HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
4 Kasım 2017 Cumartesi Saat: 08:40

“SENDİKALARIN ASIL AMACI NEDİR?”

Belediye İş Sendikası eski Başkanı Selim Yöndem, haftanın röportajında gazetemize yaptığı açıklamalarda önemli konu ve sorunlara dikkat çekti. Gazetemiz Muhabiri Mehmet Keskin’e yaptığı açıklamalarda sendikacılıktan, belediyecili
“SENDİKALARIN ASIL AMACI NEDİR?”

Belediye İş Sendikası eski Başkanı Selim Yöndem, haftanın röportajında gazetemize yaptığı açıklamalarda önemli konu ve sorunlara dikkat çekti. Gazetemiz Muhabiri Mehmet Keskin’e yaptığı açıklamalarda sendikacılıktan, belediyeciliğe, taşeron işçi ve belediye çalışanları konularına parmak basan Yöndem, önemli mesajlar verdi.

Mehmet KESKİN: Sayın Selim Yöndem, haftanın röportajına hoş geldiniz. Ordu sizi çeyrek asra yakın sendika başkanlığı ve sendikacılık faaliyetlerinizle tanıyor. Belediye İş Sendikası döneminizde önemli çalışmalara imza atmıştı. Öncelikle bu Sendika Mücadelesine Ne Zaman Başladınız?

Selim YÖNDEM: Hoşbulduk sayın Keskin. Evet Ben sendika mücadelesine ortaokul, lise yıllardın da başladım. Bu mücadelenin kıyısında köşesinde bulunmak suretiyle imkanlarımız ölçüsüyle katkı verdik. Profesyonel anlamda Ordu Belediyesi’nde 1987 yılında işe başladığımda çok kısa zaman sonra işyeri temsilciliğine getirildim. Oradan sonra da iş yeri temsilciliği yönetim kadrosunda görev yapmak daha sonra da işte 1999 yılında şube başkanı olarak göreve başladık. 2015 yılına kadar da fiili olarak da bu görevi yaptık ve emekli olduk.

Mehmet KESKİN: Görev Yaptığınız Süre İçinde Sendikanızın Başarılı Olduğunu Düşünüyor musunuz?

Selim YÖNDEM: Onun taktiri temsil ettiğimiz kişilere bağlı biz başarılı olduğumuz inancıyla devam ettirdik. Bu kadar uzun yıllar Ordu da bir sendikanın başında kalabilmek tartışmalardan uzak bir şekilde orada o görevi yapabilmek. Sanıyorum başarının bir göstergesi olsa gerek bunun taktiri yine birlikte çalıştığımız. Bu dönem temsil ettiğim insanlardan daha iyi cevap alınabilir. Ben öyle olduğunu inanıyorum. Ama tabi nihai olarak da esas belirleyici olacak onların kararı onların düşüncesi diye düşünüyorum.

Mehmet KESKİN: Sendikadan Ayrıldıktan Sonra Mücadeleye Devam Ettiniz mi? Ettiyseniz Hangi Alanda Ettiniz?

Selim YÖNDEM: O dönemin koşulları gereği görevi bıraktık. İnsan onu içinde o duyguyu yaşadığıysa, o duyguyu içinde yaşattıysa ancak ölünce bırakabilir. Biz yine çalışan arkadaşlarımızla emekli olan arkadaşlarımızla diyaloglarımız hiç kopmadı. Kendileri ile sürekli düzenli olarak görüşüyoruz. Hatır için arayanlar da var, bilgi almak için arayanlar da var. İlişkilerimiz devam ediyor, etmekte durumda çünkü sadece biz o günkü şartlar gereği sadece sendika gereği kimliğimden sebep hukuk geliştirmedik bir de gönül bağlarımız oluştu o insanlarla devam edeceğini de düşünüyorum.

Mehmet KESKİN: Sendikaların Asıl Amacı Nedir? Sendika Nasıl Olmalıdır?

Selim YÖNDEM: Sendika iyi bir sendika olmalı her tabelasın da sendika yazan kuruluşları sendika olarak kabul etmek mümkün değil. Tabi her alanda olduğu gibi sendika dünyada da sendikaları bölmek parçalamak adına görev almış. Siyasal yapıların emrine girmiş onlardan aldıkları talimatlarla sendikacılık yapan sendikalılar var bu ülkede. Dolayısıyla bu dünde de vardı bundan sonrada olacak bugün bulunduğumuz süreçte de çok yoğun yaşıyoruz.

Sendika olmanın gereği muhalefet etmesi gereken karşı duruş göstermesi gereken anti demokratik düzenlemelere hissini vermeyen yani bunu yapanların kendi siyasi görüşleri oluyor olmasından sebep kalan susan sendikaları kabullenmek onları sendika olarak da adlandırmak doğru değil. Bu her dönem vardı biz sendikaya karşı sendikacılara karşı hep mücadelemiz oldu.

Bundan sonra da olmaya devam edecek. Ama içinde bulunduğumuz süreçte çok yoğunlar çok etkinler emekten yana çalışandan yana çalışan sendikalar maalesef içinde bulunduğumuz süreç içerisinde ciddi anlamda yıpratıldı yetkilileri alındı. Çıkan yasal düzenlemelerle belleri kırıldı ve meydan da onlara kaldı şuan.

Mehmet KESKİN: Sendikacılık Neden Bu Hale Geldi? Asıl Sebebi Siyasallaşmak mı?

Selim YÖNDEM: Aslında öz eleştiri yapmak lazım bu konuda ben kendi hesabıma da yapmalıyım. Sahneye çıktığımız da atıyoruz tutuyoruz işte siyasileri ve kurumları eleştiriyoruz ama hiç kimse dönüp de kendine bir bakmıyor. Sendikaların bugün içinde bulunduğu durumun birinci derecede sorumlusu sendikaların yöneticileridir. Bir kere buradan bu öz eleştiriyi yapmadan bir savunma mekanizması oluşturursak bu anlamsız olur.

Sendikaları ya da sendikada ki görev almalar sanki bir meslekmiş gibi bir işmiş gibi bir ticari geçim kapısıymış gibi bir algı devam ettiği müddetçe sendikalar itibar kaybetmeye devam edecekler. Kendim görev yaptığım dönemde de Ankara’ da da yaptığımız toplantılar sıkça dile getirdiğim için söylüyorum sendikacılık öyle 20-30 yıl olmamalı yani sürekli değişen sürekli yenilenen bir yapı olması lazım ama siyasette olduğu gibi lider egomanyasının lider sultası siyasette nasıl var ise maalesef buralarda da var.

Sadece sendikalar da değil bütün sivil toplum örgütlerin de var. Türkiye de ki sivil toplum örgütlerine bakın temsil ettikleri tabanla ne kadar iç içeler var olma gerekçeleri olan insanlarla kopuk bir ilişki var. Sendikalarda da var bu diğer örgütlerde de var. Bu böyle olduğu sürece bu böyle olduğu sürece bütün Türkiye’ Eski şaşalı büyük güçler yok şuan da kimse artık bu toplumun tamamını ilgilendiren temel konular da temel sorunlarda bile sesini çıkarmayan yapılar var. Sendikalar da çıkaramıyor diğer örgütler de çıkaramıyor, herkes suspus olmuş. Siyasileri eleştirmek çok kolay ülkeleri yönetenleri eleştirebilmek çok kolay ama önce kendimize bakmalıyız, biz neresindeyiz bu işin.

Biz görevdeyken onlardan daha mı farklıyız. Biz onlardan daha mı iyisini yaptık da kendimiz eleştirme hakkı buluyoruz buradan bakmak lazım doğru analiz yapmak lazım. Ben o anlamda sendikalar olsun diğer örgütler de diğer dernekler de diğer yapıların tamamın da böyle bir yozlaşmanın olduğunu çok net söyleyebilirim.

Mehmet KESKİN: Emekli Olduğunuz Süreçte Kendinizi Boşlukta Hissettiğiniz Oldu mu?

Selim YÖNDEM: Ben zaten kendimi psikolojik olarak hazırlamıştım. Her şeyin bir sonu var sonuç olarak bu işler gelecek geçecek bu gün biz yapacağız yarın başka bir arkadaşımız yapacak bu alamda hep hazırlıklıydım ama ben emekli olduktan sonra küçük çapta bir ticaret yaptık bir işletme yaptık. Orada şansımızı denedik. Devam ediyor orası ben de kendim köyde sevdiğim işler vardı kivi ile ilgileniyorum kivi üretimi yapıyorum. Çok da bunalıma girdiğim söylenemez öyle bir duyguyu yaşamadım. Kaldı ki biz sonuçta ülkenin temel konularında uzak yaşamayı tercih etmediğimiz için yine siyasetin içindeyiz. Kıyında köşesinde de olsa toplumun meselelerine karşı duyarlılık gösteriyoruz ve olmamız gereken yerde yine oluyoruz ama bu olmak için görev başında başkan yada sekreter olmak gerekmiyor sade bir vatandaş da kendi boş zamanların da değerlendirebilir diye düşünüyorum.

Mehmet KESKİN: Büyükşehir de Kaç Tane Taşeron İşçi Var Sizce?

Selim YÖNDEM: Belediyelerde bana göre 4 çeşit işçi var. Çok komik bir olay bu neden komik böyle büyük bir saçmalık başka yerde yok yani. Aynı işi yapan aynı görevi yapan aynı kuruma çalışan insanları düşünün biri A  biri B biri C biri D şeklinde, ya böyle bir saçmalık olabilir mi? Bir kadrolu işçi var bizim bildiğimiz daimi işçi sıfatında çalışanlar bir diğeri kamuya ait firmalarda şirketler de çalışan taşeron işçileri var örneğin Ordu Büyükşehir belediyesinde ORBEL işçileri var. ORBEL büyükşehir’e ait sonuçta burada çalışan işçiler kamu taşeronu diğeri dâhili işçi birde alt işverenler var yani belediye’ye hizmet veren firmalar var yani temizlik firmaları başka firmalar olabilir.

Bunun gibi firmalar da çalışan taşeron işçiler var birde iş kur aracılığı ile çalıştırılan işçiler var. Baktığınız da çalışanların yaptığı iş de bir farlılık yok yani çalışanlar hep aynı işi yapıyor yani şöyle söyleyeyim belediye denince akla ilk gelen temizlik görevi var. Temizlik işçilerine baktığımızda kadrolu da kadrosuzu da kamu taşeronu olsun ya da alt iş veren çalışan işçiler olsun bunların hepsi hemen hemen aynı ama ücretlerine geldiğiniz de daha farklı şimdi atıyorum daimi işler de çalışan arkadaşlarımız, işte bilmiyorum son rakamını ama yaklaşık olarak 4000 TL’nin üzerinde büyükşehir de arkadaşlarımıza söylüyorum kendi yaptığım sözleşme üzerinden söylüyorum yeni yapılan sözleşmenin durumunu bilmiyorum nasıl şekillendi şimdi 4000 TL maaş alan bir yapı var.

Bir tarafta 1600- 1700- 1800 TL gibi maaş alan işçiler var. Ben aslında esas şuna vurgu yapmak istiyorum. Bundan önceki dönemde benim görev yaptığım dönemlerde de ORBEL işçilerini biz Fikret Bey’in döneminde bu arkadaşlarımızı sendikalı yaptık. Mücadelelerden sonra ilmek ilmek örmek suretiyle bir çok kazanımları elde ettik. Yakın bir tarihte ORBEL işçisi bir arkadaşım geldi yanıma kendisi o dönemde 2500 TL 300 TL maaş alan bir eleman bugün 1700 TL maaş alıyor. Şimdi ben burada sormak isterim yani işçilerin örgütünü dağıtmak sureti ile işçileri böyle yok taşerondu yok kadroluydu yok mevsimlikti gibi parçalara bölerek çalıştıran anlayışlara şunu sormak isterim.

Birisi çıksın 1600 TL ile 1700 TL ile nasıl geçinebileceğinin formülünü anlatsın yada kendileri Biray önersinler biz biliyoruz ki bu işçilere bu ücretleri layık gören bunu reva görenleri bir kendi maaşının dışında bir çok yapımında başında oldukları için yönetim kadrolarında oldukları için ikinci, üçüncü, dördüncü maaşları aldıklarını biliyoruz. Peki, ey insaf ya insan yani biraz da Allah’tan korkmaz mı?

Yani 1600-1700 TL insan çalıştırıyorsunuz ama kendiniz kaç yerden maaş alıyorsunuz. Bunun bir açıklaması olması lazım dolayısıyla taşeron işçilik Türkiye’nin kanayan yarası ve son dönemde ve her zaman da, son dönemi anlatmadan önce biraz ileriye gidelim hep taşeron işçileri suiistimal edildi. Her seçim dönemi birileri onları andı sizi kadroya geçireceğiz sizin hakkınızı vereceğiz. En son verilen tarih yılbaşına kadar bu işlerin çözümlemeciye söylendi. Şuarada konuşmalarımız kayıt altında bakalım yılbaşında ne olacak. Yılbaşında hiçbir şey olmayacak. Bir takım düzenlemeler getirdiler. Ama sonuçta taşeron işçiliğin sorunun çözümünden uzak şeyler gelecek, çözümleri gelecek. Taşeron işçisinin çözümü alacaksın onu o işten o taşeron isminden kadrolu işçi yapacaksın bunun başka çözümü yok.

Mehmet KESKİN: Taşeron İşçisinin Çözümü Nedir?  

         Çözümü çok basit. Hayatın her alanında olduğu gibi şuan fındık üreticilerin yaşadığı gibi kendi bölgemizden konuşuyoruz. Diğer bölgedeki diğer ürünlerde olduğu gibi toplum kendi meselesine sahip çıkmadığı müddetçe bu meseleler çözümlenemez. Eğer taşeron işçiler bugünkü siyasal iktidarda bu meselenin çözümünü bekliyorsa bana göre çok uzun yıllar daha beklemek zorundalar. Taşeronlaşmayı yaygınlaştıran Türkiye’nin gündemine getiren bu kadar sayıya ulaşmasına sebep olan siyasal yapı o meseleyi çözemez çözmesi de mümkün değil.

Dolayısıyla çalışanların bizim demokratik sistemde insanların elinde bir silah vardır o da oydur. Siyasal tercihlerini yaparken doğru yapacaklar. Taşeronlaşmayla ilgili kim çözüm üretiyor, kimin ürettiği çözüm inandırıcıysa tercihlerini yapmak suretiyle bu meseleyi düzeltecekler yoksa siyasal tercihlerini yaparken inanç üzerinden yaparsan, mezhep üzerinden yaparsan, başka değerler üzerinden siyasal tercihlerini yapıp da seninle ilgili en temel sorunu olan işte kadro meselesi ile ilgili taşeronlukla ilgili aldığı ücret ile ilgili hayat standardı ile ilgili kraterlere bakmadan az önceki saydığım kraterlerden yola çıkarak siyasal tercihi belirlediğiniz müddetçe bu meselelerin çözümü mümkün değil.

Mehmet KESKİN: İktidara Karşı Duran Sendikalar Var mı?

Selim YÖNDEM: Direnebilecek yapıları yok ettiler zaten. Yani buna direnç gösterebilecek insanların tek tek kellesi alındı. Tek tek o örgütler etkisizleştirildi dolayısıyla ben öyle bir ses duyamıyorum. Sorunuzun cevabı da hayır olacak ben öyle bir etkin bir mücadele göremiyorum.

Mehmet KESKİN: Sayın Yöndem verdiğiniz bilgiler ve yaptığınız açıklamalar nedeniyle şahsım ve okurlarımız adına teşekkür ediyor, bundan sonraki yaşantınızda da her şeyin gönlünüze göre geçmesini arzu ediyorum.

Selim YÖNDEM: Bende başta şahsınıza ve Ordu Yeni Haber Gazetesi sahip ve aile bireylerine nice uzun süreli yayın hayatı temenni ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.

Anahtar Kelimeler : “SENDİKALARIN, ASIL, AMACI, NEDİR?”

Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız