Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 16:31 ALTINORDU BELEDİYESİ’NDEN EN ÖZEL ETKİNLİK
- 15:51 OBİTEM’DEN 11 BİN KİŞİYE EĞİTİM
- 15:27 TEŞEKKÜRLER BÜYÜK ORDUSPOR TARAFTARI!
- 15:23 TURİZM NOKTALARI EMİN ELLERDE
- 15:18 VARGELOĞLU’NDAN AYDIN’A ZİYARET
- 14:40 TRAFİK CANAVARI HIZ KESMİYOR
- 14:04 ÜNYE TARİHİNE IŞIK TUTTULAR
- 13:59 ŞEYHOĞLU; “MÜLAKATLARDA Kİ DÜZENLEMELER GERİYE GİDİŞTİR!”
- 14:00 “FAİZİN YÜKSELİŞİNİN MÜSEBBİBİ ESNAF DEĞİL”
- 13:59 “TASARRUF POLİTİKASI EMEKÇİLERİN BOĞAZINI SIKIYOR”
- 13:42 CAN ALTAY SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI
- 13:42 TUĞÇE KANDEMİR ORDULULARLA BULUŞUYOR
- 13:35 KAMUDA DİJİTAL DÖNÜŞÜM PROJELERİNE ÖNCELİK VERİLECEK
- 13:13 POLONYA-TÜRKİYE MAÇ BİLETİ SATIŞTA
- 13:13 MİLLİ GAZOZ , SİL BAŞTAN
İYİLEŞMEYEN YARALAR KANSER BELİRTİSİ
Jinekolojik kanserler arasında yer alan vajina-vulva kanserlerine, diğer rahatsızlıklara göre daha az rastlanıyor. Dış genital bölge olarak adlandırılan hazne ve dış dudaklara yerleşen tümörler, sıklıkla cilt kanseri tipinde ortaya çıkıyor. Özel Ordu Sevgi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Sinan Aktürk, “Bu kanserlerin ortaya çıkmasında HPV’nin etken olduğunu söylemek mümkün. Tek suçlu olmasa da yaklaşık yüzde 40’ından HPV sorumlu” diyerek, genç hastalarda bu virüse dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekti.
HPV’nin dışında bağışıklık sisteminin baskılandığı durumlar, öncü lezyonlar ve sigara tüketimi de vajina-vulva kanserlerinin nedenleri arasında yer alıyor. Ortaya çıkmasında genetik geçişin direkt bir etken olmadığı bu hastalığın ilk dönemlerinde pek fazla belirti görülmüyor. İlerleyen evrelerde ise vulva bölgesinde kaşıntı, ciltte değişiklikler, adet kanamasından bağımsız vajinal kanama, cinsel ilişkinin ardından yaşanan kanama ile kasık bölgesinde büyüyen lenf nodlarına bağlı ele gelen kitleye rastlanıyor.
Vajina-vulva kanserlerinin lenfatik yollarla yayılma ihtimali oluyor. İlk yayılacakları bölge ise kasık ve lenf nodları. Hastalar daha çok genital bölgelerdeki kanamalı cilt yaraları ile uzmana başvuruyor. Öncesinde kaşıntı şikayetleri görülebiliyor. Bu kaşıntı iyileşmeyen yaraya dönüşebiliyor ve giderek büyüyen lezyonlar halini alabiliyor. Vücudun dış bölgesinde ve gözle görülebilir olmalarına karşın geç tanı alan vakalarla da karşılaşılabildiğini anlatan Op. Dr. Sinan Aktürk, sözlerine şöyle devam etti: “Hastalık gözle görülür hale geldikten sonra ilerleme potansiyeli oldukça yüksek. Örneğin, kaşıntılı bir lezyon ortaya çıkıncaya kadar yıllar geçiyor ancak lezyon ortaya çıktıktan sonra hızla ilerliyor çünkü tümörde bir büyüme indeksi var. Yani katlanarak büyüyor.”
Vajina-vulva kanserlerinin tanısı biyopsi ile konuyor. Hem lezyonu hem de sağlıklı dokuyu içerecek şekilde alınan parça patolojik açıdan inceleniyor. Tedavi yöntemi, çıkan sonuca göre belirlense de ilk tercih cerrahi oluyor. Ameliyatla kanserli bölge çıkarılıyor. Ancak bazı hastalar cerrahiye uygun olmayabiliyor. Böyle durumlarda devreye radyoterapi giriyor. Fakat kanserin görüldüğü bölgenin fiziksel olarak düzensiz ve kıvrımlı olması, radyoterapide sorun yaşanmasına yol açabiliyor. Radyoterapi sırasında topografik nedenlerle doz dağılımının homojen olmaması, idrar torbası ve bağırsaklarda sıkıntı yaratma riskini artırıyor ve hasta memnuniyetini azaltıyor. Kemoterapi ise daha çok radyoterapiyi takiben, erken nüks durumlarında tercih ediliyor.
KORUNMAK MÜMKÜN MÜ?
Jinekolojik kanserlerin her birinde, farklı risk faktörleri öne çıkıyor. Ancak bunlardan korunmak mümkün. Uzmanlar, jinekolojik kanserlerden korunmak için şu önerilerde bulunuyor:
● Rahim kanserinde önlenebilir risk faktörleri; obezite, diyabet, doğum yapmamış olmak, karşılanmamış östrojen kullanımı ve hormon replasman tedavisinde 12 günden az progesteron kullanımı olarak belirtiliyor. Yani fiziksel aktiviteyi artırmak, doğum kontrol yöntemi olarak hapı tercih etmek ve çok sayıda doğum yapmak riski azaltıyor.
● Serviks kanserinde ise HPV’den korunmak, sigaradan uzak durmak, uzun süre doğum kontrol hapı kullanımından kaçınmak, her yıl düzenli PAP smear testi yaptırmak riski azaltan etmenler olarak sıralanıyor.
AŞI NE ZAMAN YAPILMALI?
Rahim ağzı kanserine yol açtığı belirlenen HPV’nin 15 tipi bulunuyor. Bunlardan en çok 16 ve 18 numaralı tipleri kansere neden oluyor. Öyle ki Tip 18’in tüm rahim ağzı kanserlerinin yüzde 70’inden sorumlu olduğu belirtiliyor. Bu kanser türüne karşı geliştirilen aşıların ise üç farklı türü bulunuyor. İkili aşı sadece Tip 16 ve 18’e karşı korurken, kısa bir süre sonra Türkiye’ye de gelmesi beklenen dokuzlu aşının koruma oranı yüzde 95’e çıkıyor. HPV aşısı 9-25 yaş arasında yapılabilse de en ideal yaş aralığının 11-12 olduğu söyleniyor.