Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ordu İl Gençlik Kolları Başkanı Cenk Postacı, gazetemiz muhabirlerinden Mehmet Keskin’e verdiği röportajda; “Gençlerin en büyük sıkıntıları mevcut işsizliktir. Zaten sadece Orduda yerelimizde değil genelinde işsizlik ve iş imkânları suna bilmek çok önemli. Bunu da belediyemiz olmayınca veya da iktidar olamayınca maalesef bu en büyük imkânlardan birisini gençlerimize sunamıyoruz” dedi.

Postacı ile Keskin’in arasında gerçekleşen röportaj ise şu şekilde kaydedildi.

Mehmet KESKİN: Sayın Cenk Postacı, gazetemizin haftanın röportajı sayfasına hoş geldiniz. Öncelikle sizi tanımak istiyoruz. Cenk Postacı kimdir?

Cenk POSTACI: Hoş bulduk sayın Keskin. Evet, Cenk Postacı 27 yaşında, Hollanda’da doğdum. Bütün gençliğimi de orada geçirdim. Orada kamu yönetimi okudum. Siyasette aktif çalıştım, her zaman memleketimize, milletimize, ülkemize geri dönme hayaliyle ailecek planlar yaptık. Onu da Allah’a şükür 2 sene önce kararını aldık. Ordu aşkıyla memleket sevdasıyla dönüşümüzü yaptık. 25 yıl Hollanda’da kaldım. Eğitimimde zaten oradaydım. 3 yabancı dil biliyorum. İngilizce, Almanca, Hollanda’ca tabi ki Türkçemiz var. Ordu’ya geldik burada kafe açtık, bir de şirketimiz var.

Mehmet KESKİN: Hollanda’da aktif siyaset yaptığınızı belirttiniz. Ordu’da CHP’ye geçiş şekliniz nasıl gelişti? Ve bu süre içerisinde ne gibi faaliyetleriniz oldu?

Cenk POSTACI: Bu parti içerisinde sevdiğim, saydığım bir kaç tane büyük ağabeylerim var. Onların talebi üzerine, istekleri üzerine beni ön gördüler ve sağ olsunlar, teşekkür ediyorum kendilerine. CHP adım atışım bu şekilde gelişti. 1,5 sene doldu.

Bu süre içerisinde mahallelerde ki seçimlerimiz yeni bitti. 10 Aralık’ta da önce ilçe başkanlığı seçimi olacak. Bu süreçte şu ana kadar sorunsuz, sıkıntısız geçtiğini söyleyebilirim. Mevcut adaylara başarılar diliyorum. Yani sonuçta kişi önemli değil parti önemli. Bizim için partiyi Ordu içerisinde ilk önce iktidara taşımak, sonrada Türkiye genelinde iyi bir yere taşımak istiyoruz. Her zaman da çabamız da budur.

Şöyle gençlerin küsme, küsüp de gittiklerine inanmıyorum. Gençlerin zaten en büyük sıkıntıları mevcut işsizliktir. Zaten sadece Orduda yerelimizde değil, genelinde işsizlik iş imkânları sunabilmek çok önemli. Bunu da belediyemiz olmayınca veya da iktidar olamayınca maalesef bu en büyük imkânlardan birini sunamıyoruz.

Bu bence ilk dönemden bir geri adım atmalarını sağlıyor ve yahut atanmayı bekleyen öğretmenler var, ve yahut başka dallarda ya da ailevi olarak iktidar olamadığımız için ailelerin belki bir umut belki bir kıvılcımla bir beklentileri olduğu için belki önlerini keserler. Bu korkularla, bu korku ve işsizlik en büyük sorunlardan biri bunun aşılması lazım.

Bana göre yok. Neden yok derseniz şuradan örnek vereceğim fındıktan açalım konuyu fındıkları Orduda kim topluyor. Dışarıdan gelen Gürcüler topluyor. Sezonluk yapıyorlar, işte amele oluyorlar, belki binlerce kişi bunu kendi milletimiz yapamıyor. Örnek veriyorum işsizlik olsa, sezonluk da olsa sonuçta bundan 100-110 liraya kadar çıkıyor yevmiyeler. Yani sezonluk iş kendi imkânlarımızda var.

Mehmet KESKİN: CHP’nin adalet yürüyüşüne Gençlik Kolları da katıldı. Siz bu heyecanı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca fındıkta yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cenk POSTACI: Yerel olarak örnek olarak düşünebiliriz. Mesela 3 günlük bir yürüyüştü. 46 yaklaşık 46 kilometre bir yürüyüş yaptık. Bu yürüyüş sürecinde bana göre çok verimli geçti. Yani şöyle dışarıdan gelen tepkiler balkondan el sallayanlar, işte dışarıdan yürüdükçe halkın katılımları iyi ki yürüyorsunuz iyi ki siz varsınız. Bunlara ben bizzat kendim şahit oldum. Bana göre şöyle fındık fiyatı düşük katılım olarak bana göre amacına ulaştı.

Fındıkta proje olarak zaten genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu mitingde açık 6 tane maddeli çözüm önerisi bulundu. Bunun haricinde benim düşünebileceğim ve ya söyleyebileceğim bir iki şey olabilir. Bunun birincisi 2013 yılında Manisa’da Ferrero bir fabrika açtı. Üçyüz kişiye iş imkânı sundular. Bu fabrikayı işte dışarıdan gelen bir firma değil de örnek veriyorum devletimiz ve ya devlet olmasa bile yerel büyük firmalardan biri kendisi açsa 2-3 katını devler olarak söylersek açma imkânı var. Burada hem vatandaşa iş imkânı sunabilirsin, ayriyeten piyasayı kendine çekmiş olursun. Bu şekilde şu anda dünyaya yaklaşık %70’ni Türkiye ithal ediyor. Fındığın piyasayı da kendi elinde tuttuğunda fiyatı da kendimiz belirlemiş oluruz.

İkinci proje olarak da 2016 yılında yanlış söylemeyeyim de 227 bin 556 ton fındık ihraç edildi. Bunun yaklaşık geliri de iki milyar dolar civarında. Yani bu alımı devlet yaparsa örnek veriyorum. İşte 2018 yılı için bahsedelim iki milyar doları bütçesinden ayırıp da, kendisi alıp da, üreticiyi mağdur etmeyen bir firma fiyatta örnek veriyorum. 8 ise 10 maliyeti, 9 ise 11 lira 12 liradan alıp iki milyar dolar bütçesinde ayırıp fındığı alırsa %70 zaten dünyaya biz veriyoruz.

Yani güç kendi elimizde olmuş oluyor. Fiyatı da dışarıya da hem devlete hem kaynak olarak kazanç olarak kendimiz belirledikten sonra istediği fiyatı dışarıya veriyor örnek veriyorum. 100 gram fındığın fiyatı 5 Euro bugünkü günlük kur 4,32-4 desek 20 lira kavrulmuş fındığın 100 gramı 20 lira.

         Maliyeti 8-9 lira dediğim gibi bunun işte bence geçen sene 15-16 liraydı şöyle bir şey de var maalesef üreticide tatmin olmuyor. Geçen sene 15- 16 verilen fiyata da tamam demediler işte 20 olsun yine bekletelim yani tatmin edici şeyler fiyatlar gelmiyor. Neyse maliyeti 8-9 liraysa ne yaparsın 2-3 lira kar üreticiye teslim ederler 12-13 lirayla büyük fiyatlar bunlardır. Yani bende isterim fındık fiyatının 25-30 lira olmasını kim istemesin ama bunlar gerçek fiyatlar değil gerçek yani hayal edilecek fiyatlar değil.

Ben bilemem ama görünen köy kılavuz istemez şuan ki bulunduğumuz durumda üreticinin bu kadar mağdur edilmesi dış piyasasının bu kadar bizim dünyaya verdiğimiz fındığın eli üzerinde olmasına bakarsak gözüküyor olup olmamasına kesin kanaat veremem.

Mehmet KESKİN: Cenk Postacı’nın sporla arası nasıl? Orduspor hakkında ne düşünüyorsunuz?

Cenk POSTACI: Hollanda da başladım amatörlükte başladım tabii ki normal bütün arkadaşlarımız gibi bu da Adrodanah’ın alt yapısında oynayıp yine aynı şekilde. Türkiye ile kıyaslarsak işte birincilik işte bal ligi üçüncü lig takımlara kadar futbol oynadım, maalesef 3- 4 sene önce futbolda dizimden sakatlandım ön çapraz bağım yırtıldı menüsküsü yırtık iç bağ da yırtık bu şekilde futbol kariyerimizi de sonlandırdık.

Ordusporu son maçın da herhalde üç seyahatte pek takip etme şansım olmuyor. Malum görev icabı hani siyasete daha fazla yöneldiğimiz için de 3-0 gelirken 3-2 yaptılar son anda son dakikalar da tabi ki de elli yıllık bir çınar Orduspor, maalesef durum bu bulunduğu durum da pek göz açıcı gelmiyor.

Yeni Orduspor var sokaklar da çok çelişkili işte ikiye ayrıldılar. Bana göre yeni Orduspor tamam yeni bir çınar olabilir ama bence düşmanlık ve yahut karalama politiğe girilmemesi gerekir sonuçta Ordu’yu temsil ediyor.

Üçüncü lig de profesyonellikte zamanında nasıl Ordu spora da destek verildiyse ben Ordu sporu dışlayan tabi ki de demiyorum ama yeni Ordu sporu da bir el üstünde tutmak lazım diye düşünüyorum. Sonuçta Orduyu da temsil eden tabi ki de keşke on tane yirmi tane olsa profesyonel ligler de bizi temsil edip de Ordu’nun hem tanıtımını hem reklamı yapardı.

Bu konuda dediğiniz gibi çok tepki var 21. Dönem puan alımında ilk defa ön lisans alımları yapılacak. Bunun puanlarını yetmişten açtılar bunun yüksek olması yani yüksek olduğu için çok büyük bir tepki var. Üç günde bir 14 bine yaklaşık imza topladı buna karşı yani bunu normal de kaç alınım yapıldığı açıklama da yapılmadı normal de bunu hani 70 değil de daha makbul puanlara indirilmesini istiyorlar yani buna dair çok büyük bir tepki.

Mehmet KESKİN: Bize biraz da hedeflerinizden bahsedermisiniz?

Cenk POSTACI: Tabi ki de hedef olmasa siyasete atılmayız hedeflerimiz var ilk önce dediğimiz gibi Cumhuriyet Halk Partisini iktidara taşımak yerellerden başlayıp Türkiye genelinde başarıya ulaştırmak. Bunu gençleştirerek sizin de dediğiniz gibi gençleştirerek daha artık gençte bitiyor her şey gençlerin dinamiğinde isteklerinde yükselterek bundan başarı halkımız nerde isterse biz orda oluruz yani ben şuanda işte desem ki benim hedefim bu işte vatandaş ya da halk istemedikten sonra bir yere varmanın ya da varabileceğine inanmıyorum ben. Çünkü halkın oylarıyla bir yerlere geliyoruz halkın sevdasıyla bir yerlere geliyoruz.

Bence bunlarda en büyük sıkıntılardan Giresun’a kadar gidersek üniversitenin merkeze çok uzak olması diye düşünüyorum hani gençlerin istekleri hani üniversiteler de Giresun’da mesela çok fazla sayısında genç üniversitelileri var. Ordu da aynı şekilde vardır, ama dediğim gibi üniversite merkeze çok uzak, yakınlaştırsak ki hem esnaflarımıza da aynı şekilde esnaf olduğum için biraz daha katkı gençlerin biraz daha işte dediğim gibi sokaklarda kafelerde. Şehirle bütünleşirse genç olarak üniversiteli olarak sayısını daha fazla yükseltiriz. Büyük ihtimalle dediğim gibi göç nedenlerinden biri de iştir. Ordu da bir büyükşehir ama bu İzmir, Bursa, Ankara olarak kıyaslarsak Oralarda maalesef daha gelemedik iş imkânları işte üniversiteyi şehir e biraz daha bağlaştırmak.

Mehmet KESKİN: Ordu, Büyükşehir statüsü kazandıktan sonra yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cenk POSTACI: Bana göre siyasetçi kimliğimi bir kenara bırakarak bir esnaf olarak şikâyetçiyim bunun birinci nedenlerinden biri de OSKİ dir. Nedenini sorarsanız dediğim gibi kafeterya çay ocağımız var, haftanın belki 3-4 günü saatlerce ama saatlerce sular kesik oluyor. Dediğiniz gibi altyapı çalışması bir boru patlaması yani biz ekmeğimizi sudan kazanıyoruz. Sular her şeydir yani saat işte örnek veriyorum 10’da kapanan su akşam saat 9’da geri geliyor. Esnaf bu konuda çok mağdur yollarda aynı şekilde dediğiniz gibi güzel şeyler elde etmeye çalışıyoruz sonunda zaten Ordu güzelleşecek ama bana göre sorarsanız bunu da Hollanda da gördüğüm sisteme bağlı olarak söylüyorum düzensizlik var.

İşte örnek veriyorum bir sokağı açtığınız da sokağın başına tabelalar koyuluyordur belki ama yani, ben bu zamana kadar doğru dürüst görmedim koyulduğunda da işte bir yönlendirme örnek veriyorum vatandaş ben kendi aracımla geçtiğimde de sokağın kapalı olduğunda diğer sokağa giriyorum yine kapalı yönlendirme verilirse daha makbul olur. Ve yahut işte aynı şekilde bizim kafenin sokağında düz mahallede aynı yol belki 1 hafta içinde 15 defa kazınıp açılıyor. Bunun mantığını ben kendim anlayamıyorum. Madem bir şey yapılacak direk yapılıp da asfaltlansa kapanıp geçilse bittikçe yapılması daha makbul olur hem vatandaş mağdur olmaz hem esnaf mağdur olmaz bu şekilde başka şikâyetlerde olacak. Dediğim gibi hani belli güzel şeyler olacak bittiğinde de teşekkür edeceğiz ama şuan ki durum da esnaf mağdur vatandaş mağdur.

Nasıl yapılır bundan 1 hafta önce sokağın kalan vatandaşlarının evlerine mektup gider, mektupta da şu yazar örnek veriyorum işte Ayın 15’i 20’si arası bu sokakta yol çalışması olacaktır. Verdiğim mağduriyetten ötürü özür dileriz.” Bilinçlendirilir, bilinçlendirildikten sonra tedbirler alınır, yollar kapanır, kapandıktan sonra işte yönlendirme verilir aynı sokağa, diğer sokaklardan yönlendirilip yol çalışması açılır süre veriyorlar 5 günlük bir süre, 5 gün süre içerisinde yol kazılır yapılır kapatılır.

Burada şöyle bir şey söylemek istiyorum bunlar Suriyeli değil bunu kesin de söyleyebilirim. Çünkü dediğiniz gibi bizim oraya da geliyorlar çocukları işte oturup çay sohbetinde işte soruyorum nereden, geliyorsunuz ne yapıyorsunuz Türkmen göçmenleri 3 işte genç arkadaşlarımın da söylediği de Kayseri den gelmişler. Kayseri de de yıllardır kalıyorlar evler var hani bazı meslek edinmişler kendileri de söylüyorlar sezonluk kendi memleketlerinde yapamadığı için işte bu Kayseri olur Manisa olur, yapamadıkları için işte il il gezip çalışıp para biriktirip memleketlerine geri dönüyorlar yani ben Suriyeli vardır, tabii ki ben yoktur demiyorum.

Ama Ordu sokaklarında gezenlerin %70’i Suriyeli değildir. Bunu kendim bizzat sorduğum için söylüyorum sezonluk geliyorlar işte dediğim gibi çalışıyorlar ondan sonra memleketlerine belki bizim vatandaşlarımızın alamadığı ya da bütçesi yetmediği evleri var. Kendi evlerinde kalıyorlar işte sezonluk Ordu, Giresun, Trabzon işte gelelim diğer tarafa işte, Samsun gezip çalışıp ondan sonra kışın gidiyorlar bu büyük ihtimal diğer illerde de vardır. Bu Karadeniz olarak değil Türkiye genelinde var.

Dediğiniz bankalar işte restoranlar işte 2-3 katlı bunlar büyük esnaf zaten ağlayan mağdur olan hep küçük esnaf oluyor. Bu da neye bağladığımın nedeni küçük esnafların artık kira daha çok artık fidangörler de işte fidangörde kiralar aldı başını gidiyor. Aynı şekilde işte turizmin çoğaldığı söyleniliyor ama Arap turizmi var diğer Avrupa diğer taraflardan turizm işte Ordu için söylüyorum arttığını ben görmüyorum. İşte Araplarında zaten belirli haritalarda geziyorlar. Boztepe’si olsun yayaları olsun gezip esnaflar bu konuda faydalanamadığını düşünüyorum. Avrupalı merkezi olsun daha fazla şehirden gelip gezme hani yaylaları belki yoktur Boztepe’si yoktur ama yeşilliğe doymuştur Araplar bu yeşillik fazla olmadığı için biraz daha doğayı işte dediğim gibi yaylaları Boztepe’yi gezip de küçük esnaflara maddi anlamda faydasının olduğunu düşünmüyorum.

Mehmet KESKİN: Sayın Postacı, verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyor, hem siyasi kariyerinizde hem de iş hayatınızda başarılarınızın devamını diliyorum.

Cenk POSTACI: Sayın Keskin, bende size ve Ordu Yeni Haber Gazetesinin bütün aile bireylerine teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.