaki 100 seneye rağmen tek farkın askerin elindeki silahlar olduğunu görürsünüz. Yani alet değişmiş ama adet değişmemiştir. 28 Şubat'ı Menemen Olayıyla, 27 Mayıs’la, 6-7 Eylül olaylarıyla, hatta Tanzimat'la ve Islahatla karşılaştırdığınızda arasındaki bağlantıyı çok iyi anlarsınız. Ülkemizde bu iş sistematik bir hâl almış ve “usta-çırak” ilişkisi biçiminde yürütülmüştür. 27 Mayıs 1960 darbesinde emir subayı olanlar daha sonra 1971 muhtırasına imza atmışlar. Bu alışkanlığı devam ettirenler bu sefer 1980'de darbe yapmışlar. 1980 darbesinde çırak olanların da 28 Şubat'ın aktörleri olduğunu görüyoruz.  Bizdeki bu darbecilik geleneğini anlamak için 31 Mart Hadisesine ve devamında da Lozan Antlaşmasına bakılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü 31 Mart hadisesiyle Sultan 2. Abdülhamid tahttan indirilmiş ve kısa sürede Osmanlı Cihan Devleti adeta yağmalanmıştır” şeklinde konuştu.

ERDOĞAN VE YAZICIOĞLU’NA SELAM OLSUN

28 Şubat’taki piyonların şimdi ortada olmadığını belirten Metin Gündoğdu “Türkiye Cumhuriyeti için Lozan’da yapılandırılan sistem ise Türkiye'de yetişen insanların kendi kültür ve medeniyetine yabancılaşması üzerine kurulmuştur. Türkiye'deki darbelerin arkasında uluslararası güçlerin payının büyük olduğunu kimse inkâr edemez.  Türkiye 28 Şubat’ta böylesine derin bir Masonik yapı tarafından yeniden dizayn edildi. Bu yüzden ben 28 Şubat darbesinden yargılananların piyon olduklarını düşünüyorum. 28 Şubat dendiği zaman olumlu ve olumsuz manada hatırlayacağımız simalar da var. Neydi o günler? Hatırlasanıza… Fadimeler, Müslimler, Kalkancılar. Çevik Bir’ler, Güven Erkaya’lar, Vural Savaş’lar… Farkındaysanız bugün bu piyonların hiçbirinin ismi anılmıyor. Tabii bu arada saygıyla, rahmetle yâd edilmesi gereken insanlar da var. Bunlar arasında öncelikle dönemin mağdur başbakanlarından Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ı huzurlarınızda rahmetle anıyorum. Sincan’da tanklar yürütüldüğünde; “Namlusunu millete çeviren tanka selam durmam’’ diyerek karşı çıkan, “Türkiye İran olmaz, Cezayir olmaz, ama Suriye yapılmasına da biz müsaade etmeyeceğiz” diyerek halkın gönlüne su serpen merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu o gür sesiyle bugün gibi hatırlıyor, saygı ve rahmetle anıyorum. Bir şiir okudu diye İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden alınarak hapse atılan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı samimi duruşundan dolayı saygıyla selamlıyorum.” Ayrıca bu arada Sayın Meral Akşener’i ve Sayın Hasan Celal Güzel’i de cesaretlerinden ötürü takdir ettiğimizi belirtmek istiyorum.” dedi.

ALLAH TEKRAR YAŞATMASIN

 Bin yıl sürecek denilen bu Masonik hikâye çok şükür 10 yıl bile sürmeden iflas etti ve tarihin çöplüğüne atıldığını da kaydeden Gündoğdu, “Tabii burada mensubu bulunduğum Adalet ve Kalkınma Partisinin de rolünü unutmamak lazım. Biz 2002 Kasım’ında ülkeyi uçurumun kıyısında devraldık. Bir milyar dolar borç para alabilmek için aylarca IMF’nin kapısında nöbet tutan bir ülkeden bahsediyorum. Temennim odur ki, Allah (c.c.) 28 Şubat gibi karanlık günleri ülkemize ve milletimize bir daha yaşatmasın!” ifadelerini kullandı. 

Anahtar Kelimeler : “28, Şubat, karanlık, günlerden, bir, tanesi”

Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız