Ordu’da sebze meyve, et, balık ve tavuk fiyatları uçuşa geçti. Aracılar zam yapınca olan yine vatandaşa oldu! Fındığın 8.50 Lira olduğu bugünlerde kırmızı etin yanına yanaşamayan Ordulular, umutlarını bugünlerde balık tezgahlarında da kesmiş durumdalar.

Geçen ay kilosu 3 Lira’yı gören hamsi, bugünlerde 15 ila 20 Liradan satılırken, geçtiğimiz günlerde 3-4 tane palamut 10 Lira’dan alıcı bulurken, bugünlerde tanesi 10 ila 15 Lira’dan satılması şaşkınlık yaratmaya devam ediyor. Hamsi ve palamutun yanı sıra tırmanışa geçen mezgit balığı 15, kanca mezgit ise 20 Liradan satılırken, istavrit de kilosu 15 Liradan tezgahlarda yer alan balıklar arasında. İstavriti aynı fiyattan yine uskumru takip eden balık oldu.

ET, sebze ve meyvede ise birbiri ardına yapılan zamlar, Ordu’da tüketiciyi hayli sarstı. Sebze-meyvede yüzde 100'e varan zamlar görüldü. Mevsim sebze ve meyveleri bile ateş pahası oldu. Sebze ve meyvedeki artışa gerekçe olarak olumsuz hava koşulları gösterilirken, fırsat zamları yapıldığı da görüldü.

Çarşı-pazarda 1 lira olan beyaz lahananın kilogram fiyatı yüzde 60 artışla 1.60 liraya çıktı. Narın fiyatı yüzde 100 artışla 3 liradan 6 liraya ulaşırken, armudun fiyatı yüzde 85 artışla 6.5 liraya, ayvanın fiyatı yüzde 28 artışla 9 liraya yükseldi.

Muzun kilo fiyatı 6 liradan 7 liraya çıkarken, portakaldaki zam yüzde 25 oldu. Aralık ayı başında kilosu 7-8 lira olan organik taze fasulyenin fiyatı yüzde yüze yakın artışla 15 lirayı gördü. Patlıcanın 6-8.5 lira aralığında olan kilo fiyatı 6.5-10 lira aralığına yükseldi. Kızartmalık biber ise kilosu 1.5- 2 liradan 5-6 liraya yükselen bir başka ürün oldu. Ispanağın kilo fiyatı ise bu günlerde 3 ila 3.5 liradan tüketiciye sunuluyor.

Günlük yaşantısında fileyi dolduramayan vatandaşlar, şimdilerde fiyatların yüksek olmasından yakınarak bazı ürünlere ancak sadece bakmakla yetindiklerini ifade ederek fiyatların el yaktığını dile getirdiler.

Gıda satışlarında beklenen artışlar için Ordu’lu esnaflar kötü bir sezon geçirdiklerini ve istedikleri gibi satış yapamamaktan yakınırlarken, vatandaş ise bir şey alamamaktan şikayetçi oldu.

Günlük yaşantısında fileyi bile zor doldurmaya çalışan vatandaşın, alış verişlerinin geleneksel alışveriş merkezi olan Pazar yerlerinde de durum farklı değil. Eski günleri mumla arayan esnaf, "Fiyatlar yüksek, vatandaş ne yazık ki bakıp bakıp geçiyor" diyor. Vatandaşlar alış verişlerinde ise önceliklerini zaruri ihtiyaçlarına veriyor. 

Alışveriş yapanlar evlerine peynir, zeytin, soğan, patates, biber, patlıcan, vs. gibi temel tüketim ürünlerini götürebilmenin telaşında.

Gazetemizin yaptığı araştırmada satışlar nasıl diye sorduğumuz esnaflar, "Kar etmekten vazgeçtik, bari zarar etmeyelim. Fiyatlar geçen seneyle aynı değil. Zenginden orta halliyle, dar gelirliye her keseye mal bulundurmaya çalışıyoruz. Elimizden geleni yaptık ama eski fiyatların bugünlerde gelmesini beklemek yanlış" dediler.

Esnaf fiyatlar aynı diyor ancak vatandaşlarda; "fiyatlar çok pahalı, onun için alım gücümüz iyice düştü. Mecburen mütevazi davranmaya çalışıyoruz yoksa asgari ücretli veya emekli maaşıyla ne kadar ne alabiliriz ki? Bol bol gezdik ucuzundan gram gram, yarım kilo, bir kilo azar azar alıp eve dönüyoruz" diye konuştular.

Çarşı pazarla kıyaslama yaparsak durum nedir? Gıda fiyatlarına göz attığımızda baklagiller, yani kuru fasulye, nohut, pirinç gibi temel gıda maddeleri enflasyon oranının çok çok üzerinde zamlandı. Kuru fasulye yüzde 35-40 civarında arttı, nohut ise son yılların zam rekorunu kırdı. Sabah kahvaltısının vazgeçilmezi olan beyaz peynir ise yüzde 30-40 artarak zamdan nasibini aldı.

Yapılan zamlarının pazar fiyatları üzerindeki etkisi ise dar gelirlinin pazar alışverişine çıkarken ayarladığı bütçesi ile alışveriş sonrası bütçesi arasında bir hayli fark oluşmasına sebep oluyor. Geçen yıl bu dönemlerde portakalın kilosu 1-2 lira arasında olurken, bu sene 2,5 liranın altında portakal bulmak mümkün gözükmüyor. Diğer meyve ve sebzeler de yine devletin belirlediği enflasyonun çok üzerinde artışlar gösterdi.

Zamlara tepkilerini sürdüren emekli ve asgari ücretli kesimi; “Emekli ve asgari ücretli maaşıyla zaten geçinemiyoruz. Bu zamlardan sonra evdeki tencerenin kaynaması çok daha pahalı bir duruma geldi. Devlet yetkilileri asgari ücretliyi ezdirmeyeceklerini ve ezdirmediklerini iddia ededursun sene başında verilen asgari ücretin eriyerek yok olması ile karşı karşıyayız.

Açlık sınırının bile çok çok altında olan asgari ücret ve işçi emeklisi maaşı ile geçinebilmenin imkânı yok. Bu yüzden emeklilerin çoğunluğu çalışmak zorunda kalıyor. Emekli çalışmak zorunda kalmasa onun yerine işsizlerin istihdam edilme durumları söz konusu olur ve işsizlik oranı da biraz daha azalma gösterebilirdi. (HABER Semra GENÇOSMANOĞLU)