Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel, Plan Bütçe Komisyonu görüşmelerinde Sağlık Bakanlığına yüklendi.

Görüşmelerde söz alan Milletvekili Adıgüzel; “Sayın Bakanım sizden başlamak istiyorum. Size 9 adet soru önergesi vermiştim, ilki Temmuz 2018. Anayasa’da süre on beş gün, neredeyse bir buçuk yıl oldu. 8 tanesine hiç cevap vermediniz, 1 tanesine de süresi geçtikten sonra cevap verdiniz.

Neler sorduk? Mesela “Ordu’da –Türkiye’nin birçok ilinde olduğu gibi yoğun bakım yatağı yetersiz, neden?” demiştik. Ve Ordu’dan Çorum’a, Kayseri’ye –dikkat buyurun- Uşak’a kadar hasta sevki yapıldı.

Şimdi, bize “Yoğun bakım yatakları yetersiz.” dendi ama ben buradan size bir evrak göstereceğim: Fatsa’da bir özel hastane “Yerim var ve ben bunu karşılayacağım.” diye size başvurduğu hâlde yoğun bakım yatağı için izin vermediniz. Evrakı burada ve şu anda Türkiye’de genellikle bir yoğun bakım sorunu çıkıyor ve biz her gün buna müdahil olmak zorunda kalıyoruz.

Şimdi, dendi ki: “Sağlıkta başvuru 3 kat arttı.” Aslında öyle değil. Millet gittiği poliklinikte problemini çözemiyor, poliklinik poliklinik dolaşıyor, iki ay sonraya MR günü alınıyor, ağrısı, şikâyetleri devam ediyor, o da başka bir kapıda çaresini aramaya çalışıyor.

Örnek veriyorum: Nüfus 100 binken 10 bin hasta var ama nüfus 200 bin olmuş, 20 bin hasta olması lazım, 50 bin hasta; bunun sebebini irdelemenizde fayda var.

Şimdi, ilaç ve tıbbi malzeme meselesi; işte yerli ilaç, yerli aşı, yerli cihaz falan. Söylenen ile yapılanlar o kadar birbirinden farklı ki” dedi.

Bakın, daha dün ben Ordu’dan ve Fatsa’dan, 2 tane K vitamini bulunamadığına dair şikâyet aldım diyerek sözlerini sürdüren Adıgüzel; “Şimdi kaç lira biliyor musunuz K vitamini? Sadece 1 lira arkadaşlar, diğer bir deyişle 17 sent. Hani “70 sente muhtaç.” diyordunuz ya, 17 sente muhtaç olduk ilaç konusunda. Bakın, isteyene hasta isimlerini de verebilirim. Hatta basına yansıyan bazı –kanamadan- bebek ölümleri de oldu bu konuyla ilgili.

Yine, ilaç konusu. Artık tıp fakültelerinden diploma alırken oradaki hocalarımızın yanına SGK’den birer tane müfettiş koymak lazım çünkü tek başına üniversite ya da Sağlık Bakanlığı mührü doktorluk yapmaya, ilaç yazmaya yetmiyor.

Dahiliyeci asıl branşı olan kolesterol ilacını yazamıyor, nöroloji sinir ilacı yazamıyor, kardiyoloji kalp ilacı yazamıyor, bakın, göz doktoru tek başına göz damlası yazamıyor. 3 tane göz doktoru lazım yani bir diploma yetmiyor, 3 diploma lazım. Türkiye’de hangi hastanede 1’den fazla göz doktoru var, merak ediyorum. Bazı etkinliği kanıtlanmış oneptus gibi ilaçların ise geri ödemesi hiç yok” diye konuştu.

Tıbbi Cihaz ve şiddet konularına da değinen Adıgüzel; “Tıbbi cihazda durum ne? Aslında Türkiye’de 1.333 tane tıbbi cihaz üreticisi var, sadece Ankara’da 345 tane. Kodlama sistemi yokken arkadaşlar, tam 6 milyon çeşit tıbbi cihaz üretiliyormuş bu ülkede. CE belgesi, ürün takip sistemi gibi bazı engeller ve sertifikasyon sistemleri maalesef, bu tıbbi cihazları da üretilemez hâle soktu ve arkadaşlar, aşağı yukarı sektördeki 14 bin kuruluş şu anda 8 bine düşmüş durumda, tıbbi cihazlarda bu durum aynı.

Sağlıkta şiddet, şiddetin sebeplerinden biri işte “İlaç yaz.” “Yazamıyorum.” efendim “Bu cihazı getir.” “Param yok.” ikileminden kaynaklanıyor, bunu da burada söylemek lazım. Sağlık çalışanlarının çok büyük sorunları var. Bunlarla ilgili de diğer toplantılarda görüşlerimizi aktaracağız” şeklinde konuştu.