HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Almanca Özel Ders Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
15 Eylül 2025 Pazartesi Saat: 10:21

ŞEYHOĞLU: EĞİTİMDE TASARRUF SÖZ KONUSU BİLE OLAMAZ!

2025-2026 Eğitim-Öğretim yılının başlamasıyla birlikte gözler Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) çevrilmişti. Her yık olduğu gibi bu sene de eğitim camiasını A’dan Z’ye kadar talep, beklentiler ve sorunları yine Türk Eğitim Sen orta
ŞEYHOĞLU: EĞİTİMDE TASARRUF SÖZ KONUSU BİLE OLAMAZ!

2025-2026 Eğitim-Öğretim yılının başlamasıyla birlikte gözler Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) çevrilmişti. Her yık olduğu gibi bu sene de eğitim camiasını A’dan Z’ye kadar talep, beklentiler ve sorunları yine Türk Eğitim Sen ortaya koydu.

Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın, 2025-2026 eğitim-öğretim dönemi için Bakan Yusuf Tekin’e sunduğu muazzam paket için de eğitim camiasında umutları üst seviyelere kadar çıkarmış oldu. Pakette eğitimde tasarruf konusuna da ayrı bir parantez açıldı.

Gazetemiz köşe yazarlarından gazeteci Şafak Deliçakar’ın sorularını yanıtlayan Türk Eğitim Sen Ordu İl Başkanı Metin Şeyhoğlu’da çok önemli açıklamalarda bulundu.

Şafak DELİÇAKAR: Sayın Şeyhoğlu, gazetemizin röportaj sayfasına hoş geldiniz. İlk soruma hemen sıcak gündem maddesi ile başlamak istiyorum. Bu sene ilk, orta ve liselerde tek tip forma uygulamasıyla başladık. 2012-2013 eğitim döneminde bu konuyla ilgili en sert açıklamalarda sizden gelmişti. Alınan bu karardan şimdi memnun musunuz?

Metin ŞEYHOĞLU: Hoş bulduk Sayın Deliçakar. Evet, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında, “tek tip insan yetiştirmeyeceğiz” gibi süslü sözlerle tek tip okul forması uygulamasının kaldırıldığını, bu karara Türk Eğitim-Sen olarak gelir dağılımı adaletsizliği, pedagojik, disiplin ve güvenlik gibi gerekçelerle karşı çıktığımızı hatırlatmakta fayda görüyorum.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, disiplin ve pedagojik gerekçelerle tek tip formanın geri getirildiğini açıkladı. Elbette doğrusunu yaptı. 2012’de bizim tek tip formanın kaldırılmasına karşı çıktığımız gerekçelerin, bugün Milli Eğitim Bakanlığı tarafından formanın geri getirilmesi için sunulan gerekçelerle aynı olması doğruyu işaret etmektedir.

Şafak DELİÇAKAR: Konuyla ilgili görüşlerini almak için o dönemde eğitimcilere yönelik anket düzenlemiştiniz. Ankette eğitimcilere, ‘Tek tip giyinen insan modeli, tek tip düşünmeyi beraberinde getirir’ görüşüne katılıp katılmadıklarını sormuştunuz. Katılımcıların %79.4’ü bu görüşe katılmadığını belirtmişti. Peki, serbest kıyafet uygulamasını savunanlar bu gerekçeyi size göre neye dayandırdı?

Metin ŞEYHOĞLU: Türkiye’nin, gelir dağılımı adaletsizliğinin yaşandığı bir ülke olduğuna dikkat çekmekte fayda görüyorum. Okul forması kaldırılıp serbest kıyafet uygulamasına geçildiğinde, çocuklar arasında kıyafet rekabeti oluşuyor ve bu durum pedagojik sorunlara yol açıyor.

Anketimizde bu konuyu da ele aldık. Öğretmenlerin %75.3’ü, gelir dağılımı adaletsizliği nedeniyle çocukların psikolojisinin bozulacağını ifade etti. Ayrıca, eğitimcilerin %75.9’u bu uygulamanın ailelere ek maliyet getireceğini belirtmişlerdi. Pedagogların, 7-17 yaş grubunun kimlik gelişim döneminde olduğunu ve bu yaş grubunun, kıyafetleri “kendini ifade etme aracı” olarak kullandığını vurguladığı ortaya çıkmıştı. Ancak serbest kıyafet uygulaması, gelir dağılımı adaletsizliği nedeniyle ‘kendini ifade etme aracı’ yerine psikolojik sorunlara yol açtı.

2012 yılında serbest kıyafet uygulaması gündeme getirildiğinde, okullarda güvenlik sorunları yaşanabileceğini görmüştük. Kimin öğrenci olup kimin olmadığını ayırt etmenin zorlaşacağını defalarca ifade etmiştik. Anketlerde eğitimcilerin yüzde 84.6’sının, serbest kıyafet uygulamasının okullarda güvenlik zafiyeti yaratacağını söylediğini de bildirdiler. Bugün gelinen noktada ise, okul içinde ve okul çevresindeki güvenlik sorunlarına dair haberler sıkça basına yansımaktadır.

Şafak DELİÇAKAR: Birde eğitimde reform tüm paydaşlarla akılcı bir istişare süreci içinde yapılması gerektiğini savunmuştunuz. Bu konuyu biraz açabilir misiniz?

Metin ŞEYHOĞLU: Yaptığımız ankette okul formasının disiplini sağlamak için gerekli olduğunu savunanların oranı ise %87.8 olarak çıkmıştı. Bugün aynı görüşü Sayın Bakan da ifade ediyor. Gelinen nokta, eğitimde reform yapılırken, tüm paydaşlarla akılcı bir istişare yapılması gerektiğini bir kez daha göstermektedir. Öneri ve eleştirilerin iyi niyetle karşılanması büyük önem taşımaktadır. Umarız bundan sonraki süreçlerde kamu yönetimi, eleştirilere daha yapıcı bir yaklaşım sergiler.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin’in, “İhtiyaçlarımız azaldığından eski rakamlarda atamalar mümkün değil” açıklamasını da şu şekilde değerlendirmekte fayda var. Ülkemizde 86 bin 136 ücretli öğretmen görevlendirmesi yapıldığını, norm kadro açığının da 100 bin 541 olduğunu hatırlatarak, öğretmen ihtiyacının azalmadığını kaydetti.

Madem öğretmen ihtiyacımız yoktu, o halde bu kadar çok ücretli öğretmen neden görevlendirildi? Sorusu akıllara geliyor. Yaptığımız ücretli öğretmen araştırmasına göre geçtiğimiz yıl 78 ilde 86 bin 136 ücretli öğretmen görev yaptı. Ücretli öğretmen, eğitim-öğretim yılı başladığında, öğrencilerin derslerinin boş geçmemesi için ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından ek ders ücretleri karşılığında görevlendirilir.

Yani çocuklarımızın derslerinin boş geçmemesi için 2024-2025 eğitim-öğretim yılında 86 bin 136 ücretli öğretmen görevlendirilmiştir. Bu öğretmenlerin 19 bin 757’si İstanbul’da görev yapmaktadır. Ücretli öğretmen sayısı Ankara’da 3.660, Diyarbakır’da 2.119, Şanlıurfa’da 5.283’tür. Peki soruyoruz: madem öğretmen ihtiyacımız yoktu, o halde bu kadar çok ücretli öğretmen neden görevlendirildi?”

Şafak DELİÇAKAR: Edindiğimiz bilgilere göre şu anda 86 bin öğretmen, asgari ücretin altında bir maaşla çalıştığını tespit ettik. Böyle bir durum söz konusu mu? Veya nasıl bir düzenleme yapılmalı?

Metin ŞEYHOĞLU: Ücretli öğretmenlerin, asgari ücretin altında bir ücretle çalıştırıldığı doğrudur. Oysa asgari ücret en düşük ücrettir ve bu ülkede asgari ücretin altında işçi çalıştırmak suçtur. Ne var ki şu anda 86 binin üzerinde öğretmen, asgari ücretin altında bir maaşla çalıştırılıyor. Bu durum devletimize yakışmıyor. İlgili kurumlar mutlaka tedbir almalıdır. Tabi öncelikli tedbir, ücretli öğretmen çalıştırmaya gerek kalmayacak şekilde atama yapmaktır.

Sendikamızın ücretli öğretmen araştırması yaparken, valiliklerden norm kadro açığını da talep etmiştik. Buna göre ülkemizde norm kadro açığı 75 ilde 100 bin 541’dir. Devlet yetkilileri, 100 bin 541 norm açığı olduğunu ve derslerin boş geçmemesi için 86 bin 136 ücretli öğretmen görevlendirildiğini belirtirken, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, ‘Artık 40-50 binli öğretmen atamaları mümkün değil. İhtiyaçlarımız azaldığından eski rakamlarda atamalar mümkün değil’ şeklindeki açıklamasını kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Şafak DELİÇAKAR: Eğitimde tasarruf adı altında bu durum kurtarılmaya mı çalışılıyor?

Metin ŞEYHOĞLU: Eğitimde yapılacak tasarrufun yol açacağı zafiyetlerin telafisi on yıllar sürebilir, hatta nesillere sirayet edebilir. Eğitimde tasarruf yapılamaz. Az yiyip içebilir, tüketimi azaltabilirsiniz. Zaten devletimiz tasarruf tedbirleri uyguluyor ve içinde bulunduğumuz durum nedeniyle hem kurumlar hem de vatandaşlar bu fedakârlığı gösteriyor.

Dolayısıyla eğitim dışındaki diğer alanlarda oluşacak zafiyetleri bir şekilde telafi edebiliriz. Ancak eğitimde yapılacak tasarrufun yol açacağı zafiyetlerin telafisi on yıllar sürebilir, hatta nesillere sirayet edebilir. Bu nedenle eğitimde tasarruf yapılmamalıdır.

Şafak DELİÇAKAR: Ücretli öğretmen çalıştırmaya ihtiyaç kalmayacak sayıda atama yapıla bilinir mi?

Metin ŞEYHOĞLU: Eğitimin öncelikli karşılanması gereken ihtiyacının öğretmen açığını gidermek olduğuna vurgu yapmak istiyorum. Zaman zaman devlet yetkilileri ‘şu kadar okul yaptık, derslik açtık, ücretsiz ders kitabı dağıttık’ gibi açıklamalar yapıyor. Eğitime yapılan her yatırım kıymetlidir ancak sınıfta öğretmen yoksa, bu yatırımların anlamı kalmaz. Bu nedenle, Hükümete ve Milli Eğitim Bakanlığı’na buradan çağrıda bulunuyoruz: Gelin, az önce de ifade ettiğim gibi en azından ücretli öğretmen çalıştırmaya ihtiyaç kalmayacak sayıda atama yapalım!

Şafak DELİÇAKAR: Ek atama müjdesi bekliyor musunuz? Genç meslektaşlarınız, 24 Kasım arifesinde göreve başlamak istiyorlar. Bu konu hakkında ki görüşleriniz nelerdir?

Metin ŞEYHOĞLU: Bir kere 15 bin atama sayısı zaten yetersiz. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan ek atama müjdesi talep ettik. 2024 KPSS’ye giren öğretmen adaylarına sadece 15 bin kontenjan ayrıldı. Ancak bu sayı çok yetersiz kaldı.

2024 KPSS’de yüksek başarı elde eden genç öğretmenlerin mağduriyetlerinin giderilmesi için ek atama yapılması gerektiğini sık sık dile getiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum: 24 Kasım Öğretmenler Günü yaklaşıyor. Gelin 2024 KPSS’de yüksek başarı göstermelerine rağmen, yetersiz kontenjan nedeniyle atanamayan öğretmenlerimize ek atama müjdesi verin! Bu arkadaşlarımız 24 Kasım arifesinde görevlerine başlasın.

Şafak DELİÇAKAR: Plansızlık devam ettiği sürece, ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısı ne olur?

Metin ŞEYHOĞLU: Şu an 500 binin üzerinde fakülte mezununun atama bekliyor. Eğitim fakültesi sayısı ve kontenjanlarla ilgili planlama yapılması gerekiyor. Devletimizin elbette 500 bin arkadaşımızı hemen göreve başlatma şansı yok ama bu mağduriyetin sorumlusu çocuklarımız değil, yıllardır plansız şekilde eğitim fakültesi açan ve kontenjanları belirleyenlerdir.

MEB ile YÖK oturmalı ve önümüzdeki 10, 20 yılda branşlardan ne kadar öğretmen ihtiyacı olduğunu belirlemelidir. Eğer daha iyi planlama yapılsaydı, bugün 500 bin gencimiz atama bekliyor olmazdı. Plansızlık devam ettiği sürece, ataması yapılmayan öğretmenlerin sayısı kısa sürede 1 milyona ulaşacak. Ülkemizde üniversiteli işsizlik gerçeği var. Bu sorunun çözümü, üniversite fakültelerindeki eğitim programlarının ve öğrenci kontenjanlarının ülkenin gerçek ihtiyaçlarına göre planlanmasından geçiyor.”

Şafak DELİÇAKAR: Sayın Şehyoğlu, son olarak MEB’in mülakat inadının nedenini neye bağlıyorsunuz?

Metin ŞEYHOĞLU: MEB’in mülakat inadının nedenini anlamış değiliz. Mülakatta elenen öğretmen adaylarının yaşadığı mağduriyetleri de hep beraber görüyoruz. 2018 yılından beri mülakatlarda KPSS puanı esas alınarak öğretmen adaylarının hak kaybına uğramasına izin verilmiyordu. Ancak Sayın Bakan, ‘mülakat gibi mülakat yapacağım’ diyerek komisyonlara takdir hakkı verdi. Komisyonların farklı takdir yetkisi kullanması nedeniyle büyük bir adaletsizlik ortaya çıktı. Aynı puanı alan adaylardan biri atanırken, diğeri elendi.

2023 KPSS’de ilk 20 bine girmesine rağmen mülakatta elenen 1.611 aday bulunmaktadır. Bu gençlerimize gerçekten yazıktır, günahtır! 2018 yılından beri sağlıklı işleyen bir sistem vardı. Ülkemizde iktidar değişmediği halde atama sistemi neden değiştirildi? Sayın Cumhurbaşkanı seçim öncesi, ‘Biz, mülakatları görevin gerektirdiği zorunluluklar dışında kaldırıyoruz’ demişti. Ancak bu açık iradeye rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı son iki atamada mülakat konusunda ısrarını sürdürüyor. Mülakat inadının nedenini anlamış değiliz.

Şafak DELİÇAKAR: Sayın Şeyhoğlu, 2025-2026 eğitim-öğretim yılının ilimiz ve ülkemiz adına hayırlara vesile olmasını arzu ediyor, verdiğiniz bilgiler için şükranlarımı sunuyor, çalışmalarınız da üstün başarılar diliyorum.

Metin ŞEYHOĞLU: Sayın Deliçakar, bende röportaj sayfanıza konuk olmaktan büyük bir onur duydum. Şahsınız başta olmak üzere Ordu Yeni Haber Gazetesine uzun yıllar yayın hayatı diliyor tüm çalışanlarınıza da başarılarınızın daim olmasını temenni ediyorum.


Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız