Siyaseti ve ticareti dibe vurmuş bir şehrin hikayesini yaza yaza bitiremedik.
Siyasetide bitiren aynı yüzler ticareti bitirenlerde..
Örneğin bu kente 30 tane resmi kurum var. İşini yapanı saysak 3- 5 i geçmez..
Gerisi yatar akşama kadar.
Bu kentte siyaset ve rant insanlığın , onurun, namusun kat kat üstüne çıkmıştır.
Bu kentte sapla saman birbirine karıştırılmıştır..
Kimin eli kimin cebinde bilen yok. Soran yok..
Salla başı al maaşı durumları bu vatandaşı sadece canından değil, cananından bile bıktırdı.
Buna karşı koydukça da dövülüyoruz, sövülüyoruz, horlanıyoruz.
Sahibimiz yok. Yanımızda olanlarımız yok. Arkamızda Allahtan başka dayanağımız yok..
Orduda seçtiklerimiz Ankaraya gidince bize Fransız..
Böyle bir hercümercin içinde bu kentte nefes almaya çalışıyoruz.
Taş , toprak, beton, duvar ile beslenmeye çalışıyoruz..
Dün bisiklete binemeyenlerin bugün altlarında mercedesler. BMV ler. Falanlar- filanlar..
Dağdan kestim kereste – oynar gelin enişte misali bol bol kıvırtanların cirit attığı bir şehir.
Artık ne yarına çıkacak yüzümüz var ne gelecekten hesap soracak gücümüz var.
Bir çetenin başka bir çeteye karşı amansız savaşında ortada kalanların ezildiği bir kentin insanları olarak hep şükür edilmeye müstahak yaşamaya devam..
Bu kent ölmüş , ağlayanı yok..
Bu kentte insanlık ölmüş gören yok.
Bu kentte doğal güzellikler bitmiş soran yok.
Ve bu ülkede biten bitmiş bitmeyen gitmiş ve ortada bir cenaze kalmış.
Kaldırması bize düşmüş..