Ordu Barosu Başkanı Av. Haluk Murat Poyraz, meslek kuruluşlarından Türk ibaresinin kaldırılmasına ilişkin başlatılan çalışmalar üzerine kaygılarını gazetemiz muhabiri Semra Gençosmanoğlu’na verdiği röportajda değerlendirdi. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan Poyraz’ın röportajı ise şu şekilde kaydedildi.

Semra GENÇOSMANOĞLU: Sayın Poyraz, haftanın röportajı sayfamıza hoş geldiniz. Gündemini hala koruyan meslek kuruluşlarından Türk ibaresinin kaldırılması ile ilgili olarak Ordu Barosunun endişeleri ve kaygıları nelerdir?

Haluk Murat POYRAZ: Öncelikle ben söze şehitlerimiz için Allah’tan rahmet gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Türkiye önemli bir süreç yaşarken tamamen milli birlik ve beraberlik bütünlüğümüzün ortaya konulması gerekirken böyle bir gündemle konu başlığı ile seyircilerimizin karşında olmaktan üzüntü duyuyorum. Mesele Türk Tabipler birliğinin açıklamasından kaynaklı ama baromuzu takip edenler biliyordur ki barolar birliği bu süreç içerisinde milli birliği ve beraberliği esas alan açıklamalar yapmıştır.

Afrin harekatının ilk olduğundan bu yana Türk ordumuza olan desteklerini açıklamışlardır. Barolar birliği başkanımız bizzati Kilis’e bombalar düşerken orda bulunmuş destek açıklamaları yapmıştır. Barolar birliği olarak milli duruşumuz belli iken tasvip etmediğimiz eleştirdiğimiz Türk Tabipler Birliğinin görüşlerinin de barolar birliğine katacak şekilde yaratılmış olmasının üzüntü ile takip ediyoruz. 13. Karadeniz baro başkanları toplantısı yaptık. Bu konu gündeme geldiğinde sadece Karadeniz baro başkanlarının değil tüm Türkiye’den genişletilmiş baro başkalarıyla ilgili toplantı gerçekleştirildi.

Orada bir takım kararlar aldık. Aldığımız kararların ilk aşaması 24 Şubat tarihinde tüm baroların başkanları birlik delegeleri yönetim kurulu üyeleri bütün avukatların katılımıyla Ankara’da bir istişare toplantısı yapacağız.

Biz bu süreç içerisinde yoğurdu üfleyerek yeme taraftarıyız çünkü kutuplaşmaya ayrıştırmaya değil de birlik ve beraberliğe ihtiyacımız alan durumlar. Bu konular elbet tartışılır doğru mudur yanlış mıdır diye ama şu an zamanı değil.

Semra GENÇOSMANOĞLU: Türklük ve Türkiyelik uhdesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haluk Murat POYRAZ: Türklük Türkiyelik kimsenin uhdesinde değil biz devletimizin yanındayız. Devlet dediğimiz şey ise sadece iktidar demek değil. Muhalefetten ibaret değil STK’lardan ibaret değil. Devlet bütün bunların üstünde çatı bir kurum.

Tüm meslek örgütlerini buradan saygıyla yad ediyorum ancak baroların ve Barolar birliğinin çok önemli bir yeri var barolar hukukun üstünlüğünü insan hal ve hürriyetini korumak ve savunmak görevi ile tesis edilmiş örgütlerdir. Devlet sistemimiz güçlü bir sisteme dayanıyor. Yasama yürütme ve yargı. Yargının içerisinde iddia makamı olan savcılar karar makamı olan hakimlerle birlikte savuma makamını temsil eden avukatlar savunmanın asli bir kurumu olarak tanımlanmıştır. Devlet erkinin içerisinde biz bir erkiz. Aynı zamanda serbest ve tarafsızız. İlk protokolüne bakarsanız ilk sırada devletin valisi ikinci sırada bakanlar milletvekilleri üçüncü sırada belediye başkanı dördüncü sırada yargının erkleri.

Baro başkanı dördüncü sırada yer alıyor bu bizim üstünlük iddiamızdan değil biz sadece bir meslek örgütü değiliz. Burada ifade etmek istediğim husus şu devletimiz şu an dışta ve içte terör örgütleriyle yoğun bir mücadele içerisinde. İç mücadelemizin en önemli parçacı FETÖ ile mücadele FETÖ ile mücadele yaparken FETÖ’nun geçmişte uyguladığı sistematik hareketleri uyarlamaya çok önemli bir şeklide göz atmalıyız bu projelerden biriside baroların bölünmesi projesidir. Biliyorsunuz 2013 yılında mantar gibi birçok ilde dernekler türedi bunların amacı tamamen kendi örgütlenmelerini sağlayıp barolar içinde etkin yer almak mümkünse de baroları ele geçirmek.

Semra GENÇOSMANOĞLU: FETÖ yargılamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haluk Murat POYRAZ: Bugün FETÖ yargılamalarına bakarsak o derneğe üye olmak FETÖ’nun bir tescili olarak değerlendiriliyor. Türk tabipler birliği kuyuya bir taş attı kırk tane akıllı çıkaramıyor durumdayız. Tabipler birliği bunun peşini getirmedi mücadele edeceğiz demedi onlar bunu büyük bir şevkle izler vaziyetteler. Amaçları zaten devletin birliğinden yana değil ama biz böyle değiliz.

Dün HDP’nin genel kurulu vardı genel kurul öncesi bir milletvekili Sırrı Süreyya Önder’de bir açıklama yaptı. Açıklamada barolar birliğini vw birlik başkanımız Sayın Metin Feyzioğlu’nu kafatasçı olmakla milliyetçi olmakla suçladı. Onlar bu süreci ellerini ovuşturarak takip ediyorlar. Düşünebilir misiniz farklı baroların farklı federasyonların oluşması halinde çıkıp Doğu ve Güneydoğu da deseler ki biz Mezopotamya barolar birliğini kurduk deseler nasıl karşılaşabilirsiniz bir il içerisinde 3-4 tane baro oluştuğunda baroyu kim temsil edecek. Kim özlük işleriyle kim disiplin işleriyle ilgilenecek.

Semra GENÇOSMANOĞLU: Bu operasyonun Hükümetin bir seçim yatırımı olduğu söyleniyor. Sizin bu konuda fikriniz nedir?

Haluk Murat POYRAZ: Ordu barosu olarak biz siyasetten tamamen bağımsız ve uzağız ama siyasi kararlar hem mesleğimizi hemde örgütümüzü tehdit eder durumda. Şu anda milli duyguların tavan yaptığı zirveye yükseldiği dönemdeyiz. 2016 yılında bildiğiniz gib bir referandum süreci yaşadık. Barolar birliği siyasi partilerden tamamen bağımsız bir şekilde kemdi hukuk inancı içerisinde bir tavır sergiledi. Bu tavırda kamuoyunda büyük bir destek gördü. Siyasilerimiz şöyle düşünmüş olabilir hazır Tabipler birliği böyle bir açıklama yapmışken toplumsal desteği olan bir örgütü de hedef tahtasına koymak mümkün olabilir diye düşünüyorum.

Karadeniz barolar birliği toplantımızı yaptığımız da birlik başkanımız bir tavır sergilemeden önce devlet olarak tabir ettiğimiz örgütün çeşitli kademelerinde bu tavrın nasıl karşılandığı konusunda istişareler yapmış, Yargıtay başkanı ile görüşmüş, Yargıtay başkanı bunun kabul edilemeyeceğini söylemiştir. Hatta çok enteresandır adalete güven endeksi Türkiye de yüzde yetmişlerden yirmilere düşmüş yine 110 ülke arasında 101. Sıradayız güven endeksi konusunda.

Bu konuda gelin barolar birliği ile bir çalışma yapalım. Hukuka olan inancı nasıl artırabiliriz denilirken Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir açıklama yaptıktan sonra adalet bakanlığında böyle bir çalışma olmamış zaten şimdiye kadar bürokrasinin bu konuda bilgi sahibi olmadığını TEOG sınavının bir gecede kaldırılması gibi kaldırıldığını düşünüyoruz. Biz varsak hukuk güvenliği var 2016 referandum değişikliğinden sonra HSYK’nın yapısı değiştirildi Anayasa Mahkemesinin yapısı değiştirildi kendi atadığı üyelerin kararlarına dahi uymuyorlar. Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı veriyor ben bu kararı tanımam diyor. Nasıl bir anlayıştır yorumlamak mümkün değil.

Şöyle bir sıkıntıda var 1971 yılında BM’nin verdiği çok önemli bir karar var. BM demokratik olan ve olmayan ülkeler arasında bir ayrım yapmış. BM aldığı kara da demiş ki eğer bir ülke demokratik bir ülkeyse ayrılıkçı hareketler teröristtir. Eğer bir ülke demokratik bir ülke değilse ayrılıkçı hareketler özgürlük hareketidir.

Şu an basının baskı altında olduğu iddia ediliyor siyaset baskı altında STK’lar baskı altında ki sayın birlik başkanımız bu açıklama öncesinde Viyana’ya Afrin Harekatının devletin birliği beraberliği için nasıl önemli bir harekat olduğunu bunun meşru bir hareket olduğunu anlatmak dünya baro başkanlarıyla toplantı yapmak üzere gitmekteyken maalesef böyle bir durumda diğer ülkelerin başkanlarının nasıl bir aldı içerinde kaldığını taahhüt edebiliyor musunuz?

Semra GENÇOSMANOĞLU: Hükümet 500 bin kişilik bir kurumu göz ardı etmeyi kabul edebilir mi?

Haluk Murat POYRAZ: Avukatlık mesleği yüzde doksan beş oranında serbest olan bir meslek. Serbest bir meslek olduğumuz için sosyal güvenlik primleri bizim kendi cebimizden ödeniyor. Bize ne ufak bir maaş vermesi ekonomik katkıda bulunması söz konusu değil. Devlet avukatlara CMK hizmeti dediğimiz avukat tutma gücü olamayan sanıklar ya da mağdurlara barolardan gönüllülük esası ile avukatlık tayini yapıyor. Tayini yaparken de şöyle diyor sen serbest bir avukat olarak bu davayı almış olsan yüz birimden aşağı ücret alamazdın bunun üzerinden vergi vermen gerekir derken zotunlu olarak avukatlık yapılan durumlarda yüz birimi on birim olarak takdir ediyor.

Avukatlar aslında gönüllü olarak kamu hizmeti yerine getiriyorlar. Stajyer SGK primleri tamamen barolar birliği tarafından ödeniyor. Stajyerlerin bir gelir elde etmesi kanunen yasak. Tamamen barolardan elde edilen kaynaklardan ödeniyor. Devletin stajyerlere bu konuda en ufak bir katkısı yok. Binalarımızı teşkilatımızı organizasyonumuzu ücretleri tamamen barolar tarafından ödeniyor.

Diyelim ki bu yasalaştı sosyal güvenceleri ne olacak stajyerlerimizin çalışan 2000-2500 kişi çalışanların maaşları sosyal güvenceleri kıdem tazminatları nasıl ödenecek. Protokol de baroları kim temsil edecek yetkili kim olacak. Yani bunlar çok ciddi sıkıntılar. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda doğru bilgilendirilmediğini düşünüyoruz. Bu sadece baroların meselesi değil hukukun üstünlüğünün tüm Türkiye’nin sorunudur.

Semra GENÇOSMANOĞLU: 24 Şubat’ta neyi hedefliyorsunuz?

Haluk Murat POYRAZ: Olağanüstü bir dönemden geçtiğimiz için çok hassas davranıyoruz. Bizim yoğunlaşmamız gereken Afrin terörle mücadele. Biz iktidara karşı algısından ziyade kavramsal olarak bakıyoruz bu meseleye. 24 Şubatta baroların sadece bir kesiminin değil tüm avukatların bir meslek ve çatı örgütü olduğunu ortaya koymak istiyoruz. Çünkü orada oluşacak görüş sadece iktidar partisinde ya da bir takım kesimlerce marjinal bir grubun örgütü olamadığını ortaya koyacaktır. Avukat birliği olarak beraberliğimizin tek yumruğumuzun tek hedefimizin olduğunu ortaya koyacaktır. Elbette süreç değişmezse mücadelemizi bırakmayacağız. Demokratik usullerle tepkimizi ortaya koyacağız.

Semra GENÇOSMANOĞLU: Sayın Poyraz, tekrar konuğumuz olduğunuz için teşekkür ediyor, bundan sonra ki süreçte de çalışmalarınızda başarılarınızın devamını diliyorum.

Haluk Murat POYRAZ: Sayın Gençosmanoğlu, bende bu önemli konuda baromuza fırsat tanıdığınız için başta size ve Ordu Yeni Haber Gazetesinin tüm aile fertlerine şükranlarımı sunuyor, yayın hayatınızda başarılarınızın devamını diliyorum.