Bakmayın siz sokaklara kaldırım döşendiğine
Asfalt kaplandığına..
Bunlar yapılıyor diye bu kent büyümüyor..
Bakmayın siz binaların giydirilmelerine
Boyanmalarına , kuşanmalarına
Bu kent büyümüyor..
Aksine küçülüyor, daralıyor, nefessiz bırakılıyor.
Bir bakın bakalım.
Bu kentte açılan bir fabrika, bir iş yeri, bir atölye, bir işletme varmı.
İstihdam varmı?.
Bakın bakalım bu kentte tek bir yerli yabancı yatırım varmı?
Bakın bakalım bu kentte ulusal anlamda bir girişim varmı..
Bakın bakalım bu kentte göç akını varmı?.
Fırsatını bulan kaçıyor bu kentten. Niye?.
Sen bu kentte Suriyeli yamyamları, Afganlıları, ıraklıları, İranlıları doldurup kendi insanına 2. Sınıf muamelesi yaparsan tabiî ki Ordunun öz evlatları buraları terk edip metropollerin plastik kokularında ekmeklerini kazanmaya gidecekler.
Niye sormuyorsunuz bu güzelim doğa harikası kenti Suriyeli, arap hainlerine peşkeş çekenlerden hesabı.
Ebeleme gibi bir kent oldu Ordu..
Fason yaşıyoruz.
Hayatlarımız bile sözleşmeli.
Tepedeki bile ömürlerimize racon kesmeye kadar vardırdı işi.
Bakın bu kentte.
Bu kent sevimsizliğin, adamsızlığın, görgüsüzlüğün, duygusuzluğun limanlarına çoktan demir atmış.
Değerlerimizin üzerine beton bloklar dökülüyor.
İnsan inasa düşman edilmiş.
Lokmalar çalınıyor. Sofralarda ekmekler küçülüyor.
Kendilerini büyük sanan adamlar küçük adamları yönetip bizlere hizmet sındıklarını zannediyorlar.
Figüran bir Ordu.
Sıkışmış bir kent..
İnsansız insan kalabalıkları.
Araçların bile insandan daha görüldüğü vahşi bir kent olgusu.
Bırakın yolları.
İşinizi sorun. Aşınızı sorun. Yarınlarınızı sorun.
Kendinizi para sevicilerin ellerine bırakmayın.
Parayı her zaman kazanma şansınız olabilir ama bu kenti ve onurunuzu kaybederseniz hep birilerinin köpeği olarak havlamak zorunda kalırsınız.
Bitik kentin yitik insanlığına itiraz edin..