Korkunç görünürlerdi uzaktan..
Sözde kuşlar, kargalar girmesin diye konulsa da kiminin omuzlarında kargalar tatil yapardı..
Zengin toprak ağalarının korkulukları korkuluktu yani.
Bostana diktilermi adam gibiydiler. Ağızlarında bir sigarası, ellerinde bir tesbihi eksikti sanki.
O zamanlar bizim ceketimiz yokken korkulukların ceketleri vardı.
Fotörü olan korkuluklarda gördü bu gözler.
Bizim bostanımız ufacıktı. Onun için korkuluklar bizim bostanda çalışmazlardı. Babam ne naaş nede sigorta ödeyecek durumdaydı.
Zaten babam köyde sürekli bağda bahçede olduğu için korkuluk görevinide üslenmişti..
Hiç unutmam. Babam avludayken birden bire yağmur başlamış, oda korkuluğun üzerindeki ceketi alıp sarılmıştı ıslanmak için.
Yani korkuluğun o dönemlerde hem bostana hem insana iyilikleri olmadı da değil.
Tam bir ucube gibiydiler.
İnsan bostana girmeye korkardı. Bu yüzden zengin bostanlarından mis bibi salatalıkları çalamazdık.
Madamız çekerdi.
Canımız tuza bana bana yemek isterdi salatalıkları..
Korkuluklardan korktuğumuz için çok defa salatalıkları kökünden söküp kaçtığımızı bilirim ben.
Allahuteala her sene salatalıkları zenginin bostanına verirdi bol bol.
Babamın diktiği bostanda bir tabak salata ya olurdu ya olmazdı. Anam domatesi kalın kalın doğrardı salata bol olsun da herkese yetsin diye.. İçinden salatalıkları seçerdik. Domatesleri kimse yemezdi. İneğin yalına giderdi genellikle.
Çok uzun zamandır köylerde bostan korkulukları göremedim.
Yoksa şehiremi indiler ne?..